Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Sokaklar geçimi, siyaset seçimi düşünüyor

Yazının Giriş Tarihi: 26.01.2023 00:03
Yazının Güncellenme Tarihi: 26.01.2023 00:03

Biz, bugün içinde bulunduğumuz ve şikayet ettiğimiz ekonomi ile ilgili sıkıntıları tam tamına 43 yıl öncesinde yaşamıştık.

Hatırlamakta var. Tarihten bir yaprak, 24 Ocak 1980. O sene iktidarda Süleyman Demirel’in başkanlığındaki Milli Selamet Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin koalisyonunda oluşan hükümet var.

Ekonomi berbat.  İktidar “enkaz devir aldık” diyor.

Gecelik faizler, günlük, hatta saatlik Repo tarzı faizler, bankaların tefecilerden para alıp tefeci faizlerinden daha fazla faizle verdikleri krediler vs. gibi ekonomik ortamda bulantı var.

Asayiş deseniz, anarşi sokaklarda kol geziyor. Hangi köşe başında kimin ne zaman vurulup öldürüleceği belli değil. Örgütler, ellerinde para kalmayınca hemen en yakındaki bankaya gidip soygun yapıyorlar. Yani, kimin eli kimin cebinde pek de belli değil.

Türkiye İMF’nin kapısını çalmış.

Ülkede anarşi ortamı olduğu için İMF pek para vermek istemiyor. Tabi, bu iktidarın öncesinde CHP’nin Milli Selamet Partisi ile yaptığı koalisyon var. Onun zamanındaki kuyruklar, yoklukların devamı niteliğindeki iktidarın enkaz edebiyatına rağmen çökmüş. Döviz kurları günlük veriliyor. Bizde, gazetede her gün döviz kurlarına yönelik bilgileri yayınlıyoruz. Bazı gazeteler ise döviz kurlarını basılı hale getirip, gazetenin yanında veriyorlar. Maliye Bakanı İsmet Sezgin, Türkiye’nin artık bu ekonomik yükü kaldıramayacağını söylüyor.

1980 darbe sonrasında Başbakan seçilen Turgut Özal ise o dönemde Demirel’in Başbakanlık müsteşarı. Ekonomi bilgisi ve İMF ile olan yakın ilişkilerinden dolayı Özal’ın koordinatörlüğünde 24 Ocak kararları hazırlanmış. Sonrasında da ekonomiye yeni ilaç olarak enjekte edilirken piyasalar yeni gelişmeleri “Acı reçete” olarak kabul edip etmeme konusunda direniş gösteriyorlardı.

Bu durum ite kaka 12 Eylül 1980 tarihine kadar devam etti.

O dönemlerde de tencere tava ekonomisi iktidarı zorluyordu. Vatandaşlar, alım gücünün düşmesi bir yana, zorunlu ihtiyaçlarını alamıyorlar, paraları olsa bile mal ve hizmet alımında sıkıntı yaşıyorlardı.

12 Eylül darbesi olduğu zaman, dönemin Konsey başkanı bu ekonomik sıkıntılı durumu, “ülkeyi batırdılar. Çıkmaz sokağa soktular” ifadesiyle halka şikayet etmişti.

Yani, dönemin darbeci generalleri ve askerleri, ülkemizdeki anarşi ortamını değil, ekonomik sıkıntıları da darbeye gerekçe olarak gösterdiler. Siyasetteki ayrımcılığı, TBMM’de Cumhurbaşkanını bile seçilemeyişini darbe bahanesi olarak gösterdiler.

Bunları kaba taslak hatırlattıktan sonra gelelim günümüze.

Ekonomik sıkıntılar belki o günkü kadar değil ama hat safhada. Döviz fiyatları, enflasyon, kağıt üzerindeki iyileşme belirtilerinin piyasalara yansıtılmayışı, akaryakıta sürekli gelen zamlar, maliyet artışları, kamu mal ve hizmetlerindeki yüzde 126’ya kadar güncelleme faiz ve artışları hayatın cilveli yanları.

Bu belirsizlikler ve ekonomik darboğaz ile Mayıs ayında seçime gidiliyor. İktidar, “biz daha önce berbat ekonomiyi düzelttik, şimdi yine düzeltmeye başladık. Düzelteceğiz” sözleriyle halka güven vermeye niyetli.

Ama, vatandaş, cebine gelen paraya, yaptığı harcamaya ve sonuçlarına bakıyor. Malum, emekli maaşlarının asgari ücretin çok altında kalması bile, piyasaları canlandırmaya fren yaptırdı. Emeklileri, torunlarına hediye alamaz hale getirdi. Evleri kira olan emekliler, emekli maaşının tamamından daha fazla kira talebiyle karşılaşıyorlar.

Yani, bundan tam 43 yıl önceki ekonomik sıkıntılar ile bugünkü yaşantımız arasında nerede ise fark yok.

Siyaset yine ikilem içinde. Halkımız, vatandaşlarımız geçin derdinde, siyasetçilerimiz de seçim derdine düştüler. 12 Eylül darbe rejiminin gerekçelerine bakalım, anarşik saldırı ve eylemler. Bugün, bölücü örgütün saldırı ve eylemleri var. Ama, çok şükür kentlerimiz temiz. Şehirlerimiz güvenli. Belli bölgelerde sıkıntılar yaşıyoruz. Devletin demir yumruğu teröristlerin tepesinde.

TBMM Cumhurbaşkanını seçemedi. Gazete manşetlerinde “dön baba dönelim” başlıklarını yazdıran Cumhurbaşkanlığı seçimi gerçekten parlamenter sistemdeki demokrasinin nasıl bir çıkmaza girdiğinin en belirgin göstergesidir. Bu günleri, unutmadan hatırlamak ve tarihten ders almak çok önemli.

Bugün, iktidara namzet gibi gösterilen 6’lı masa parlamenter sisteme geri dönmeyi düşünüyor. O dönemde meclis cumhurbaşkanını seçemedi, darbe oldu. Bugün ise cumhurbaşkanını Cumhur, yani halk kendi hür idaresi ve oylarıyla seçecek.

Seçimin tarihi 14 Mayıs.

Bu tarihte seçim olabileceğini ben 7 Ekim 2022 tarihinde yayınlanan köşe yazımda, “Seçim 14 Mayıs!” başlığını kullanmıştım. Merak eden okurlarım, eski yazılarımıza ve o günkü tarihe geri dönüp, yazıyı okuyabilir.

Bizler, geçmişte çok zor ve güç günler yaşadık. 24 Ocak 1980 tarihine geri dönüp, o acı reçete denilen ekonomik reçetede yazılı ilaçları bir daha kullanmak istemiyoruz. 12 Eylül askeri darbeye zemin hazırlayan ve darbe bahanesi olarak gösterilen ekonomik batağa bir daha saplanmak istemiyoruz.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.