Uluslararası ilişkiler çok hassas çizgiler içerisinde sürdürülür. İhracat kadar ithalatta bu ilişkiler açısından çok değerlidir. Hangi ülkeye ne sattığınız kadar hangi ülkeden ne aldığınız da önemlidir. Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşünden sonra Anadolu olarak adlandırılan topraklarda kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, yüzüncü yılına koşuyor. Yüzyıl önce bağımsızlık mücadelesi veren Anadolu halklarının topraklarını işgal edenler, ailelerini acımasızca katledenler ve beraberinde onları asimile etmek isteyenler ile bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti, uluslararası ilişkiler denkleminde birçok süreç yürütüyor. Moskova battı...  Ve savaş, boğazımıza dayandı.

Aylardır demiyorum, yıllardır Türkiye'nin birçok noktada hatalı yönetildiğini ve doğru adımları atmadığını hatta sürekli ihracat yerine ithalat atakları gerçekleştirdiğini ifade ediyorum. Geldiğimiz noktada yaklaşık 10 yıldır Bursa Haber Gazetesi başta olmak üzere birçok gazetede, radyoda, televizyonda, sosyal medya argümanlarında, toplantılarda ve bireysel görüşmelerde Türkiye'nin Moskova ile Washington arasında mekik dokumasından vazgeçmesi gerektiğini ve özüne dönük hamleler gerçekletirmesini ivedilikle ifade ediyorum. Bugün geldiğimiz noktada karşımızda; 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında ki sözde kadim müttefikimiz Washington yani Amerika, Türk İslam coğrafyasında ise; Amerika ve işgal devletleri ile birlikte at koşturan bir dönem Anadolu topraklarında büyük acılar yaşanmasını sağlayan Rusya var. Ve Rusya'nın en önemli merkezi kalbi battı! Anlayacağınız soğuk savaş bitti, üçüncü dünya savaşı için gün saymaya başlayabilirsiniz...

***

Bir ülkenin en önemli sembolü bayrağıdır. Ve bayrağı ile eş değer olan özdeşleşen sembol isimleri, şehirleri ve stratejik değerleri vardır. Uluslararası baskılar kurmak isteyenler bu hassas dengeleri iyi bilirler. Bugün Türkiye'yi güçlü kılan olgu, birçok yabancı devletin başkentinde başarılı ve sessiz yürüttüğü istihbarat operasyonlarıdır. Ve yine güçsüzleştiren en önemli nokta ise, kalbinde yani Ankara'da patlayan bombalardır! İşte tam bu noktada bir dakika sessiz kalıp, kendi içinizde birçok stratejik hususu düşünmenizi istiyorum. Siz hiç Ankara'nın düştüğünü duydunuz mu? Ankara düşerse ne olur?

Türk Hava Yolları'na kayıtlı bir Ankara uçağı olduğunu biliyor musunuz? Ve yine Cumhurbaşkanlığı başta olmak üzere Bakanlar ile Türk Silahlı Kuvvetleri envanterine kayıtlı onlarca stratejik isimli araç. Ankara'nın düşmesi hususu kadar önemli olan bir diğer husus ise, Moskova'nın düşmesidir. Ki; Amerika defalarca "Beyaz Saray" düştü içerikli sinema filmleri yayınladı...

Geçtiğimiz günlerde Karadeniz'de Rusya'ya ait "Moskova" isimli kruvazör gemisi içerisinde 510 mürettebatı olduğu halde Ukrayna'dan atıldığı iddia edilen bir "Neptün" füzesi ile vuruldu. Bu paragrafta geçen her ismin istihbarat ve askeri değerlendirmeler içeriğinde önemli karşılıkları var... Neptün füzesi ile vurulan Moskova, Karadeniz'de battı! Dikkat dedin düştü demiyorum, battı. Ve Rusya Devlet Televizyonunda yapılan programlarda gerçekleşen üst düzey açıklamalarda, "Rusya'nın NATO'ya karşı savaştığı ve üçüncü dünya savaşının resmen başladığı" vurgulandı!

Kısacası; üçüncü dünya savaşı artık boğazımızda. İstanbul ve Çanakkale boğazları yeniden askeri ve istihbarat merkezlerinin gündeminde. Türkiye, sözde müttefiği Amerika ve deniz sınır komşusu Rusya arasında; batısında Avrupa, arkasında Ermenistan ve diğer devletler ile birlikte güneyinde birçok ülkenin sınırlarımıza ve komşu ülkelerimize yığdığı saldırıya hazır onbinlerce asker arasında hedef ülke...

İşte tüm bu gerçekler ışığında şimdi gidip rahatlıkla birbiriniz ile kavga edebilirsiniz. Bu Cuma demiyorum ama çok yakın zamanda, bir Cuma akşamı sirenler çaldığında bilinki; bu sirenler modern kıyametin ilk Sur'u... İlahi kıyamet öncesi son virajı döndüğümüz şu günlerde, meselesi Vatan ve İslam olanlara selam olsun.