Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Sosyal Devlet Olmak

Yazının Giriş Tarihi: 31.07.2016 00:03
Yazının Güncellenme Tarihi: 31.07.2016 00:03

1988 Yılı sonu İzmir, Gaziemir'e acemi birliğine gitmiştim. Acemi askerler için berbat bir yerdi. 17 gün sonra şansımın yardımı ile (torpilsiz) Ankara, Mamak muhabere okuluna gönderildim ve orada telsiz operatörü olacaktım. Yine tesadüf eseri Ankara soğuğundan Ankara Mevki hastanesinin sıcağına geçip ameliyat olunca 45 gün hava değişimine gidince acemi birliğim bitmiş oluyordu. Ardından usta birliğimi öğrenmek için 45 gün sonra yeniden Mamak muhabere okuluna gittim ve dağıtım yerimi söyleyecek olan yazıcı derin bir nefes alarak “senin adına çok üzüldüm” deyince ‘neden?’ diye sordum. Ağzından zoraki “Siirt'e düşmüşsün” deyince gülümsedim olsun tam istediğim yer deyince yazıcı öz güvenime şaşırdı ve güzel temenniler ile beni uğurladı.

Aslında doğuda askerlik yapma hayalim vardı. İsteyerek gidiyordum. 2. Ordu, 7. Kolordu, 70. Piyade Tugayı’na bağlı birlikler Muhabere Bölük Komutanlığı yeni adresimdi. Ve dağıtım izni kullanmadan ilk giden 68/4 tertip olarak el üstünde tutuluyordum. Kimi torun kimi çömez diyordu. Askeri deyimlere gülüp geçiyordum. İki ay tugayda eğitim aldım ve meşhur, biraz da belalı Yağmurtepe karakoluna geçtim. Burası bir nevi sürgün yeri gibi görülse de rahat askerlik yapmak isteyenler için müthiş bir yerdi.

Karakolda tek işin nöbet tutmak ve hazır kıta olarak beklemekti. Bu 12 saatinizi alıyordu. Toplamda eğitim, içtima, spor yoktu spor olarak akşam üstleri futbol oynamak kafiydi. Şansımıza Bursa'dan oraya yedek subay olarak gelen elektronik mühendisi iki Asteğmen vardı. Alemdar Beytul ve Sedat Gökmenoğlu. Her ikisi de askeri seven iyi niyetli insanlardı Alemdar Beytul ile az görev yapsak da Sedat Gökmenoğlu ile bir yıl birlikteydik. Kendisini çok sevdiğim için ilk oğluma Sedat ismini vermiştim. Merinos fabrikasında şef olan Sedat Gökmenoğlu oğlumun kimliğini görünce bir hayli duygulanmıştı.

Karakolumuz tehlikeli bir konumda daima PKK'nın basmak istediği bir yerdi. Kezer çayının kenarında Kezer karakolu vardı. Çaydan su çekerek motorlarla bizim tepedeki karakola su pompalar ve bize gelen su havuzda dinlenir, klorlanır Siirt'e ve tugaya gönderilirdi. Bu sebeple karakolu basıp havuza zehir atılması daima ihtimal dahilindeydi.

Kezer karakolu çavuşu Polatlılıydı ve ben onu tanımasam da o, beni tanımıştı. Çocukluğumda Polatlı’nın en işlek caddesinde Babamın lokantası vardı. Bu arkadaşın babasının da bizim karşımızda zahire satan dükkanları varmış. Tanımasına şaşırmıştım. Çünkü ben 9 yaşında Polatlı'dan ayrılıp Bursa'ya taşınmıştım.

Bu çavuş ile çok iyi dost olmuştuk. Ben ona tavuk çiftliğinden yumurta alıp gönderirdim. Oda bana Kezer çayından tuttukları balıklardan yollardı askerlik bittikten üç yıl sonra Polatlı'ya bir akraba düğününe gittim. Önce çavuş dostumuza uğramak istedim. Bir ayakkabı mağazası vardı. Beni görünce çok sevindi bir müddet sonra kendisini düşünceli gördüğü söyledim, haklısın deyip başladı anlatmaya.

Kafam çok karışık beni Cemaate dahil etmek istiyorlar fakat karar veremiyorum dedi. ‘Siyasi bir bağlantıları var mı?’ diye sorunca aynı soruyu sorduğunu fakat asla oy istemeyeceklerini söylediler dedi. Bir müddet sonra dükkana üç kişi girdi. Çavuş ''işte bunlar'' deyince daha dikkatli incelemeye başladım. Gelenler Cami hocası, öğretmen ve bir esnaftı. Yüzleri gayet temiz iyi insan görüntüsü veriyordu. Tanışma faslından sonra benim Bursa'da oturduğumu öğrenince ''bizim orada şubemiz var git katıl senin de çok temiz bir yüzün var hatta falanca kitapları al oku'' diye tavsiyede bulundular. Konuşmaları insanı ikna edecek nitelikteydi. Kibarca reddettim fakat ısrara devam ediyorlardı. ‘Bizim bir üniversitemiz bitmek üzere orası faaliyete geçince her yerde bizim adamlarımız olacak’ dedi biri. Adres bırakacaklarını ve benim tekrar uğrayıp adresi alarak onlara dahil olmamı çok istediler fakat adres almaya gitmedim.

Bir kaç yıl sonra Polatlı'ya gittiğimde çavuş işyerini kapatmış; Konya'ya taşındığını öğrenebildim ancak ve bir daha da kendisinden haber alamadım. Bu gün için yapılan operasyonlar sanırım bu tarz çalışmalara oysa daima iddia ettiğimiz ve savunduğumuz noktada sosyal devlet olamamanın acılarını çekiyoruz belki. Yazıda bahsettiğim kişiler iyi niyetle bu işlere kalkıştılar ve güç büyüyünce kontrol edilemez hale geldi. Fakir aileler çocuklarını okutmak isterken maddi yetersizlikten bu tarz cemaatlerin yurtlarına muhtaç kaldılar ve yurtlarda baskı, beyin yıkama ile farklı mecralara çekildiler önlemenin tek yolu SOSYAL DEVLET OLABİLMEKTİR.

Güçlü Türkiye yaratmak buradan geçer inşallah başarırız. Esen kalın.

 

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.