Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Siyasetin etkinliği

Yazının Giriş Tarihi: 17.08.2021 00:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 17.08.2021 00:01

Demokrasilerde, insanların, çoğunluk olarak dedikleri, istekleri yapılır. Bazı kişilerin istekleri doğru olsa bile azınlıkta kaldıkları için kabul görmez ve yapılmaz.

İnsanlarımız toplu olarak yaşamaya başladıkları tarihten itibaren, kendi kendilerini yönetme yerine, para babalarının, kapital sahiplerinin, kralların ve soyluların dediklerini yaparak, kendi kaderlerine razı olmayı seçmişler. Bugünkü yaşantımızda buna benzer özellikler kanunlarla, yasalarda olmasa bile uygulamada hala devam ediyor diyebiliriz.

Çünkü, işin başındakiler, yani siyasetçilerimiz bile kendi koltukları, makamları uğruna kendi istedikleri gibi kararlar alıp uygulamalar yapıyorlar.

Herhangi bir siyasi arenada koltuğu kapan, kendi saltanatını kuruyor.

Bu dediklerime şöyle örnekleme yapabiliriz.

Diyelim ki, sol görüşlü bir siyasi parti. Halkın üstünlüğü, halkın isteklerinin olması, demokrasinin tam anlamıyla yetişmesi, uygulanması adına çalıştığını söylüyor.

Tamam ne iyi ne kadar da güzel.

Diyelim ki, sağ parti. Milliyetçilik, vatan sevgisi, millet aşkı gibi söylemlerde bulunuyor.

Diyelim ki, ekonomik çıkar guruplarını savunan siyasi parti. Hepsi aynı şekilde, demokrasinin aynen uygulanması gerektiğine dair nutuklar atıyorlar. Hatta, birbirlerine yönelik çeşitli suçlamalarda bulunuyorlar.

Gayet, güzel, demokrasi adına kazanım.

Gelelim işin aslına.

Siyasi partilerde, sağ olsun, sol olsun, sıkıntılar delege seçimleriyle başlıyor. Onun, bunun adamı hemen listelerde yer alıyor. Sonrası demokrasi adına yapılan katliamlarla dolu sürecin başlangıcı.

Önce, ilçe başkanı parti üyeleri arasından delegeleri seçiyor. Delegeler ilçe başkanını, ilçe başkanı, il başkanı seçecek delegeleri, il başkanı, büyük kongrede genel başkan seçecek delegeleri yazıyor listesine. Seçimlere böyle katılınıyor. Yani, parti üyeleri. “ben ilçe başkanı olarak A kişisini, il delegesi olarak ise C kişisini seçmek istiyorum” diyebilmesi gerekirken, demokrasi böyle uygulanması gerekirken uygulanmıyor. Blok liste var. İster seç ister seçme.

Bunun adı demokrasi. Parti yönetimlerinin işine böylesi geliyor. Kanun var ama uygulama yok.

Yani, işin özeti; siyasi partilerde demokrasi adına demokrasi katliamları işleniyor. Sonrasında, “seç beni, seçeyim seni” anlayışıyla kongreler yapılıp, görev tamamlanıyor. Ama, pek çok lider, parti mensubu, siyasetçi, halkın önüne çıktığında kendi partilerinde,. Kendi bünyelerinde bile uygulamadıkları demokrasilerden söz edip, karşılıklı olarak birbirlerini suçluyorlar.

Sen dedin, ben dedim.

Sen yaptın, ben yaptım.

Anlayışı hakim.

Eh, durum böyle olunca da siyasetin demokrasi adına yönettiği kamu kurumlarında da “ata beni, emir et, istediğini yaparım!” söylemleriyle bürokrasi iş başına gelebiliyor.

Dünkü yazımda, kaçak yapılaşma, imarsız yapılaşma, imarlı ama rant yapılaşmasıyla ilgili görüşlerimi açıklamıştım. Bazı okurlarım, “ben bu yazının altına aynen imzamı atarım” diyerek, eksik gördükleri birkaç hususu daha eklememi istediler.

Birincisi, siyasi iradenin el yazsızıyla oluşturulan belediye meclisi ve il genel meclisi üyeleri listeleriyle ve sıralamasıyla ilgili husus.

Bu konu çok önemli. Mahalli meclislerdeki üyelerin pek çoğu müteahhit. Değilse bile meclis üyesi seçildiği tarihten üç beş ay sonra hemen müteahhit oluveriyorlar. Kimileri ise emlakçı. Yani, pazarlamacı.

Bu durumlarda, belediye meclislerinde veya yönetimlerinde şeffaflıktan söz edilmesi, imar oyunlarıyla halkın kandırılması ve rant cephesine hizmet edilmesi gayet doğalmış. Çünkü, kendilerini o göreve layık görenlere, seçenlere karşı üstlendikleri görevleri ifa edip borçlarını ödemek zorundalarmış. Burada tekrar ederim, bütün meclis üyeleri için değil bu söylemler, aralarındaki bazı rantiyeciler için geçerli.

Sonrasında, bunların işi gücü halka veya mahalleye hizmet değil, nerede rantiye varsa oraya kamp kurup, rant paylaşımına katkı sağlamak imiş.,

O zaman, kimse,. Kimin nerede ve nasıl kaçak inşaat yaptığına bakmıyormuş. Çünkü, vakitleri kalmıyormuş. Belediye başkanı Baraj gölü manzaralı villa yaparsa, meclis üyeleri de arsalarına birkaç ilave yapıp aradaki dengeyi sağlıyorlarmış.

Durum bu kadar basit.

Şimdi, vatandaş olarak soruyoruz; demokrasi bunun neresinde?

Hani, atalarımız söylemişler ya, “balık baştan kokar…” aynen öyle.

Yarın, 1999 Depremi ve siyaseti yazacağım.  

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.