Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

LİSE DEFTERİNE HAYALİNİ ÇİZDİ İŞ HAYATINDA DÜNYA MARKASI OLDU

Marteks’in kurucusu Remzi Cinoğlu, dünya markası olma yolundaki hikâyesini bizlerle paylaştı.

Haber Giriş Tarihi: 05.11.2021 14:28
Haber Güncellenme Tarihi: 05.11.2021 14:28
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahaber.com/
LİSE DEFTERİNE HAYALİNİ ÇİZDİ İŞ HAYATINDA DÜNYA MARKASI OLDU

HABER: Narin DEMİRCİ

Lisede hocası ders anlatırken defterine çizdiği ev ve arsaları hayalinde alıp satarak başladı onun başarı hikâyesi. Liseden sonra inşaat demiri alım satımıyla girdiği iş hayatında cazibenin peşinden koştu ve iplik işine girdi. Lüks kumaş üretimi noktasında aya ilk giden Neil Alden Armstrong’un giydiği elbiseyi icat eden kişiden de destek alarak bir dünya markası haline geldi. Üç şirketini “Transform Group” çatısı altında toplayarak değişimi ve dönüşümü adeta felsefe haline getirdiğini de ispatladı. Şimdilerde Türkiye’nin en büyük 1000 ihracatçı arasında yer alan Bursalı Marteks’in kurucusu Remzi Cinoğlu, dünya markası olma yolundaki hikâyesini bizlerle paylaştı.

ÇİZDİKLERİ YÜZÜNDEN HOCASIYLA TERS DÜŞÜYORDU

“Hayalim iş adamı olmaktı” diyerek sözlerine başlıyor Remzi Cinoğlu. Meğer liseyi bitirdiğinde kafasına koymuş iş hayatına girmeyi. Lisede hocası ders anlatırken, o defterine ev, arsa resimleri çizerek ve onları alıp-sattığını düşünerek hayaller kurarmış. “Kafamda onları alıp satıyor, pazarlıyordum” diyen Cinoğlu, bu yüzden ara ara hocasıyla ters düştüğünü de söylüyor. Anlatırken lisedeki öğrencilik yıllarına giden şimdilerin iş insanı Cinoğlu, “Hoca demek ki ben onları çizerken derse konsantrasyonumun bozulduğunu fark ediyordu ve ‘Ben ne dedim?’ diye soruyordu. Bilemediğim oluyordu. Böyle bir tutkum vardı” diyor. Üstelik bu tutkusu yüzünden Bursaspor alt yapısında oynamasına rağmen futbolu da bıraktığını sözlerine ekliyor.   

TÜRKİYE’NİN BÜYÜK FABRİKALARININ İPLİĞİNİ SATTI

Üniversiteye devam etmek istememiş ve 1970 yılında iş hayatına atılmış. Demir ve çimento olarak inşaat malzemeleri sattığı ilk işyerini de Ulucadde’de kurduğunu belirten Cinoğlu, “O yıllarda Türkiye’de yazlık evler hareketi başladı” diyor. Cazibenin peşinde koştuğuna işaret eden iş insanı, “İnsanların o yıllara kadar yazlık evleri yoktu. Dolayısıyla inşaat demiri işi cazip hale geldi. Ben de o dönemdeki hareketi iyi değerlendirdim. O dönemdeki yapılan bütün büyük işlerde benim sattığım ürünler vardır. 1978 yılında demir işinden iplik işine geçtim. Flament fabrikasının ipliğini satmaya başladım. 1978’de iplik işine geçince Türkiye’nin bütün büyük iplik fabrikalarının ürünlerini satmaya başladım. Çünkü iyi bir satıcı profili ortaya çıkmıştı. Daha sonra Cavit Çağlar, Nergis İplik Fabrikasını kurdu. Bu fabrikanın Türkiye distribütörü oldum ve ürettikleri iplikleri Türkiye’ye ben pazarlardım. Dolayısıyla Türkiye’de tekstil işi yapıp da bana değmeyen insan yoktur. Çünkü Türkiye’deki en büyük satıcı bendim” diyor.

ASTRONOT ARMSTRONG’UN KIYAFETİNİ İCAT EDEN KİŞİ

MARTEKS’İ DÜNYA MARKASI YAPTI

Demirden ipliğe, iplikten de kumaş sektörüne doğru adım atan Cinoğlu, 1986 yılında tül perde işinin çok iyi gittiğini ve bu yüzden kendilerinin de yapmak istediklerini söylüyor. Dokuma fabrikasını İnegöl’e kurma nedeninin de ‘teşvik’ olduğuna dikkat çeken Cinoğlu, nasıl dünya markası haline geldiklerini şu sözlerle anlatıyor; “Turgut Özal o dönemde İnegöl yatırımları için teşvik veriyordu. SANKO oraya geldi ve ciddi teşvikler verildi onlara. İnegöl Sanayi Bölgesine her giden de o teşvikten yararlanacaktı. Ben de o yüzden İnegöl’e gittim ve dokuma fabrikası kurdum. SANKO ile karşılıklıyız. İnegöl’de dördüncü fabrikaydık. Şu anda o kadar gelişti ki, biz o zamanlar orada dördüncü fabrikayken, şimdi dört tane organize sanayi bölgesi var. İnegöl çok büyüdü. Dokuma fabrikamız da dünyaca çok ünlü bir yer oldu. Leeds Üniversitesi’nin Dokuma Kürsüsü Başkanı İngiliz bir hoca çalışıyordu. Bu hoca aynı zamanda aya ilk giden Neil Alden Armstrong’un giydiği elbiseyi icat eden kişidir. O bize çok katkı sağladı ve çok iyi ürünler ortaya çıkardık. Böylece Marteks bütün dünyada çok ünlü oldu.”

“DÜNYAYLA LÜKS İŞLERDE YARIŞIYORUZ”

Kumaş fabrikalarını lüks ürünlere çevirmelerinin nedenini 2003 yılında kotaların kalkmasına bağlayan Cinoğlu, “2003 yılında kotalar kalktı. Türkiye’nin maliyetleri de Çin’e göre çok yüksekti. Çin çok ucuz fiyatlarla piyasaya girince düz işler bozuldu. Biz de fabrikamızı çok lüks ürünlere çevirdik. Şu anda dünyanın en lüks ürünlerini yapan fabrikayız. Türkiye’de bir benzerimiz yok. Pek çok müşterimiz dünyanın en iyisi olduğumuzu söylüyor” ifadelerini kullanıyor. Rakiplerinin genelde İtalyanlar, Belçikalılar ve Fransızlar olduğunun altını özellikle çizen Cinoğlu şunları söylüyor, “Türkiye’de tekstil yapanların çoğu, onlar basit mallar yapmadıkları için İtalya’da tekstil yok zannediyorlar. Fakat Türkiye’deki kadar tekstil var İtalya’da da. Ama onlar lüks mallar yaparlar. Dolayısıyla Türkiye’deki yapılabilir ürünlerin çok üstüne çıktık. Dünyayla ise lüks işlerde yarışıyoruz. Bizim ürünlerimiz genellikle Amerika, Avrupa ve Avustralya marketinde satılır. Oralara yönelik ürünler yapıyoruz. Küreselleşen dünyada yerel davranmak zorundasınız. Türkiye’ye hiç ürün yapmıyoruz. Hiç Türk müşterimiz yok. Çünkü Türkiye’nin satın aldığı ürünler daha ince tüldür. Ama Avustralya, Amerika ve Avrupa’da tüller cam gibi değil de yarı göstergeldir. Kapalı perdeler sevilir. O yüzden oralara yaptığımız ürünler Türkiye’de hiç satılmaz.”

DEĞİŞİM-DÖNÜŞÜMÜ HAYAT FELSEFESİ HALİNE GETİRDİ

Demir işinden ipliğe, iplik işinden de kumaşa hatta lüks kumaş üretimine sektörler arası geçiş yapan ve değişim-dönüşümü hayat felsefesi haline getiren Cinoğlu, bu felsefesini üç şirketini bünyesinde bulunduran grup ismine de verdiklerinin altını çiziyor. “Bizim şirketlerimizin grup ismi ‘Transform’dur. Yani değişim-dönüşüm demek. Otuz yıl önce koyulmuş bir isim bu. Demek ki bütün hücrelerimizde değişim-dönüşüm varmış” diyen iş insanı, “Transform Group bünyesinde Marteks, Mareks ve Markonut olarak şu an üç şirket var. Yaklaşık 30 yıldır Transform Group bünyesinde yer alıyor. Marteks üretim yapıyor ama bütün ihracatları Mareks üzerinden yapıyoruz. Markonut’la da konutlar yapıyoruz. İnşaat zor iş. İnşaat yapan arkadaşları tebrik ediyorum. Onlar bu işlerin altından kalkabiliyorlarsa belediyenin onlara madalya vermesi lazım. Bir inşaatta 200 kalemin üzerinde işi toparlayıp inşaatı ortaya çıkarıyorsunuz. Bu müthiş bir şey. İnşaat yapanlara Bursa Belediyesi’nin madalya vermesi lazım” ifadelerini kullanıyor.

“EYVAH! BEN NE YAPIYORUM?”

İş hayatının yanı sıra beş yıl Bursaspor kaptanlığı ve bir dönem de ANAP Bursa İl Başkan Yardımcılığı görevinde bulunan Cinoğlu, Bursa’da metronun temellerinin ilk atıldığı zamanın kendi iktidar dönemlerinde olduğunu kaydeden Cinoğlu, “Eyvah! Ben ne yapıyorum?” dediği ve siyasetten ayrıldığı dönemi şu sözlerle aktarıyor, “Bursa’da metronun temellerinin ilk atıldığı zaman ben ANAP İl Başkanı idim. Bizim il yönetimimiz zamanında olmuştur onlar. Mesut Yılmaz başbakan idi. Hem yerelde hem de genelde iktidardaydık o dönemde. Siyasette dört yıl kaldım. Daha sonra iş hayatına zaman ayıramadığım için ayrıldım. Siyaset işi bambaşka. Bence iş insanlarının siyasete girmemesi lazım. Ben girdikten sonra onu gördüm. O kadar çok zaman ayırıyorsunuz ki, işinizi takip etmenize imkân yok. Bir gün partideydim. Biri gelmiş gecekondusunun sorunlarını anlatıyor. Biri eşiyle kavga etmiş ve mahkeme için nasıl yardımcı olabileceğimi soruyor, birisi başka bir şey soruyor derken fabrikadan genel müdürüm aradı. “Yaa Mustafa ben seni sonra arayayım” dedim. O da, “Remzi bey! Biraz zaman ayırın da iş konuşalım” dedi. Bu beni siyasetten çıkaran cümle oldu ve ‘Eyvah! Ben ne yapıyorum?’ dedim.”

“İŞ HAYATINDA TEK GEÇERLİ AKÇE GÜVEN”

İş hayatında tek geçerli akçenin “güvenirlilik” olduğunun altını çizen ve “Bunun dışında hiçbir şey iş hayatında geçerli değil. Çünkü geçerli sermaye odur” diyen Cinoğlu, hayat mottosunun da “güven” olduğunu özellikle vurgulayarak şunları söylüyor, “Bu günkü dünyada hiç kimsenin sermayesi iş yapmaya yetmez. Her şey o kadar yüksek fiyatlarla alınıp satılıyor ki. Ancak size güvenen insanlar olursa iş yerlerinizde ürün bulundurabilirsiniz. Benim mottom bu. Güven, güven, güven. Mutlaka güvenilir olmak lazım. Eğer en ufak bir güvensizlik hissettirirseniz yandınız. İş hayatında asla başarılı olamazsınız. Sadece ürün alınıp satılan kişilere karşı değil çalışana karşı bile güvenilir olmak gerekir. Çünkü nitelikli elemanı kaçırmamak gerekir. Ama size güvenmeyen bir eleman da sizinle çalışmak istemez. O yüzden işhayatında önce güven diyorum.”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.