Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Siyaseti bırak, ekonomiye bak

Yazının Giriş Tarihi: 10.11.2020 00:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 10.11.2020 00:00

Bugün ülkemiz için çok önemli bir gün. 10 Kasım bizim için yas günü. Ata’mızı kaybettik. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü aramız dan ayrılışının 82. Yıl dönümünde, hasretle ve minnetle anıyoruz.

Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun. Bizlere bu güzel vatanı emanet etti. Hür ve bağımsız yaşıyoruz….

…………………..

Gelelim bugünün gerçeklerine…

Dünyada bugüne kadar gelmiş geçmiş iktidarların değişine bakalım. Pek çoğu ekonomik krizler ve vatandaşların ekonomik isyanları neticesinde el değiştirmiş. Bizim ülkemizde de 2002 seçim sonuçlarının ana kaynağı ekonomi değil miydi?

Evet, ekonomik idi. Eskiye şöyle bir bakalım.

Vatandaşlarımız, siyasi istikrarsızlık bir yana, ekonomi anlamında iş darlığı, işsizlik, üretim sıkıntısı, çalışma sıkıntısı, bunlarla beraber para kazanamama sıkıntısı içinde yaşaması nedeniyle, mevcut siyasi partilere akıl almaz bir ders verip yeni kurulan AK Parti’yi iktidar yapmadı mı?

Evet, bu çok doğru.

Çünkü, halkımız her gün siyasetçilerin kendilerine yönelik yeni bir hikaye anlatmasından artık bıkmışlardı. Sandık önlerine gelince oy silahlarını çok iyi kullanıp onları tasfiye etti.

Şimdi bakalım, günümüze.

Her ne kadar Pandemi salgını olarak hala tehdit unsuru olan Koronavirüs nedeniyle ekonomilerde daralma olsa bile, dünyanın pek çok ülkesi sosyal yardımlaşma ve dayanışma ile bu sorunu çözmeye çabalıyor.

Pek çok ülke, vergileri erteledi. Hatta, işyerleri kapatılan esnafa, işverene, işini kaybeden işçilere, çalışanlara aldıkları maaş kadar hibe yardımları yaptı. Bizim ülkemizde, vergiler ertelendi, esnaf kredileri ertelendi. Zamanı gelince tahsilatlar başladı. Bu esnada iş yapamayan esnaf ve vergi mükellefleri de yine sıkıntı üstüne sıkıntı yaşamaya başladılar. İşsizlikle ilgili rakamlar ekonomik dengeleri alt üst ediyor.

Çarşıya- pazara gidemeyen pek çok kişi, evindeki mutfakta tencere kaynatamayan ev hanımları bu duruma şaşıp kalıyorlar.

Her ne kadar ülkemizde salgın olsa bile pek çok kişi hastalıkla, çalışmak ve para kazanmak arasında tercih yapmaları gerekirse, çalışıp para kazanmayı arzu ediyorlar. Hastalıkla mücadele için evlerde kalınması gerekmesine rağmen, geçim sıkıntısı nedeniyle çalışıp üretmek zorundayız. Hastalıkla mücadelede ise maske, mesafe ve temizlik kurallarına uymalı, insanların birbirlerine saygı duymaları sağlanmalıdır.

İnsanlarımız, ülkemizde ekonomik krizlerin değişmesi ve siyasi iktidarların el değiştirmesine, bazı partilerin ise seçim sonrasında yok olup gitmesine yol açan 2002 yılındaki ekonomik tabloya benzer bir ekonomi ile karşı karşıya kaldı. Bu durumda, çare nedir?

Tabi ki devletin vatandaşları rahatlatacak önlemler alması tek çaredir. Vatandaşın cebine para girmesine yol açacak ekonomik programların uygulanması gerekiyor. Bunun içinde kamu yatırımlarının azaltılması, bu yatırımların sermaye gücü olanlarla, yap-işlet-devret modelli yapılması ve sosyal, ekonomik politikalarla, emeklinin, çalışanın, esnafın yüzlerinin güldürülmesi lazım.

1983 ile 1990 arasındaki Türkiye’ye şöyle bir bakalım. Bakalım ki, geçmişten ders alalım. O dönemde Turgut Özal’ın başkanlığındaki Anavatan Partisi tek başına iktidar. Darbe sonrası iktidara gelmiş. Yasaklar dahil, elinde her türlü yaptırım gücü var. Bu silahları zaman zaman kullandılar. Vatandaşlarımız, bir sabır etti, iki sabır etti, Üçüncü de gerekli dersi verdi.

Çünkü, tek başına iktidar olan ANAP, vatandaşların ceplerindeki paranın gücünün azalması nedeniyle ekonomik politikalarda başarılı olamadı. Yani, belki rakamsal olarak ülkenin ekonomisini iyi gözüküyordu ama vatandaşların ceplerine para girmeyince, emekli, memur, işçi, çalışanlar doğru dürüst ücret alamayınca, ellerindeki para ile geçimlerini sağlamakta güçlük çekince, “ben zahmet çekeceğime, iktidarı değiştireyim, yeni gelen bana destek olur” düşüncesiyle oylarını kullandılar ve 1989 mahalli seçimlerde ANAP’a ilk gözdağını verdiler.

2019, son mahalli seçimlerde aynı durumu yaşadık. Seçmen, bu kez iktidar partisine yine Büyükşehirler üzerinden mesaj verdi. Üzerinden bir buçuk yıl geçti. Galiba iktidar kanadı bu mesajı iyi anlayamadı. Çünkü, yapılan anketlere bakıyorum, ANAP’ın son yıllarındaki gibi oyları eriyor.

Vatandaş, iktidara yeni mesaj gönderiyor. Diyor ki; siyaseti bırak, ekonomiye bak. Tencere, tava siyaseti meydanlara inmesin. Sonu pek hayırlı olmuyor….

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.