Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Soğuk savaş ve eğitim

Yazının Giriş Tarihi: 26.02.2021 00:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 26.02.2021 00:00

Son iki yazım, Türkiye’nin milli politikaları ile devlet politikalarının takibi ve yurt dışı eğitimde meydana gelen ve yaşanılan sıkıntıları içeren konulardı.

Sağ olsunlar hem okurlarım hem de bu işin çözüm noktasında olan pek çok arkadaşım konuyla ilgili olarak pek çok bilgiler vermeye devam ediyor. Gelinen noktada, ortada ciddi ve aşılması aslında çok kolay ama işi inada bindiren bir uygulama var gibi görünüyor.

Bu konuda etkili ve yetkili olan Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) konunun çözümü için galiba siyasi iradeden destek bekliyor.

Siyasi irade ise olayları şimdilik izlemekle yetiniyor. Çözüm noktasında ise vakti zamanı geldiğinde sıkıntı halledilir diye bakış açısı hissettim.

Hiçbir ülke, devlet, kendi resmi diliyle yapılan eğitimi kabul etmeme gibi bir davranış içinde olmaz, olamaz. Bizim ülkemizdeki böyle bir uygulama, daha önceki yazılarımda ifade ettiğim gibi, eğitimi ticarete dönüştürüp, insanları kandıran ve sırf para uğruna onlara bir hafta on gün içinde 4 yıllık eğitim almışlar gibi uygulama yapıp diploma verenlere karşı alınmış bir önlem gibi gözüküyor bu uygulama.

Tamam, bu önlem alındı. Gereken yapıldı. Hain FETÖ örgütü ve onun uzantılarının elleri ayakları kırıldı. Kırılmaya devam ediyor. Eğitim konusunda özellikle Ukrayna, Rusya, Belarus, Kazakistan, Azarbaycan, Gürcüstan ve Macaristan’da geçmişte bu tür sıkıntılı olaylar olmuş. YÖK, o zamanki yönetimi de bu diplomaları tanımış, onay verip denklik vermiş. Asıl önemli olan konu bu. Bu uygulamalardan kimler faydalandı? Kimler nemalandı? Ortaya çıkarılması gereken sıkıntılı durum budur bana göre.

Oysa, eğitimini normal şartlarda ve Makedonya Devletinin belirlediği eğitim politikaları ile Makedonya kanunlarına göre yapıp mezun olan, diploma alanların durumu ile bu kişilerin durumlarının aynı kefede tartılıp incelenmesi hangi vicdana, hangi adalete, hangi hukuka sığıyor?

İşte cevaplanması gereken soru budur.

YÖK, bu soruya samimiyetle ve içtenlikle cevap vermeli. Sahtekarların, hak etmeden diploma alıp ülkemizde sıkıntı yaratanların elbette ki hesabı sorulmalı. Bu konuda itirazı olan yok zaten.

İtiraz, eğitimlerini hakka, hukuka,. Adalete ve kanunlara göre tamamlayıp, diploma almaya hak kazananların denklik işlemlerinin “söz ülke dışında yani, Türkiye dışındaki bir başka ülkede Türkçe eğitim aldınız. Bizlerde bu eğitimi tanımıyoruz.” Denilerek, öz benliğin inkar edilmesi gibi bir tutum takınmak, milli politikalara aykırıdır. Devlet politikasına aykırıdır. Geçmişten günümüze doğru bakalım. Devletin resmi belgeleri ve istihbarat raporlarında yer alan bazı bilgilere göre; eğitim işi ticarete dönüşmüş. Turizm firmaları, hemşeri dernekleri, yöneticileri bu işle bizzat uğraşıp kendilerine iş kapısı haline getirmişler. Pek çok kişi de bu olayları sadece seyretmiş..

Devlet politikası birçok yerde birçok konuda sulandırılmış. Ukrayna, Belarus, Gürcistan, Azarbaycan, Beyaz Rusya, Kıbrıs vb bazı balkan ülkeleri tamamen paraya dayalı diploma pazarı haline gelmiş. Bu saydığınız ülkelerde hemşeri derneği gibi çalışan bazı bürokratlar kendi asli görevlerini unutup, eğitim ticareti ile uğraşmaya başlamışlar. Konu çok karmaşık. O dönemlere bakıldığında, ciddi bir Devlet politikası yok. Bu durum, ülkemiz için kanayan bir yara haline dönüşmüş. .Pek çok insanımız, bilgi sahibi olmadan, eğitim görmeden diploma almış. Uygulamanın Türkiye'ye verdiği zarar ve kendi üniversitelerimize verdiği haksız rekabetten doğan zarar iddiaları var.

Sıkıntılar, karşılıklı tartışılıp, suçlamalar ve sen-ben kavgasına dönüştürülmeden çözümlenmeli.  Devlet politikasıyla çözülmeli. Milli eğitim bitmiş Devlet politikası darmadağın olmuş. İlk orta lise üniversite meslek liseleri, meslek okulları ülkede tüm altyapı eğitimde iş para tuzağı haline dönüştürülmüş.

Aslında, bu konuyla ilgili mücadele 17-25 Aralık 2013 tarihli olaylardan sonra başladı. Ülke içindeki dershanelerle, özel okulların durumları o tarihte tartışmaya açıldı. Sonrasında, yurt dışı bağlantılar ortaya çıktı. Çorap söküğü gibi bu konudaki sıkıntılar, dertler ve insanların içine düşürüldükleri tuzaklar ortaya döküldü. Hain ve darbeci, ülke düşmanı, vatan millet düşmanı FETÖ terör örgütünün maskesi 15 Temmuzda düştü. Devlet tam olarak diyemesek bile büyük ölçüde bu terör militanlarından temizlendi.

Şimdi, sapla samanı ayırma vakti geldi. Çeşitli nedenlerle ülkemizdeki eğitimden faydalanamayan ve yurt dışı eğitimde, hem de kendi soydaşlarımızın kendi öz kardeşlerimizin ülkesi olarak bildiğimiz balkan ülkeleri başta olmak üzere pek çok ülkede eğitim alanların durumları tekrar gözden geçirilmeli. Hak ve hukuka uygun, adilane bir çözüm bulunmalı.

Eskiye bakalım, tarihten ders alalım.  Osmanlı döneminde, ülkemizin en büyük savası kaybetmiş eğitimi boşlayarak. Bu kez işi sıkı tutalım. Fırsatları ve kazanımları insanlar ellerinin tersiyle itmemeli. Tabi ki, yurt dışı eğitimdeki sıkıntıların çözümlenmesi ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin eğitimi ile denk getirilmesi için birtakım önlemler alınsın. Alınmalı. Ama, “ben yurt dışında Türkçe eğitimi kabul etmem..” gibi bahanelerle insanların gelecekleri karaltılmamalı.

Öyle sanıyorum ki, bu olayların bütün açıklığıyla ortaya serilmesi YÖK’ü başta olmak üzere irade sahiplerini yeniden düşünmeye sevk edecek. Bu konudaki müjdeli ve olması gereken haberi bekliyor binlerce vatandaşımız.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.