Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Siyasetin dövizi

Yazının Giriş Tarihi: 15.11.2021 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 15.11.2021 00:05

Miting meydanlarında bir tahtaya veya çıtaya takılı olan, kısa veciz sözlerin oluşturduğu döviz ile dünyayı titreten ve ekonomileri allak bullak eden dövizi birbirleriyle karıştırmamak lazım.

Her ikisinin de verdiği mesaj çok farklı.

Birisi, halkın miting alanına gelenler ile konuşmacılara söylemek istediği fakat söyleyemediği olayları kısa notlarla yazıp döviz gibi taşıması. Yani, bir siyasi tepki oluşturulması.

Diğeri ise ulusların, ülkelerin paraları ile kendi ülkemiz parası arasındaki kur farkı. Bize göre, her ne olursa olsun yabancı para cinsi döviz olarak kabul edilir.

Dünyada döviz patronu ve tek hakimi dolardır.

Bütün işler, işlemler dolar üzerinden yapılır ve dünyanın çarkları dolar sayesinde döner. Dünya ticaretinin de ölçülmesinde kullanılan tek para cinsi ve döviz dolardır.

Doların ateşi şimdi yükselmeye başladı. Bütün piyasalar allak bullak oldu.

Dolardaki yaklaşık bir liralık yükseliş ve fiyatının 10 liranın üzerine çıkması, piyasaları endişelendiriyor. İleriye dönük hesap kitap yapmak, yatırım yapmak isteyenler, dolardaki bu ani artışlar ve fiyat yükselişi üzerine beklemeye geçtiler. Çünkü, doların ne zaman ne kadar olacağının hesabı yapılamıyor. Fiyatı 10 TL olarak kalacak mı, yoksa daha da yükselecek mi?

Çözülemeyen denklem bu.

Bugün malzeme anlaşması yapıldığında örnek inşaat demirinin tonu misal olarak 3 bin 500 TL diyelim. Dolarda en ufak bir artışta demirin fiyatı otomatik olarak artıyor. Yerli üretim, çiçek yağı, Ayçiçek yağı, mısırözü yağı. Diyelim ki litresi 15 lira.

Dolardaki artış üzerine litresi hemen yükseliyor. Zamlanıyor.

İşte piyasadaki bu etkiyi tepkiyi karşılamak ve insanların elindeki yerli üretim malzemelere, herhangi bir ithal ürün katkısı ve hammadde katkısı olmamasına rağmen dolara göre zam yapmalarının nedenini hiçbir ekonomi politikası açıklayamıyor. Bu durum, keyfi zam olarak göze çarpıyor.

Hal, durum ve vaziyet böyle olduğunda ise ürünlere gelen zamlar piyasadaki iş yapma beklentisini frenliyor. Vatandaş, bugün iki lira olan fiyatın yarın döviz fiyatlarındaki yükseliş nedeniyle üç liraya çıkarılmasına anlam veremediği içinde bekleme devresine geçiyor.

O zaman neler oluyor?

Ekonomi stop etmiş vaziyete geliyor.

Yatırımlar duruyor.

Para ve finans piyasası, vadesi gelen borç ve alacakların tahsilinde sıkıntı yaşanıyor.

Sonrasındaki bu ekonomik sıkıntılar halkı, vatandaşı ve vatandaşın sofrasını, cebini, tenceresini etkilemeye başlıyor.

Yani, sistem otomatik olarak birbirine bağlı zincirleme olarak faaliyete geçmiş gibi.

Dolar bir kuruş artınca iğneden ipliğe ürünlerin fiyatları yaklaşık bir lira birden artıyor.

Yapmayın. Etmeyin. Yazık ve günah.

Yerli üretim, yerli malı yurdun malı söylemlerini sadece laflarda bırakmayalım. Her ne kadar kapısından içeri girdiğimizde marketlerde, AVM ve diğer alış veriş merkezlerinde yerli ürünlerin sayısından daha fazla ithal ürünlerin raflarda olması, bizleri böylesine etkilemeli.

Çünkü, o ürün alındığında, satış raflarına konulduğunda maliyet fiyatı ne idi?

Dolara zam geldiği anda neden bu eski fiyattan alınmış ürüne de zam geliyor?

Ürünler, rafta satılmaya beklerken, aniden gelen zamlarla neden fiyatları iki üç katına çıkarılıyor?

İşte, sıkıntılar burada. Bu sıkıntıları yaparken, bizler, serbest piyasa ekonomisi ve dalgalı kur uygulaması nedeniyle belli ki hesap sorulmasında sıkıntılar yaşanıyor.

Ama, isteyen herkesin fiyatları kendi isteği gibi yükseltmesi, isteği zaman ve herhangi bir neden göstermeden zam yapması kabul edilir gibi değil.

Bir tüketici olarak bizler, kazancımız sabit iken, dolara gelen zam nedeniyle aldığımız ekmek fiyatının yükseltilmesini kabul edemiyoruz. Tarlasında 2 ile 3 lira arasında olan domatesin semt pazarında 8 liraya satılmasını kabul edemiyoruz.

Ayçiçeği yağının zeyntinyağı fiyatlarıyla yarış edebilecek düzeyi gelmesini hazmedemiyoruz.

Bu durumda gelen zamların, üreticinin lehine değil, aracı kurumların lehine olduğu gerçeğini bir kez daha hatırlatmak gerekir.

Ne yazık ki, serbest piyasa ekonomisi halkı, vatandaşları bazı azınlıkların elinde oyuncak gibi oynatmasına yol açan ekonomik politikaların izlenmesine yol açıyor.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.