Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Siyasi milat 3 Kasım

Yazının Giriş Tarihi: 03.11.2021 00:09
Yazının Güncellenme Tarihi: 03.11.2021 00:09

Dünya siyasetinde pek rastlanılmayan ve “olmaz böyle bir şey denilen” olaylar, 3 Kasım 2002 tarihinde ülkemizde yaşandı. Ve kuruluşundan 8 ay sonra bir siyasi parti, AK Parti tek başına iktidar olurken, seçmenler, daha önce yıllarca ülkeyi yöneten siyasi partilere kırmızı kartı gösterdi.

Evet, bütün bu olaylar 2002 seçimlerinde yaşandı.

O tarihlerde dünyaya gelenler bugün tam 19 yaşandılar. Seçme ve seçilme hakkına sahip oldular. Bu ülkemiz için, ülkemizdeki siyasi düzen ve siyasi istikrar için çok önemli.

Şemdi, 2002 yılına nasıl gelindi? Halkımız, mevcut siyasetçilerden umudunu neden kesti? Pek çok siyasi partiyi neden saf dışı bırakıp, TBMM dışına itti?

O tarihlere bir göz atmakta fayda var.

Sene 1999. Ülkemizde siyasi istikrar olmadığı için hükümet kurulamadığı için mahalli seçimlerle genel seçimler birleştirilip yapıldı. Yani, 1999 Mart ayında yapılması gereken mahalli seçimler, belediye başkanı ve yerel meclislerin görev süreleri çıkarılan bir kanunla uzatılıp, eylül ayına ertelendi. O tarihlerde Bülent Ecevit’in başbakanlığındaki azınlık hükümeti iş başında idi. Ama, bölücübaşı Abdullah Öçalan, Kenya’da yakalanmış ve Türkiye’ye getirilip İmralı Adasına hapsedilmişti.

Bu durum; terör belasından yıllarca bıkan ve artık usanma noktasına gelen halkımız için büyük bir sevinç kaynağı oldu. Seçimlerde Bülent Ecevit’in Demokratik Sol Partisi, büyük bir oy çoğunluğu aldı. Seçimlerin birinci partisi oldu. Ama, hükümeti kurabilecek güçte değildi. Mecburen koalisyon yapılacaktı. DSP, ANAP, MHP koalisyonu yapıldı seçimlerden sonra. Hükümet, yamalı bohça gibi görüntü sergiliyordu. Ekonomi berbat. Ekonominin başına ülkemizde getirilecek kimse bulunamadığı için bizlerde İMF tandastlı ama Türk kökenli Kemal Derviş’i alınıp hükümete sokuldu ve ekonominin başına getirildi.

Hükümeti başbakan değil de sanki Derviş yönetiyor gibiydi. Medyadaki algı operasyonu öylesine bir çanak tutma yarışına girmişti ki, nerede ise Kemal Derviş, Cumhurbaşkanı yapılıp ülkeyi teslim alma noktasına gelmişti.

Sadece ekonomide değil, siyasi yaşantıda da işler pek umulduğu gibi gitmiyordu. Her gün yeni bir skandal, her gün yeni bir olay. Hükümetin başına bela oluyordu. Terör de durması beklenirken aynen devam ediyordu. Şehirlerde bile terör tehditleri vardı.

Derken, koalisyon hükümetinin ortağı MHP genel Başkanı Devlet Bahçeli, Bursa’nın Keles ilçesinde Kocayayla’da 2002 yılında düzenlenen Yörük Türkmen şenliklerine katıldı başbakan yardımcısı olarak.

Burada, işler iyiydi. Bizler gazeteci olarak başbakan yardımcısının ne gibi açıklamalar yapacağını merak ediyorduk. Özellikle, bölücübaşı konusunda ne mesaj vereceğini merak ediyorduk. Yörük Çadırında otururken, gazetecilerin sorularını cevaplandıran Devlet Bahçeli, birden konuyu erken genel seçime getirdi. “Hükümet yürümüyor. Koalisyon ortakları arasında tam uyum yok. Siyaset kilitlenme noktasına geldi. Bunun ilacı erken seçimdir. 3 Kasım 2002’de erken genel seçim yapılmalı..” dedi.

Bu teklif, muhalefet partilerini harekete geçirdi. Hemen hepsi, erken genel seçim kararı alınması için9 birbirleriyle yarışır oldu. Hükümet ortakları DSP ve ANAP erken seçime ayak diretmeye başlamasına rağmen, koalisyonun diğer ortağının bu konuda ısrarcı olması nedeniyle mecburen erken genel seçim kararı alındı.

Tarihler 3 Kasım 2002 gününü gösterdiğinde halkımız sandık başına gitti. Seçmenler oybirliği etmişçesine Türkiye Büyük Millet Meclisine girebilmesi için iki partiyi yetkili kıldı. Diğer bütün siyasi partiler, hükümet ortakları, başbakanın partisi dahil hepsi baraj altı kaldılar. Seçimlerde yenildiler. Vatandaşların, seçmenlerin “biz artık sizi istemiyoruz” dedikleri bir sonuç ortaya çıktı.

Seçimlerde, 3 Y hesabı yapıp, Yolsuzluk, yasaklar ve Yoksullukla mücadele edip, yepyeni bir Türkiye vaat eden Adalet e Kalkınma Partisi, AK Parti yüzde 34 oy alarak tek başına iktidar olma şansını yakaladı.

İşte 3 Kasım 2002 tarihinde iktidar olan AK Parti, hala işbaşında. Seçmenlerin hala güvenine sahip ve seçimlerde hep başarı kazanıyor.

İşte bu yüzden, 3 Kasım Türkiye için yeni bir milat oldu. Eski siyasetçiler, sandıklarda elenip kaldılar. Bazı partiler tabela partisi olarak kaldılar.Bazıları ise kapılarına kilit vurdu. Liderler, siyaset sahnesinden silindi.

3 Kasımda Yoksullukla mücadele için söz veren AK Parti’nin 19 yıllık iktidar dönemine bakıldığında, yoksullukla mücadelede belli bir noktaya gelindiği ama tam başarılı olunmadığı gözlemleniyor. Yasaklarla ilgili ise en büyük hizmet ve icraat Türban yasağının kalkması oldu. Yolsuzlukla mücadele konusunda ise iddialar bir türlü bitmek bilmiyor. Ama, ülkemizde Parlamenter sistem yerine Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçildi. Çok önemli reformlara imza atıldı.

Bütün bunlara rağmen, halkımız hep aynı siyasi kişilerin her gece TV ekranlarında ve gazete sayfalarında görüntü vermesinden bıkar duruma geldi. Ekonomik göstergeler ve halkın alım gücü düştü. Çarşı Pazar fiyatları ile mutfaklarda tencerelerin kaynayıp yemeklerin pişip pişmediği konusunda yaşanan sıkıntılar var.

Seçimler 2023 Haziran ayında. Bu tarihe kadar daha çok zaman var. Siyasetin çözüm üretmesi ve çare bulması gereken ekonomi başta olmak üzere yasaklar, yolsuzluklar konusunda da pek çok beklenti var.

Zaman su gibi akıp gelip geçiyor. İktidarın da muhalefetin de bu günleri boşa harcamayıp, zamanı iyi kullanması lazım. Milli devlet, güçlü iktidar için.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.