Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Şiraze

Yazının Giriş Tarihi: 10.12.2021 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 10.12.2021 00:05

Doğruyu bilerek, görerek yanlıştan yana tavır almasının insanın başına ne denli dertler açtığı malum.

Hepimiz ömrümüzün bir öneminde bile bile lades olmuşuzdur.

Ya koşullar öyle gerektirmiştir, ya kaygılar, ya dayatmalar ya da benzerleri başka açmazlar.

Hırslarımız da etken olmuştur bazen, kıskançlıklarımız da…

Hepimiz bir terazinin ayrı kefelerinde gibiyiz.

Daranın değişmesi ile dengeyi bir türlü tutturamıyor, birbirimizin göz hizasında kalamıyoruz.

Haliyle de dengesizlikte dengeye gelmenin beyhude çabası içinde yuvarlanıp gidiyoruz.

Neyin doğru, neyin doğruya yakın, neyin yanlış olduğunu ortak akılla anlayamadığımız için de ‘ahanda bu kesin doğrudur!’ mealinden dayatmalara hiç ses çıkartamadan razı oluyoruz..

Aslında bu denge meselesi sanıldığından hassas bir mesele.

Hele terazinin ayarı bir kere kaçmaya görsün; sosyal bir mesele.

Evi ev yapan kadının evin ev olduğundan bi haber kocasına,

Liyakatı tamam bir memurun yukarıdan inme müdüre,

Üniversite mezunu işçinin ortaokul terk patrona,

Gönülden dindar bir mütedeyyinin şartlatan din simsarına,

Asgari ücretle karı koca çalışıp bir türlü zamanında ödeyemedikleri apartman aidatını almak için gelen kapıcıya…

Yani vesairenin vesaireye olan zoraki medyunluklarının altında yatan da bu dengesiz dengeler değil mi?

Dengeler bozuldukça yaşamın kalitesi bozuluyor tabi ki.

Kim dengede, kim dengenin dışında karışıyor ve ortaya dengesizliklerde dengede durabilmek gibi kavram çıkıyor.

Dengenin zamanla da ilgili ciddi bir denge sorunu olduğunu düşünüyorum.

Bizim kuşağımızda dengesizlik olarak adlandırılan pek çok şeyin şimdilerde denge unsuru olarak tanımlanması fena halde içimi acıtıyor.

Özellikle de dengenin tanımının değiştirilmesi.

Başına hassas sözcüğü konup hassas dengeler diye bir sözcük üretilince insanın içi ürperiyor doğrusu.

Şöyle bir durup bakıyorsunuz etrafınıza,

’’Acaba şunu dersem, bunu yaparsam, onu yazarsam dengelerin hassasiyetini bozar mıyım’’diye düşünüyorsunuz.

Bir de denge unsuru sözcüğü var dengeyi dengeleyen.

İtiraf edeyim bu sözcüğü tam olarak kavrayamadım şimdiye dek.

Çünkü denge unsuru olabilmek için ortada gerçekten denge olması gerekiyor ki unsur neyse dengeyi sabitlesin.

Bir de herkesin farklı bir denge anlayışı var artık.

O yüzden herkes herkesi rahatlıkla dengesizlikle suçlayabiliyor.

Daranın da tanımı değişti; dara oldu para.

Denge her daim paradan yana.

Varsa denge var yoksa denge yok.

Neyle mücadele ediyorsak dengeyi tutturamıyoruz bir türlü.

O zaman da şimdilerde olduğu gibi şirazeyi kaydırıp kaydırmamak arasında sıkışıp kalıyoruz.

Neyse ben haftanın bu son yazısında denge denge deyip sizin de dengenizi bozmayayım.

Zaten dengesiz dengelerde dengede durmaya çalışıyoruz,

Dengesizce laflar etmeyeyim…

Hele o şiraze konusuna hiç girmeyeyim.

Malum şiraze bir kere kayarsa, yerine oturtmak memleketin kaç yılına mal olacağı hiç belli değil…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.