Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Sezai Karakoç'a veda ederken

Yazının Giriş Tarihi: 21.11.2021 00:03
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.11.2021 00:03

" Putlar Tanrısızlık ortamında üreyen ruh mantarlarıdır. "

" Benim gözlerim yeşildir. Evet evet, onun gözleri ise kara.

Ben günah kadar beyazım, o tövbe kadar kara.''

" Umutsuzluk yok! Gün gelir. Gül de açar. Bülbül de öter. "

" Geceye yenilmeyen her insana ödül olarak bir sabah, bir gündüz ve bir güneş vardır. "

" Allah'ın yolu kaybolmaz. Ama ondan ayrılan veya onu ihmal eden, bir daha doğmamacasına batar. Yolundan ayrılanlar ise kaybedecektir, Allah'ın kaybı yoktur. "

Üstte okuduğumuz sözlerin sahibi bir kaç gün önce yitirdiğimiz değerli şair Sezai Karakoç'a aittir. Kendisine Diyanet tarafından ücretsiz Hac teklifini tereddütsüz reddetti. İktidar partilerinin mevki, makam tekliflerini de elinin tersi ile itti. Riyakarlıktan ve yalakalıktan nefret etti. İnsan olmanın onuru ile yaşayıp bize göre hakkını verdi. Onun şiirlerini okuyup yüksek mevkilere gelenlere acı bir tebessüm ile baktı.

Sezai Karakoç bir doğuluydu, yörenin mahcup utangaç özelliklerini ruhunda taşıyordu. 1950 Yılın da Mülkiye de okurken aşık oldu, içten içe çok sevdi, belki de hiç açılamadı, şair ruhunun aksine. İçinde ki fırtınaları şiire döktü ve

MONA Roza'yı yazdı şiir günümüze kadar bir baş yapıt olarak okundu, bir çok yeni gence aşkın yelkenlerinin açılmasına sebep oldu. Ama yazanı ve yaşayanı kavuşturamadı.

Bu 14 kıtalık şiirin, kıta başlarındaki harflerin yan yana getirilmesinden "Muazzez Akkaya’m" çıkar. Ve bu akrostiş nedeniyle tam 71 yıldır edebiyat çevrelerinde "Kim bu Muazzez Akkaya?" sorusu sorulur durur.

Sezai Karakoç’un suskunluğu ve yıllardır Muazzez Akkaya ile ilgili sorulara kapalı duruşu nedeniyle soruya cevap verilememişti.

Muazzez Akkaya, Sezai Karakoç’un sınıf arkadaşıydı. Ve Amerika'da New York'ta yaşıyordu. Klasik bir aşk öyküsü gibi Muhacir bir kız ve Anadolu'nun esmer yağız delikanlısı. Muazzez hanım her ne kadar şiirde geçtiği gibi Sakarya Geyve'li olsa da oraya Balkanlardan gelmişti.

Okulu bitirdikten birkaç yıl sonra Maliye Bakanlığı’nda üst düzey görevler yapan ve 2006 da hayatını kaybeden Orhan Giray ile evlendi, üç çocuğu oldu.

Sezai Karakoç – Muazzez Akkaya aşkı”na ilişkin türlü türlü hikayeler üretilmiştir. Hikayelerden biri şu şekildedir; Sezai Karakoç üniversitedeyken bir okul arkadaşına sevdalanır, bu kişinin Adı Muazzez Akkaya’dır. Bir gün cesaretini toplayıp aşkını Muazzez Hanım´a arz eder. Fakat reddedilince çok üzülür. Okullar tatil olur ve Muazzez Hanım Geyve´de yazlıkta kalmaya başlar. Sezai Karakoç' ta tam karşısındaki yazlığın bahçesinde bahçıvan olarak çalışmaya başlar. Her gün karşılıksız sevgi duyduğu sevgilisini seyreder. Ona şiirler yazar. “Mona Roza” şiiri Muazzez Akkaya’nın isminin baş harflerinden ortaya çıkar. Yani akrostiştir.

Okul biter ve mezuniyet töreni yapılır. Mezuniyet törenindeyse Sezai Karakoç ''Mona Roza'' şiirini okur. Muazzez Akkaya ise tam karşısındadır. Şiiri bittikten sonra bir alkış tufanı kopar. Herkes bir daha okuması için ısrar eder. Ve tam 3 kez Sezai Karakoç bu şiiri art arda okur. Sahneden tam ineceği sırada Muazzez Hanım koşarak yanına gelir ve ona hala teklifinin geçerli olup olmadığını sorar. Sezai Karakoç senin aşkın artık benimkine yetişemez der ve hayır cevabını verir. Muazzez Hanım bayılır. Sezai Karakoç hala evlenmemiştir.

Muazzez Akkaya Sezai Karakoç ve Cemal Süreya'nın sınıftan arkadaşıdır. Sezai, Muazzez'e büyük bir aşkla bağlıdır ve Muazzez'in anlattığına göre ona kitaplar, şiirler hediye eder. Bu bağlılık sadece Sezai'ye özgü değildir, o sırada Cemal Süreya'da Muazzez'e tutulmuştur. Öyle ki zaman zaman mantosunun cebinde şiirler bulan Muazzez, bunların kime ait olduğunu anlamaz. Ancak daha sonra sınıfa girdiğinde Cemal Süreya'nın, mantonun cebine konan şiirlerin aynısını tahtaya yazdığını fark eder.

Pek de gizli olmayan ikinci aşığı Cemal Süreya'dır. Sezai Karakoç'ta tutku halini alan bu aşk, kendini Monna Rosa ve Ping-pong Masası şiiri olarak gösterir. Özellikle Ping-pong masası şiiri bu aşkın boyutunu çok iyi gösterir, Muazzez Akkaya gayet iyi pingpong oynayan hatta okul takımında olan bir genç kızdır.

2007 Yılın da Ahmet Hakan Amerika da yaşayan Muazzez hanımın kızına ulaşır ve kızı Annesinin ''Sezai Karakoç'un aşkından haberi olmadığını'' söylemişti der.!

Bana pek inandırıcı gelmedi. Belki de merhum eşine olan saygısından da böyle demiş olabilir.

Sezai Karakoç 1955 yılında Siyasal bilgiler fakültesinin mali şubesinden mezun oldu. Daha sonra zorunlu hizmet neticesinde Maliye Bakanlığı bünyesinde dış tediyeler muvazenesi bölümünde çalışmaya başladı. Ardından maliye müfettişi olmaya karar veren Sezai Karakoç, müfettişlik sınavına girdi. Sınavı kazanarak müfettiş yardımcısı olarak görevine başladı.

Ardından siyasete atılmaya karar verdi ve Diriliş partisini kurdu. Partinin ideolojisi İslamcılık ve Ümmetçilik düşüncesini destekliyordu. 1990 yılında kurulan Diriliş partisinin ömrü 7 yıl oldu. 2007 yılında kapanan eski partisi üzerine yeni partisi olan Yüce Diriliş partisini kurdu. Yüce Diriliş Partisi başkanlığını vefat edene kadar sürdürdü. Değerli insan Sezai Karakoç'a rahmet diliyorum, ruhu şad mekânı cennet olsun İnşallah.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.