İnsan doğduğu yerde mi mutludur? Doyduğu yerde mi?

Bana sorarsanız doğduğu yerde doyarsa mutludur. Nasıl mı?

Yani insan tek başına doğduğu yerde de mutlu olamaz.

Tek başına doyduğu yerde de.

Sevdiklerinin, ailesinin, işinin, aynı dili konuştuğu insanların yanında mutludur insan. Doğduğun yerdesin ama yalnız, işsiz, amaçsız… O zaman orada doğmuş olmanın da pek bir anlamı kalmaz öyle değil mi?

Üniversiteyi Ankara’da okudum.

‘Bana göre’ hiçbir şeyi meşhur olmayan, soğuk Ankara’ydı ilk zamanlar.

‘Tek heyecan verici yanı Anıtkabir’ diyordum.

4 sene boyunca, her sene 2 – 3 defa gidip gezdim.

Her defasında da aynı heyecan ve merakla.

Doğup büyüdüğüm yer Bursa.

Bursa’nın da birden fazla kendine has lezzetleri, gezip görülecek yerleri, dağı, denizi var… Hepsinin ayrı bir yeri var benim için. O yüzden farklı bir şehre alışma süreci oldukça zor geldi.

Ankara'ya gittiğim ilk sene her yerde 'tahinli pide' aramıştım.

Hiç bir yerde bulamayınca da sürekli arkadaşlarıma “Bursa’ya gittiğimde yanımda mutlaka getireceğim” diyordum.

Evet getirmiştim de ama Bursa'da tarihi taş simit fırınının orada yediğim tadı hiç bir yerde alamazdım elbette.

İlk sene hep böyle katı kurallar ve önyargılarla geçti...

Daha sonra ki senelerde (4 sene okudum) 10 kişilik odada kaldığımız devlet yurdunda, çok yakın arkadaşlıklar edindim. (Hala görüşüyoruz.)

Arkadaşlarım sayesinde kendimi oraya ait hissetmeye başlamıştım.

İşte o zaman anladım. Doğduğun yer de değil.

Sevgiye doyduğun yerde mutlu olunabileceğini.

İlk zamanlardaki görüşlerim fazlasıyla değişti. Artık Ankara’nın da gidilebilecek çok güzel yerleri var benim için.

Herkes ayrı ayrı memleketlerde olduğu için 4 sene bitince çil yavrusu gibi dağıldık. Ve yine o zaman Ankara’nın hiç bir anlamı kalmadı.

İnsan sevdiklerinin yanında mutludur. Mekanın, zamanın pek önemi yoktur.

Önemli olan insanlarla iyi anlaşmak.

Mutlu olmayı başarmak, çabalamak. Gerisi teferruat…

Mesela şimdi de Bursa’da, Ankara’da yediğim yoğurtlu gözlemenin, sarma beytinin ve tavuklu makarnanın tadını bulamıyorum.

Eğer Ankara’ya yolunuz düşerse;

Gideceğiniz ilk yer Anıtkabir olmalıdır.

Daha sonra Emek’te bulunan Çukurağa’da sarma beyti ve üstüne dondurmalı irmik yiyebilirsiniz. Kuğulu Park’a gidebilir, Kızılay’da Ankara havası alabilirsiniz.

Sevdiklerinizle giderseniz daha unutulmaz ve keyifli olacaktır.

------------------------------------------------------------------------------------------------------

BURSA’NIN NEYİ MEŞHUR?

Bursa Türkiye’nin gezip görülebilecek en güzel şehirlerinden birisi.

“Madem o kadar övdün, söyle bakalım; peki Bursa’da nereyi gezebilirim?” derseniz…

Ulucami, Yeşil Türbe, Emir Sultan Türbesi, Kapalıçarşı,

Kahvaltısıyla meşhur olan Cumalıkızık Tarihi Köyü,

Kozahan, Irgandı Köprüsü, Heykel,

Tophane, Uludağ, Mudanya, Saitabat Şelalesi, Kültürpark,

Bursa Mustafakemalpaşa İlçesi’nde bulunan Suuçtu Şelalesi,

Son zamanlarda düğün fotoğraflarının vazgeçilmez adresi olan Gölyazı…

Her derde deva Bursa Kaplıcaları, Oylat,

Muradiye, Çekirge, Arap Şükrü Sokağı, Atatürk Müzesi, Türk İslam Eserleri Müzesi, Uluabat Gölü, İznik…

Bunlar gezip görülecek en güzel yerler; Peki ne yemeliyim derseniz…

Tabi ki ilk başta İskender gelir, daha sonra İskender’in bir değişik versiyonu olan

Pideli Köfte,  ziyaretlerde mutlaka yanımızda götürdüğümüz Kestane Şekeri,

özel günlerde eksik olmayan Cantık, hiç bir yerde tadını bulamayacağınız İnegöl Köfte, inanılmaz lezzetiyle hafızalara kazınan Tahinli Pide, esnaf lokantalarının muhteşem tatlısı Süt Helvası,

Kemalpaşa tatlısı, ciğer sarma…

Canınız hepsinden istedi öyle değil mi?

O zaman yolunuz düşmesini beklemeyin…