Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Milli bakış!

Yazının Giriş Tarihi: 01.07.2021 00:02
Yazının Güncellenme Tarihi: 01.07.2021 00:02

Bugün tarih 1 Temmuz. Ülkemiz için ve 16 aydır evlere kapanmamıza yol açan Pandemi krizinden kurtulup zincirlerin kırıldığı bir gün. Kısıtlama ve yasaklar sona erdi. Yaz geldi. Şenlik başladı. Koronavirüs ise yaz ayları süresince tatile çıkarıldı.

Umarım, o tatilden hiç dönmez. Bizlerde bundan tam 16 ay önce olduğu gibi sağlıklı, mutlu ve huzurlu, hastalık ve ölüm korkusu olmadan, birbirlerimize selam verip, sarılıp, hasret gidereceğimiz günleri yaşarız. Kapımızı bir daha çalma Covid-19. Gittiğin yerde kal….

Devletlerin güçlü, milletlerin hür ve bağımsız olabilmesi için en önemli faktör başka ülkelere ve onların ekonomilerine yönelik bağımlılık olmamasıdır.

Dünyadaki pek çok ülke, birbirleriyle ekonomik alanda, ticaret alanında bağımlı olması nedeniyle gerek iç politikada gerekse dış politikada elleri kolları bağlı olarak oturmak zorunda ve kendilerine biçilen rolü oynamak zorunda kalıyorlar.

Hafta başı İstanbul’daki Gastronomi fuarında idim. Bursa standı, standın girişinde bulunan döner kebap ikramı fuarın en ilgi çeken uygulamalarından bir tanesi idi. Bu fuara ilgi gösterip, katılım sağlayan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ı tekrar kutluyorum.

Dünkü yazımda, Bursa ile ilgili, gastronomi ve ekonomi arasındaki ilişkileri sizlerle paylaşmıştım.

Fuarda ilgi çeken konuşmalardan bir tanesi ise Anavatan Partisi’nin tek başına iktidar olduğu dönemlerdeki önce Sağlık Bakanı sonra ise Turizm Bakanı olan Bülent Akarcalı’nın gözüyle, dünkü ve bugünkü Türkiye örnekleri veren konuşması oldu.

Bir nevi Türkiye’nin dünkü ve bugünkü fotoğrafını çekip, bu fotoğrafı bir sergide görüp, neler düşündüğünüzün sorulması gibi bir olay çizdi bizlere.

Bülent Akarcalı’nın anlatımlarına göre, sene 1985. Sıkıyönetim gitmiş, 1983 seçimleri yapılmış, ardından 1984 mahalli seçimler, belediye seçimleri yapılmış, Türkiye’nin ufkunun açılması ve yeni bir düzenin kurulması için çalışmalar sürüyor.

Başbakan Turgut Özal, ülkenin kalkınmasında turizmin ve ihracatın ön plana çıkarılması için ekonomik politikalarda köklü değişim başlatmış. Ama, imkanlar kısıtlı. Örnek, ulaşım. Türk Hava Yolları filosunun hali belli. Zarar ediyor. Havalimanı yok denilecek kadar az. Özal, Yunanistan’ın çok az nüfusuna göre, turizm değerlerini nasıl değerlendirdiğini ve havaalanına gelen yabancı uçakların sayısını incelemeye alınmasını söylemiş. İncelenmiş. Türkiye’ye bir uçak geliyorsa, Yunanistan’a beş uçak iniyormuş. Arada epey fark var.

Turizm açısından bakıldığında ise, gelen misafirlerin kalabilmesi için uygun yer lazım. O dönemde Türkiye’de Akarcaılı’nın deyimiyle Belediye ruhsatlı bitli oteller dahil toplam yatak kapasitesi 30 bin civarında.

Yani, turist gelse yatacak yeri yok.

Akarcalı sonra sözü bugüne getirdi.

Eskiden zarar eden Türk Hava Yolları şimdi dünyanın en iyi iki havayolundan birisi oldu. Uçaklar yenilendi. Hizmet kalitesi artırıldı. Dünyanın her yerine uçak seferleri düzenleniyor. Pek çok ülke vatandaşı kendi ülkesine ait havayolu şirketi, uçak yerine Türk Hava Yolları uçaklarını tercih ediyor.

Sonra, İstanbul Havalimanı. Dünyanın en büyük havalimanlarından birisi. Sadece bununla kalmıyor. Avrupa’dan, Asya’dan dış devletlere gitmek isteyen pek çok yolcu, Rusya dahil, Amerika dahil, İstanbul Havalimanına gelip, buradan gideceği ülkeye transfer ediliyor. Böylece, Türkiye’nin ismi bütün dünyaya duyuruluyor. Şimdi, turist gelse yatacak yerleri, geliş-gidiş içinde modern havalimanları ve onları taşıyan son derece kaliteli hizmet veren havayolu şirketleri var. THY gibi.

İşte, ülkenin güçlü olması, milli ve yerli sermaye ile, milli değerler ile uluslararası arenada söz sahibi olmasının fotoğrafı bu.

Bu fotoğraf ve eski bakanlarımızdan bir tanesi olan, devlet insanı Bülent Akarcalı’nın dün ve bugün arasında karşılaştırma yaparken, bakanlığını yaptığı turizm ekonomisi ile ilgili Türk Hava Yolları ve İstanbul Havalimanı örneğinden yola çıkıp, hedeflerin belirlenmesinde ortaya konulan milli düşünceye destek olması beni gerçekten duygulandırdı.

1980 askeri darbeden sonra, işbaşına gelen siyasi iktidarda bakanlık yapan, yanlış hatırlamıyorsam 5 dönem milletvekilliği yapan bir kişinin, Bülent Akarcalı’nın yıllar sonra Türkiye ile ilgili, yapılan hizmetler ve gelişmelerle ilgili böylesi düşüncelere sahip olması, bunları da hiç çekinmeden ifade etmesi gurur verici bir durum.

Bülent Akarcalı’yı Turizm Bakanı olarak Bursa’ya geldiğinde, GÜMTOB tarafından düzenlenen bir toplantıda izlemiştim. Uludağ’ın dört mevsim turizme açılmasına yönelik projeler geliştirilmesini istemişti. O tarih, 1985 yılı imiş. Aradan 36 yıl geçmiş. Biz, Bursa olarak hala Uludağ’ın dört mevsim turizme açılması için proje geliştirilmesini bekliyoruz. Yaz ayları, piknikçiler ve Orman Kampları ile gelip geçiyor. Kış aylarında ise kar yağıp yağmadığına göre turizm ve ekonomi şekilleniyor Uludağ’da.

Şimdi durup düşünelim. Zarar eden Türk Hava Yolları, akılcı bir yönetim ve atılımlarla dünyanın en gözde havayolu şirketi olmuş. Rakiplerine oranda bir değil çok adım önde.

Bursa, 40 yıl önce Uludağ’ın dört mevsim turizme açılması için adım atmış. Ama, ileriye doğru ilerleme yok. Hala, yerinde sayıyoruz…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.