Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Seçim hesabı

Yazının Giriş Tarihi: 04.09.2021 00:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 04.09.2021 00:01

Genel seçimlere daha 2 yıl gibi süre var. Bu sürenin öne çekilip erken seçim yapılması ihtimali uzun süredir tartışılıyor. Ama, galiba seçim tarihine kadar da tartışılmaya devam edecek.

Siyasi partiler, sürekli olarak seçim hesabı yaparlar. Anketler yaptırırlar. Kamuoyu yoklaması yaptırırlar. Boş kalmasınlar diye parti teşkilatları, örgütleri içinde çeşitli etkinlikler düzenlenler. Muhalefet partileri sürekli erken seçim bahanesiyle parti yönetimlerini diri tutmayı başarır.

İktidar ise parti yönetimlerinde bir gevşeme ve rahatlama olduğu için parti çalışmalarında en büyük sıkıntıyı yaşayan siyasi partilerdir.

AK Parti, hem muhalefet hem de iktidar gibi çalıştığı için parti teşkilatlarını sürekli diri tutmayı başarıyor. En azından, her ay başında yaptığı il başkanları toplantısını hiç aksatmıyor. Bunun içinde, il başkanları toplantısına katılan, davet edilen İl Başkanı, Belediye Başkanı, Kadın Kolları Başkanı, Gençlik Kolları başkanı sürekli çalışmak zorunda kalıyor.

Toplantıya gitmeden önce mecburen parti yönetimleri toplanıyor.

Bu nedenle, siyasetin diri kalması, yönetimlerin diri kalması ve halkla ilişkilerin soğutulmamasına özen gösteriliyor.

Bu durum hem muhalefet hem de iktidar için gayet iyi ve güzel bir olay. Çünkü, insanların bir araya geldikleri toplantılarda gündemle ilgili görüşmeler yapılırken yeni fikirler ve yeni görüşlerin ortaya çıkması, yepyeni hizmetlerin tanışılmasına yol açabiliyor.

İktidar yolunu sandık, sandık gücünü ise seçmen gücü belirliyor.

Siyasi partilerin iktidar olabilmesi için seçmenleri kendilerine ikna edebilmesi ve sandıklarda oy toplaması lazım. Ülkemize baktığımızda ise 1980 ihtilali sonrasında kurulan düzenin parti isimleri değişse bile aynen devam ettiği gözleniyor.

Durumun özeti şu; Türkiye muhafazakar ve libarel partileri seviyor. Turgut Özal’ın 1983’de iktidara geldiği Anavatan Partisi, dört eğilimi birleştirdiğini söylediği, siyasetin sağ yelpazesinde yer alan ve Demokrat, muhafazakar, liberal ve sosyal politikaları benimseyen bir siyasi görüşe sahipti.

Sonrasında, usta çırak tartışması başladı. Yasaklı Süleyman Demirel’in seçilme yasağının kaldırılmasından sonra, iktidarı 1991 yılına kadar sürdü. Sonra, koalisyonlar dönemi geldi çattı. Sonra, 2002 yılına kadar merkez sağ ağırlıklı kaolisyonlarla ülkemiz yönetildi. En son 1999 seçimlerinde ise bölücü terör örgütü başının yakalanması nedeniyle Sosyal Demokrat çizgide olan Demokratik Sol Parti, Bülent Ecevit iktidarı geldi başa.

Ama, iş yürümedi.

Çünkü, Türkiye seçmeni her ne kadar sol partilere oy verip destek olsa bile ülke yönetiminde pek başarılı olamadıklarını, sürekli birbirleriyle kavga ve gürültü etmekten ülke yönetimine vakit ayıramadıklarına inanıyor.

2002 seçimleri, Türk siyasi hayatının bir dönüm noktası oldu. Adalet ve Kalkınma Partisi, merkez sağ çizgide yerini alıp, tıpkı Özal’ın 1983 seçimlerinde olduğu gibi, muhafazakar, liberal, demokrat bir çizgide iktidara geldi. Hala devam ediyor.

Fakat, ülkemizdeki siyasi sistem değişti.

Eskiden ülkemizde seçilmiş kişi olarak seçimleri kazanan partinin başkanı Başbakan oluyor ve ülkeyi o irade ediyordu. Cumhurbaşkanı ise bazı siyasetcilerin deyimi ile “Çankaya sakini” idi.

Siyasette birde Cumhurbaşkanlığı seçimi ile beraber, iki yönlü ittifak ortaya çıktı. Bu ittifaklarla beraber yol yürüyen partiler, başarılı olabilme adına her türlü yolu deniyorlar. İktidarı oluşturan AK Parti’nin MHP ile ittifakına merkez sağ çizgide yer alan Cumhur İttifakına diğer bazı qartiler destek veriyor. Yine merkez sağ çizgide yer almasına rağmen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a kızgınlıkları nedeniyle sol çizgideki CHP’nin yine sağ çizgide olduğunu ileri süren İYİ Parti ile beraber kurdukları gemide yol alıyorlar.

Birde, koltukları elllerinden giden bakanların, milletvekillerinin kurdukları siyasi oluşumlar var. Onlarda “kim daha çok verirse…” diye bekleyip duruyorlar.

Derken, 1980 senesinden bu yana tartıştığımız seçim barajı meselesi, Cumhur ittifakının iki büyük partisi AK Parti ve MHP’nin anlaşmasıyla halledilmiş ve yüzde 10’dan yüzde 7’e indirilme kararı alındı. Bu durumu MHP lideri Devlet Bahçeli açıkladı. AK Parti sözcüsü Ömer Çelik’te iki genel başkanın bu konuda görüş birliğine vardıklarını ve yapılacak olan Seçim Kanunu değişikliğiyle barajın yüzde 10’dan yüzde 7’ye ineceğini duyurdu.

Hayırlı olsun.

Bu baraj, yeni kurulan siyasi partilerin kendi aralarında mı yoksa mevcut ittifaklara kendilerini monte edecek yolları arayıp, bulup koltuk hesabı mı yapacaklarını bizlere gösterecek.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.