İstanbulspor play-off’lar öncesi son rötuşları yaparken tatlı bir hazırlık oyunu oynarmışçasına geldi Bursaspor deplasmanına. Maçı izlemeye başlamadan önce TRTSPOR’daki yayınımda şu cümleyi kurmuştum:

“Bugün bu maçı çok farklı konuşmak isterdim, BURSASPOR‘u play-off grubunda görmek istediğim için devre arasında transfer gerekli demiştim” düşüncem asla değişmedi. Bu çocuklar bu işi götürürdü, sadece üç takviye yeterdi bu maçı farklı bir havada oynamaya.

Hem bunu yapamadık hem Ali Akman krizini yönetemedik hem takımın kimyası bozuldu ve ekonomik sorunlar büyüyerek bir sezon daha yok oldu. Rakip İstanbulspor, Mustafa Hoca göreve başladıktan sonra doğru 11 tercihleriyle çıkış yakaladı. Fatih Tekke ile gereksiz bir iki oyundaki sistem değişikliği ve bazı oyunlardaki anlamsız rotasyonlar ile yaşanan puan kayıpları olmasa ilk iki için bile iddiasını çok sesli dile getirebilirdi.

Abazaj-Ethemi-Eslem-Levent-Onur ve bu maçta görev almayan Rocca gibi birden fazla dripling ile adam eksiltebilen oyuncuyu kadrosunda barındıran İstanbulspor’a karşı bir tam (Burak Kapacak) bir yarım (Çağatay) bir çeyrek (Eren) kreatif oyuncuyla galibiyete ulaşmak kolay bir durum değildi. Geçtiğimiz iki haftaya oranla daha diri bir Bursaspor izlediğimi söyleyebilirim ancak rakibinizle aynı oranda mücadele ederseniz o zaman oyuncu kalitesi girer devreye Bursaspor bugün İstanbulspor’dan az koşmadı. Mücadele gücü eşit olunca oyuncu farkı ortaya çıktı. Son dakikalarda bizi alıştırdığı baskıyı izlettirse de iyi direnen İstanbulspor savunmasını aşamayan Bursaspor maçı kaybetti. Az kaldı bu ızdırabın sonlanmasına. Yönetim için zor, oyuncu için zor, Teknik direktör için zor, taraftar için, basın için, camia için zor hedefsiz oyunları oynamak. Bu yüzden dileğim önümüzdeki sezonun kaybolmaması adına Bursaspor’u yönetmeye talip olan kişi yada kişilere sözüm şudur:

Bu takım iki sezonunu çözüm üretemeden geçirdi önümüzdeki sezonu kaybedemez. Transferi açmayacaksanız ve bu takıma şampiyonluk meşalesi yaktıramayacaksınız gelmeyin kardeşim! Bırakın bu koltuk sevdasını. Ne tatlıymış be bu başkanlık koltuğu!