Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

’’Günlük şikayetlerinizin nedeni hipoglisemi olabilir’’

Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Nujen Çolak Bozkurt, ’’Günlük yaşamda karşılaşılan yorgunluk, soğuk terleme, titreme gibi basit belirtiler hipoglisemiden kaynaklı olabilir’’ dedi.

Haber Giriş Tarihi: 14.01.2021 10:47
Haber Güncellenme Tarihi: 14.01.2021 10:47
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahaber.com/
’’Günlük şikayetlerinizin nedeni hipoglisemi olabilir’’

Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Nujen Çolak Bozkurt, ’’Günlük yaşamda karşılaşılan yorgunluk, soğuk terleme, titreme gibi basit belirtiler hipoglisemiden kaynaklı olabilir’’ dedi.

Halk arasında kan şekeri düşmesi olarak tanımlanan hipoglisemi yaygın şekilde görülen bir sağlık sorunu olarak ortaya çıkıyor. Hipoglisemi; diyabetten depresyona, yorgunluktan taşikardiye kadar pek çok sağlık sorununun hem nedeni hem de sonucu olabiliyor. Bu durum özellikle de sık olarak tekrarladığında muayene, tedavi ve takip gerektiriyor. Medicana International İstanbul Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Nujen Çolak Bozkurt, hipogliseminin birçok önemli sağlık sorununa yol açabileceğinin veya ciddi hastalıkların habercisi olabileceğinin altını çizdi. Doç. Dr. Bozkurt, hipogliseminin belirtileri, vücuda etkileri, tedavi yöntemleri ve yapılması gerekenler hakkında açıklamalarda bulundu.

’’Titreme ve terleme varsa dikkat’’

Belirtilere değinen Doç. Dr. Bozkurt, ’’Hipoglisemi, kan şekerinin normal değer aralığı olan 70-100 mg/dl’nin altına inmesi ile bir akut sağlık sorunu olarak ortaya çıkıyor. Kan şekerinin düşmesi ile birlikte anlık olarak gelişen hipoglisemi durumu ve yol açtığı belirtiler, kan şekerinin normal seviyeye yükselmesi ile hızlıca ortadan kayboluyor. Bazı durumlarda stres, uzun süre aç kalma, yoğun fiziksel aktivite veya yorgunluk gibi nedenlere bağlı olarak doğal şekilde gelişebilen hipogliseminin sürekli olarak tekrarlaması bir sağlık sorununun varlığı ihtimalini güçlendiriyor. Hipoglisemiyi düşündüren önemli belirtiler arasında şunlar var: Titreme, terleme, yorgunluk, açlık krizi, dil, ağız, yanak ve dudaklarda karıncalanma ve uyuşma,kalp atışının düzensizleşmesi veya taşikardi,kaygı ve sinirlilik gibi semptomlar’’ şeklinde konuştu.

Doç. Dr. Bozkurt, sözlerine şöyle devam etti: ’’Yukarıdaki hafif hipoglisemi belirtilerine ek olarak kan şekerinin önemli ölçüde düşmesi sonucunda nöbet benzeri anormal hareketler, konuşma güçlüğü, bilinç bulanıklığı veya bilinç kaybı gibi ciddi belirtiler de ortaya çıkabiliyor. Bu gibi sorunları önleyebilmek adına şeker düşmesi belirtileri yaşayan hastaların mutlaka sağlık kontrollerini yaptırması, hipoglisemiye yol açan nedenlerin araştırılması için de detaylı şekilde muayene ve testlerden geçmesi gerekiyor’’.

’’Yetersiz ve dengesiz beslenme hipoglisemiye neden olabilir’’

Hipoglisemiye yol açabilecek birçok sorundan bahsetmenin mümkün olduğunu belirten Doç. Dr. Bozkurt, ’’Stres, yorgunluk gibi doğal etkenleri bir kenara bırakacak olursak, sürekli tekrarlayan hipoglisemilere neden olabilecek durumlar arasında şunlar yer alıyor:Hormonal sistem (endokrin sistem) hastalıkları, böbrek hastalıkları, aşırı alkol kullanımı, tiroid hastalıkları, pankreasta insülin salgılayan tümörlerin varlığı, diyabet hastalarında kullanılan şeker ilaçları veya insülin enjeksiyonları, çok fazla egzersiz yapmak, yetersiz ve dengesiz beslenme ve bazı metabolik hastalıklar.

Hipogliseminin farklı bir türü olan reaktif hipoglisemi de hem ülkemizde hem de dünya genelinde sıklıkla görülüyor. Özellikle yüksek karbonhidratlı öğünlerin ardından aşırı miktarda insülin hormonu salınımı (hiperinsülinemi) oluşmasına bağlı olarak kan şekerinin düşmesi durumu reaktif hipoglisemi olarak adlandırılıyor’’ diye konuştu.

’’Kan testleri ile teşhis edilebiliyor’’

Kan şekeri düzeyine ilişkin bozuklukların basit kan testleri yardımıyla kolaylıkla teşhis edilebileceğini hatırlatan Doç. Dr. Bozkurt ’’İnsülin iğnesi, insülin pompası veya diyabet ilacı kullanan bireylerde hipoglisemilerin araştırılmasında şeker ölçüm cihazları ile aralıklı ölçümler yapılarak not edilmesi gerektiğini belirtiyor. Bu verilerin hekim tarafından değerlendirilmesi, beslenme planı değişiklikleri ve ilaçlar için doz ayarlaması gibi önlemlerle hipoglisemi sorununun önlenmesi mümkün oluyor. Bunun haricinde hipoglisemi sorunu yaşayan diğer bireylerde açlık kan şekeri, tokluk kan şekeri, şeker yükleme testi gibi, insülin direnci testi veya farklı hastalıklara yönelik diğer tanı testlerinden yararlanılarak altta yatan sağlık sorunları belirlenebiliyor’’ açıklamasında bulundu.

Tedavi uygulamaları arasında neler bulunuyor?

Doç. Dr. Bozkurt, tedavi uygulamaları hakkında şöyle konuştu: ’’Diyabet hastalarında hipogliseminin önlenmesi için kilit nokta ilaç veya insülin dozlarının iyi bir şekilde ayarlanması diyebiliriz. Hastalara karbonhidrat sayımı eğitimi verilmesi ve diyabete uygun bir beslenme programı hazırlanarak buna uymasının sağlanmasının çok önemli olduğunu vurguluyor. Bu şekilde bir plan oluşturulduktan sonra şeker ölçüm cihazları ile kan şekeri düzenli aralıkla ölçüldüğünde ideal ilaç ya da insülin dozu belirlendiğinde hipoglisemiler büyük ölçüde önlenebiliyor. Olası hipoglisemi durumlarında ise hastalara belirtilerin hissedilmesiyle birlikte tüketebilecekleri şekilde yanlarında şeker bulundurmaları öneriliyor. Tiroid hastalıkları, pankreas tümörleri veya metabolik hastalıklar gibi farklı nedenlere bağlı olarak görülen hipoglisemilerde tedavi için ilaç ve diyetin haricinde altta yatan sağlık sorununa yönelik bir tedavi planının belirlenmesi gerekiyor. Reaktif hipoglisemi hastalarında hipogliseminin önlenebilmesi için en önemli nokta sağlıklı ve karbonhidrat açısından dengeli öğünlerden oluşan bir beslenme programının uygulanması şart. Glisemik indeksi yüksek olan, bir diğer deyişle kan şekerini hızlı bir şekilde yükseltip düşüren beyaz un, saflaştırılmış tahıllar, nişasta, patates, pirinç gibi besinler yerine tam tahıllar ve lifli besinlerin tüketimi hipoglisemilerin önlenmesinde oldukça etkili. Ayrıca tüm öğünlerin karbonhidrat, protein ve yağ içeriğinin dengeli olması önem arz ediyor. Tüm bunları elde edebilmek adına hipoglisemi sorunu bulunan hastalara diyetisyen tarafından kişiye özgü olarak hazırlanmış, hasta kilolu ise ideal kilosuna ulaşmasını da sağlayacak olan sağlıklı ve dengeli bir beslenme programının verilmesinde fayda görülüyor. Buna ek olarak hekim tarafından önerilen herhangi bir ilaç tedavisi var ise bunların da yaptırılması ile hipoglisemi sorunu tedavi edilebiliyor’’.

Doç. Dr. Bozkurt, günlük yaşamda karşılaşılan yorgunluk, soğuk terleme, titreme gibi basit belirtilerin hipoglisemiden kaynaklı olabileceğinin altını çizdi. Doç. Dr. Bozkurt, bu gibi belirtiler yaşayan hastaların hekimlerine danışarak gerekli testleri yaptırmalarının, hipogliseminin neden olabileceği uzun vadeli ve ciddi sağlık problemlerinin önlenmesini sağlayacağını vurguladı.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.