Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Perde

Yazının Giriş Tarihi: 17.02.2021 00:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 17.02.2021 00:01

Hayatımıza dair ne varsa istisnasız hepsinin bir sis perdesi arkasında olması ne kadar tuhaf ve ne kadar yorucu.

Ömrümüz sürekli gerçek görüntülere ulaşıp acaba bizim tahmin ettiğimiz gibiler mi diye perdenin orasını burasını çekiştirip, kaldırıp, aralayıp ardını görmeye çalışmakla geçiyor.

Çoğu zaman da göremiyoruz; perde umduğumuzdan kalın.

Gördüklerimizi de düşündüğünüz gibi sanıyoruz.

Acabalar, belkiler favori sözcüklerimiz olmaları da bu yüzden.

Neredeyse onlarsız cümle kuramaz hale geldik.

Nereye baksak bir başka flu.

Bu kadar belirsizlikte beliren endişenin esaretinde yaşamak için yürek ister doğrusu.

Hakkımızın teslim edilmesi gerekir ki bu bakımdan biz yürekli insanlarız.

Dünümüzü,bu günümüz,geleceğimizi parantezine alan belirsizliklere dair örnek vermeyecek, sadece kendi belirsizliklerinizi bir hatırlayıverin demekle yetineceğim.

Miş,mışlarla sürdüğümüz yaşamlarımıza çok alıştığımızdan olsa gerek kimilerimiz o perdenin varlığından bile bihaberler.

O perde ki gerçeklerle sanrıların savaşının anlatıldığı bir oyunun sergilendiği tiyatro sahnesinin açılmayan perdeleri gibiler.

Sahnede  bir oyunun olduğunu bilmenin ama göremeyip olanı biteni tahmin etmeye çalışmanın verdiği nafile bir yılgınlıkla koltuklarımızda öylece oturup birilerinin perdeyi açmasını bekliyoruz.

Perde açılmıyor…

Bazen kısa süreliğine aralanır gibi oluyor; onda da sahneyi gören görebildiği ile kalıyor.

Kulise girmek ise namümkün;

Kapısında kırk kilit var;

Birbirimize sorular soruyoruz sahneye dair;

Kimimiz bilgiç bilgiç ‘Şöyle oluyor böyle oluyor’ diye ahkam kesiyor, kimimiz, ‘Valla görebildiğim kadarı böyle böyle olmalı ama emin değilim’ diye topu tacı atıyor,kimimiz gördükleri karşısında şoka girip hastanelik oluyor,kimimiz görse de gördüğünü inkar edip. ‘Gördüysem noliim’ diyor,kimimiz umudunu kesmiş ‘Boş ver perdeyi filan; arada bi gazoz içelim’ diyor, kimimizde ‘Hangi perde?’ diye soruyor.

Bazen bir gonk sesi geliyor ;

Anlıyoruz ki oyunda bir bölüm bitmiş.

Ellerimizde çekirdeklerimiz,hınca hıç doldurduğumuz salonda oyunun bilmem kaçıncı bölümü başlasın diye diğer gonku bekliyoruz.

Aslında onu da beklemiyoruz ya;

Perde nasılsa kapalı diye ezberlemişiz ya bir kere;

 ‘Ne yapalım  göz görmeyince gönül katlanır’ deyip avutuyoruz kendimizi.

Hiç birimizin aklına da sahneye çıkıp, perdenin önünden oturanlara yüzünü dönerek ‘Acaba kaç kişiyiz salonda?’ diye bir de oradan bakmak gelmiyor.

Kim bilir belki de asıl sahne bizim oturduğumuz koltuklar, asıl oyuncular da bizzat bizizdir.

Ve kuvvetle muhtemel ki; perdenin arkasında oynanan oyunun senaryosunu da yine biz yazmışızdır da, bunun farkında değilizdir.

Demem o ki;

O perde sahnede değil dostlarım;

Gözlerimizde.

Daha önce de gözümüzde ki perdeyle imtihanlarımız oldu;

Sarı Saçlı Mavi gözlü bir yönetmen geldi yırttı perdeyi de güneşi gördük.

O güneş hiç batmadı;

Aydınlığını görmek için

Sahneye doğru yerden baksak yetecek.

Perde filan hikaye…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.