Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Ne AB ne ABD ne de RCEP!

Yazının Giriş Tarihi: 17.11.2020 00:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 17.11.2020 00:00

Laik, demokratik sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin ‘tam bağımsız’ kaldığını gördük çok şükür!

Ne Avrupa Birliği (AB) içindeyiz, ne Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) söylediklerini tam olarak yerine getiriyoruz ne de Asya-Pasifik ülkelerinin imzaladığı anlaşmada (RCEP) yerimiz var. Tek başına dimdik ayaktayız…

Yaşasın milli paramız!

Yaşasın milli sanayimiz!

Ziraat Bankası’nın A şubesindeki paranızı B şubesinden çekmek istediğinizde sizden 15 TL işlem parası alıyorlar ya… İşte bunlar hep milli bankamızı ayakta tutmak için… Kolay değil ‘tam bağımsız kalabilmek…’ Halka yüklenmek gerek!

Bakmayın ABD Doları kullandığımıza, bakmayın AB para birimi Euro için çabalamamıza… Bakmayın SWAP için kapı kapı gezdiğimize… Bunlar hep bağımsızlığa halel gelmesin diye…!

Farkında mısınız bilmiyorum ama baba tarafından Alman olan ABD Başkanı Donald Trump, ‘Allaha ısmarladık’ ziyareti için Türkiye’ye gelecekmiş… Eğer bir değişiklik olmaz ise sadece Fener Rum Patrikhanesi’ne gidecek, oradan da Türkiye hava sahasını terk edecekmiş. İşte bağımsızlık böyle bir şey… Bizim bazı aklı-evvellerimiz ise “Olmaz böyle şey” deyip duruyorlar… Neymiş efendim; “Tavır koyuyormuş Başkan Trump…” Koysun arkadaş; Sen de ona koyarsın olur biter!

Değerli okurlar; uzun süredir “Türkiye yalnızlaştırılıyor mu?” sorusunun yanıtını arıyorum… Hem siyasi hem de ekonomik olarak belirli yerlerden ‘sıkıştırma sinyalleri’ alıyorum…

Arap dostlarımız(!) bir anda “Türkiye düşmanı” oluverdiler… Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Mısır ve Suriye ile ipler gerildi… İran bile geri geri duruyor. Libya’ya müdahalenin getirileri konusunda net bilgi yok…

ABD’nin yeni başkanı olmasına kesin gözüyle bakılan John Biden, ileri geri laflar ediyor. Avrupa’dan uzun süredir üst düzey lider gelmiyor. Rusya Başkanı Vladimir Putin, Azerbaycan-Ermenistan arabuluculuk görüşmelerinde önce Türkiye’ye sırt çevirdi, sonradan belki de kerhen “Türkiye ile ortak barış gücü kurulacak” açıklaması yaptı… Aynı yerde mi olacağız yoksa 10-15 kilometre ileride bir yerde mi görev yapacağız tam olarak belli değil… Açıklamalarda muğlaklık var…  

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Jean-Michel Frédéric Macron, ‘resmen düşmanca söz ve tavırlar’ sergiledi. Yenilir yutulur cinsten olmayan açıklamaları, Kuzey Afrika ülkelerinden destek aldı. Libya’da Halife Hafter güçlerine açık destek verdi. Hafter, Türkiye’ye karşı açıklamalarla tanınıyor… Fransa, Akdeniz’deki petrol ve doğalgaz aramaları yapan gemilerimizin limanlara çekilmesini ve orada bakıma alınmasını istiyor. Bunu da Yunanistan’ın arkasına geçerek yapıyor…

İHA ve SİHAlar için olmazsa olmazlardan biri olan ‘optik cihazların’ üretildiği Kanada, “Göndermiyorum” diyebiliyor.

Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın, İsrail ile olan anlaşmaları da Türkiye karşıtı yeni bir oluşumun kapısını araladı. Libya’nın resmen tanınan hükümeti ile yapılan anlaşmalar dışında Akdeniz’de lehimize olan tek toprak parçası Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC). Orada da ‘Maraş Bölgesi’ atağımızın uluslararası yansımalarını bekleyip göreceğiz…

BÜYÜK ANLAŞMA

Şimdi de ‘Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık (RCEP)’ anlaşması var. Türkiye için bir şans doğabilir… Vietnam, Tayland, Filipinler, Laos, Kamboçya, Myanmar, Malezya, Singapur, Endonezya ve Brunei'nin yanı sıra Avustralya, Çin, Japonya, Yeni Zelanda ve Güney Kore’nin imza attığı müthiş bir serbest ticaret anlaşması… Çin’in büyüyen nüfuzu…

RCEP 20 yıl içinde bir dizi ithalat vergisinin kaldırılmasını öngörüyor. Fikri mülkiyet hakları, telekomünikasyon, mali hizmetler, e-ticaret ve profesyonel hizmetler konusunda da kurallar söz konusu. RCEP üyeleri dünya nüfusunun neredeyse üçte birini, küresel üretimin de yüzde 29’unu oluşturuyor.

Avrupa’nın kapısında bekletilen Türkiye, bölgenin lideri bir ülke olarak konumlanmak için önceliklerini belirlemek zorunda. Eğitimli gençlerini küstürmeden, ‘emek-yoğun sektörlerin’ yanına yepyeni üretim biçimlerini uygulamaya almalıyız.

Beyin takımlarımızı hazırlayan akademisyenleri kaçırmayın…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.