Hani çok şiddetli sancıların verdikleri acı vücudun kendini kapatması ile bir süre sonra hissedilmez olur derler ya, artık aynen o kıvamdayım.
İnsan onlarca, yüzlerce akıllara ziyan hadisenin üst üste ve aralıksız yaşanıldığı bir ülkenin ferdi olunca bir süre sonra durumu ‘Olur olur bal gibi olura’ bağlıyormuş demek ki.
Olmazları olur saymaktan yorulup vücutta kendini kapatıyor, hissizleşme başlıyormuş.
Şimdi penceremin görüş alanına bir Ufo inse içinden de Zombiler çıksa ona dahi şaşırmayacağım.
Hatta merak edip yerimden kalkıp, şunları daha yakından göreyim bile diyeceğimi hiç sanmıyorum.
Acaba yeryüzünde hayata dair istisnasız ne varsa cılkının çıkartıldığı kaç ülkeyiz çok merak ediyorum doğrusu.
Ha, bir de yumurtanın cılkına dahi tahammülü olmayan bir milletin, her işin cılkını çıkartmada ki, maharetinin kaynağını.
Hemen hiçbir şeyi ciddiye almamak gibi bir kalıtımsal huyumuz olduğundan, aslında bu cılkını çıkartma meselesine de şaşmamak gerekiyor ya neyse…
‘Burası Türkiye Abicim’ ironisine sırtını yaslayıp, yaptığı her işte çırak çıkmayı alışkanlık haline getirmiş bir toplumun üyesi olarak, acaba en çok nelerin cılkını çıkartıyoruz diye şöyle bir düşündüm;
Aklıma ilk gelenler,
İşe,spora,siyasete,üretime,tüketime,eğitime,sağlığa,hukuka,yasalara,mesleklere,trafiğe,sanata,dine,aramızda ki beşeri ilişkilere ve tabi ki salgına dair çıkarılan cılklar oldu.
Daha sayardım da saymanın da cılkı çıksın istemedim.
Kısacası bize ve hayata dair neyimiz varsa onlara özgü her şeyin cılkını çıkartmakta bizden başka gelişmekte olan bir ülke olduğunu pek sanmıyorum.
Önemli, yarı önemli, önemsiz neyimiz varsa öylesine hoyrat öylesine hor kullanıyoruz ki,bir süre sonra kendimiz de tanıyamıyor, ‘Onun,bunun,şunun değişmesi lazım’ diye feryat figan dolanıyoruz.
Son tahlilde de hepsine teker teker alışıyor, değil şaşırmak nasıl şaşırılacağını bile unutuyoruz.
Odamdan duyuyorum;
Hanım salonda oturmuş dehşet içerisinde bir yandan ilgilileri tarafından bu ay harcadığımız iddia edilen 168 liralık elektrik faturası ile apartmanın hafta bir kez o da on dakika ile sınırlı olmak kaydıyla kullanılan tek çeşmesine gelen 182 liralık su faturasına bakıyor, bir yandan da
‘‘Allah Allah nasıl oluyor da böyle oluyor’’ diyerek şaşırıyor.
Onda hala umut var;
Henüz şaşırma duygusunu kaybetmedi.
Umutsuz vaka olan benim.
Şaşırma duygumu kaybettim;
Hükümsüzdür.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Olcay ERÖZDEN
Şaşırma duygumu kaybettim; hükümsüzdür…
Yok artık…
Daha neler…
Bu kadar da olmaz ki…
Ay inanmıyorum…
E pes valla…
Hadi canım sende…
Yemin et…
Diye diye öyle yoruldum ki,
Hani çok şiddetli sancıların verdikleri acı vücudun kendini kapatması ile bir süre sonra hissedilmez olur derler ya, artık aynen o kıvamdayım.
İnsan onlarca, yüzlerce akıllara ziyan hadisenin üst üste ve aralıksız yaşanıldığı bir ülkenin ferdi olunca bir süre sonra durumu ‘Olur olur bal gibi olura’ bağlıyormuş demek ki.
Olmazları olur saymaktan yorulup vücutta kendini kapatıyor, hissizleşme başlıyormuş.
Şimdi penceremin görüş alanına bir Ufo inse içinden de Zombiler çıksa ona dahi şaşırmayacağım.
Hatta merak edip yerimden kalkıp, şunları daha yakından göreyim bile diyeceğimi hiç sanmıyorum.
Acaba yeryüzünde hayata dair istisnasız ne varsa cılkının çıkartıldığı kaç ülkeyiz çok merak ediyorum doğrusu.
Ha, bir de yumurtanın cılkına dahi tahammülü olmayan bir milletin, her işin cılkını çıkartmada ki, maharetinin kaynağını.
Hemen hiçbir şeyi ciddiye almamak gibi bir kalıtımsal huyumuz olduğundan, aslında bu cılkını çıkartma meselesine de şaşmamak gerekiyor ya neyse…
‘Burası Türkiye Abicim’ ironisine sırtını yaslayıp, yaptığı her işte çırak çıkmayı alışkanlık haline getirmiş bir toplumun üyesi olarak, acaba en çok nelerin cılkını çıkartıyoruz diye şöyle bir düşündüm;
Aklıma ilk gelenler,
İşe,spora,siyasete,üretime,tüketime,eğitime,sağlığa,hukuka,yasalara,mesleklere,trafiğe,sanata,dine,aramızda ki beşeri ilişkilere ve tabi ki salgına dair çıkarılan cılklar oldu.
Daha sayardım da saymanın da cılkı çıksın istemedim.
Kısacası bize ve hayata dair neyimiz varsa onlara özgü her şeyin cılkını çıkartmakta bizden başka gelişmekte olan bir ülke olduğunu pek sanmıyorum.
Önemli, yarı önemli, önemsiz neyimiz varsa öylesine hoyrat öylesine hor kullanıyoruz ki,bir süre sonra kendimiz de tanıyamıyor, ‘Onun,bunun,şunun değişmesi lazım’ diye feryat figan dolanıyoruz.
Son tahlilde de hepsine teker teker alışıyor, değil şaşırmak nasıl şaşırılacağını bile unutuyoruz.
Odamdan duyuyorum;
Hanım salonda oturmuş dehşet içerisinde bir yandan ilgilileri tarafından bu ay harcadığımız iddia edilen 168 liralık elektrik faturası ile apartmanın hafta bir kez o da on dakika ile sınırlı olmak kaydıyla kullanılan tek çeşmesine gelen 182 liralık su faturasına bakıyor, bir yandan da
‘‘Allah Allah nasıl oluyor da böyle oluyor’’ diyerek şaşırıyor.
Onda hala umut var;
Henüz şaşırma duygusunu kaybetmedi.
Umutsuz vaka olan benim.
Şaşırma duygumu kaybettim;
Hükümsüzdür.