Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Osmanlı’nın çöken ekonomisi

Yazının Giriş Tarihi: 13.06.2021 00:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 13.06.2021 00:01

Normal standartlar da yaşayan bir vatandaş olarak düşünün kendinizi, bir anda maddi sıkıntı içine girdiniz, o an sabit bir geliriniz veya üretip sattığınız hiç bir şey yok. Fakat acil ödemeleriniz var. Resmi bir gelir belgeleyip banka dan kredi alma şansınız da yok.! ve dönüp dolaşıp çaresizlik içinde bir tefecinin eline düşüyorsunuz. Gerekli parayı alıyor fakat yerini iki üç misli ödeme yapmanız gerekiyor, buda mümkün değil, çaresizlik içinde kıvranırken, yeni maddi krizler çıkıyor, borçları ödemeden yeniden tefeciden daha ağır şartlarda yüksek faizli borç alıp, iflasa doğru veya intihara doğru adım adım gidiyorsunuz. Aşağıda okuyacağınız tarihi gerçekler aynen bireysele döndürdüğünüz de bu şekle dönüşüyor. Üç kıta da hüküm süren Osmanlı imparatorluğu savaşlarla değil ekonomi ile çökertiliyor maalesef. En son 1894 te 61 yıl vadeli alınan borcun 15 Ekim 1955'e kadar geçerli olduğu, her yıl 329 bin 249 sterlin tutarındaki meblağın İngiltere Bankası'na ödeneceği belgelerde yer alıyor. Osmanlı Devleti'nden Türkiye Cumhuriyeti'ne intikal eden Rothschild borçları, Lozan Antlaşması gereğince Rothschild Ailesi'ne geri ödeniyor. Düyun-u Umumiye (Düyun-u Umumiye-i Osmaniye Varidat-ı Muhassasa İdaresi), 1881-1923 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu'nun iç ve dış borçlarını denetleyen kurumdur. II. Abdülhamit döneminde kurulmuştur. Sözcük, "Genel Borçlar" anlamına gelir. Düyun-u Umumiye kurulduğu yıldan itibaren, Osmanlı İmparatorluğu'nun ekonomik ve mali yaşamı üzerinde etkili bir rol oynamıştır.

Osmanlı İmparatorluğu 1854 yılında dış borçlanmalara başlamış ve 1874 yılına kadar 15 ayrı dış borçlanma yapılmıştır. Bu dönem içinde 239 milyon lira borçlanıldığı halde, hükümetin eline yalnızca 127 milyon lira geçmiştir.

Osmanlı İmparatorluğu, ilk dış borçlanmasını, Kırım Savaşı sırasında, savaş maliyetlerini karşılamak için gerçekleştirdi. Ancak mali durumu düzelmeyen devlet, savaştan sonra da borç almayı sürdürdü. Bundan sonra da borçlanmayı neredeyse alışkanlık haline getiren Osmanlı İmparatorluğu, yaşadığı her ekonomik sıkıntıda dış borç almaya başladı. Bu borçların verimli kullanılamaması sonucu, kısa sürede, değil borçlar, faizleri bile ödenemez hale gelindi. 1874'te devlet mali iflasın eşiğine geldi ve bir kararname çıkardı. Bu kararnamede, Osmanlı İmparatorluğu vadesi gelen borç taksitinin ancak yarısını ödeyeceğini açıklıyordu. Ancak açıklanan bu söz de yerine getirilemedi. 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında, Osmanlı yönetimi yeni bir mali bunalıma sürüklendi ve Osmanlı Bankası ile Galata Bankerleri'nden almış olduğu iç borçlarını da ödeyemeyeceğini açıkladı.

# Devlet Ödenecek borç (₺) Paylaşım oranı (%)

1 Türkiye 84,597,495 65,32

2 Yunanistan 11,054,534 8,5

3 Suriye - Lübnan 11,108,858 8,5

4 Irak 6,772,142 5,2

5 Yugoslavya 5,435,597 4,1

6 Filistin 3,284,429 2,5

7 Bulgaristan 1,776,354 1,4

8 Arnavutluk 1,633,233 1,3

9 Hicaz (S.Arabistan)1,499,518 1,2

10 Yemen 1,182,104 0,9

11 Mavera-i Ürdün (Ürdün) 733,310 0,5

12 İtalya 243,200 0,15

13 Necit (S.Arabistan) 129,150 0,01

14 Ma'an (Ürdün) 128,728 0,01

15 Asir (S.Arabistan) 26,138 0,02

Toplam 129.604.910

Hiçbir borç ödemesini yapamayan Osmanlı İmparatorluğu, sonunda alacaklılarla anlaşma yoluna gitti. Alacaklılarla masaya oturan imparatorluk, 1879'da damga, alkollü içki, balık avı, tuz ve tütünden alınan vergi gelirlerini 10 yıl boyunca iç borçlar karşılığı olarak alacaklılara bıraktı. Ancak alacaklı Avrupa devletleri buna tepki gösterdi ve 1881'de damga, alkollü içki, balık avı, tuz, tütün ve ipekten alınan vergilerin tüm geliri iç ve dış borçlara ayrıldı. Bu vergileri toplama ve alacaklılara ödeme görevi de yeni kurulan Düyun-u Umumiye İdaresi’ne verildi. Bu kurum kurulduktan sonra da Osmanlı İmparatorluğu mali sıkıntılar nedeniyle dış borç almak zorunda kaldı. Lozan Antlaşması ile, Osmanlı İmparatorluğu'nu yarı sömürge seviyesine indiren bu kurumun vergi gelirlerini denetlemesi sona erdirildi. Sadece borçların alacaklılara paylaştırılması görevini sürdürmeye devam etti. Bu borçlar, İmparatorluk çöktükten sonra, İmparatorluk topraklarında kurulan devletler ve Türkiye arasında paylaştırıldıysa da en büyük borç yükü Türkiye'ye verilmiştir. Türkiye Düyun-u Umumiye'ye olan borcunun son taksitini, ilk dış borcun alınmasından tam yüzyıl sonra, 1954'te Demokrat parti dönemin de bitirdi. Borçlanma döneminde Fransa 1881'de Tunus'u işgal etti, Birleşik Krallık 1869'da Süveyş Kanalı'nın açılmasıyla daha da değerlenen Mısır'ı Uzak Doğu'daki sömürgelerine giden yolun güvenliği için 1882'de işgal etti, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu 1908'de Bosna-Hersek'i topraklarına kattı, Girit halkı 1908'de Yunanistan'a katıldığını açıkladı, Bulgaristan 1908'de bağımsızlığını ilan etti. Düyun-u Umumiye Binası, 1897 yılında Fransız kökenli levanten mimar Alexandre Vallaury tarafından inşa edilmiştir. Bina 1933 yılında Atatürk'ün emri ile İstanbul Lisesi'nin kullanımına verilmiştir. İstanbul Lisesi günümüzde bu binada eğitim vermeyi sürdürmektedir.

Yararlanılan Kaynaklar

Oral Sander, Siyasi Tarih (İlkçağlardan 1918'e), İmge Kitabevi, 3. Baskı

Emre Kongar, Tarihimizle Yüzleşmek, Remzi Kitabevi, 2. Baskı

Birgül A. Güler, Yönetimde Özerklik Sorunu: Duyunu Umumiyei Osmanlı Meclisi İdaresi 1881-1948, Memleket Siyaset-Yönetim Dergisi, Mayıs 2006, s. 97-119.

Mehmet Çağlayan Özkurt, Düyun-u Umumiye İstanbul Merkez Binası'nın Tanzimat Sonrası Osmanlı Mimarlığı Bağlamında Değerlendirilmesi, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.