Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Malzeme (!)

Yazının Giriş Tarihi: 21.05.2020 00:02
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.05.2020 00:02

Yaklaşık iki aydır izolasyon sosyal mesafe,kontrollü sosyal hayat filan derken dostlardan fena halde uzak kaldım.

Elbette çok önemli bir bölümü ile sanaldan da olsa iletişim halindeyiz de bu beni hiç kesmiyor.

Hepsi ile gözlerinin içlerine baka sohbet etmeyi çok ama çok özledim.

Dün yine telefon aracılığı ile görüştüğümüz ,görüştüğümüz lafın gelişi tabii sadece birimizin seslerini duymakla yetinmek zorunda kaldığımız bir arkadaşım karantina döneminde bana neler yaptığımı sordu.

Ben de yeni kitaplarımla ve gazete de ki köşe yazılarımla uğraştığımı hatta konuşmamızdan sonra yarının yazısını yazmaya başlayacağımı söyleyince ‘’valla işin zor her gün yazacak konuları nereden buluyorsun hiç aklım almıyor’’ dedi.

 Ben de dostumun sorusuna yanıt olsun diye, aklımda ki konuyu bir başka yazıya erteleyip bu gün için  aşağıda ki yazıyı yazdım.

Türk gazetelerinde yazanlar sanırım dünya da ki pek çok ülke yazarından daha şanslılar.

Biz de yazılacak öyle çok hadise var ki adamlar mutlaka kıskanıyorlardır.

Yani  malzeme(!) bol.

Siyasetten,sağlığa,eğitimden,şiddetin her türlüsüne,trafikten iş kazalarına,çocuk gelinlerden kayıp çoluk çocuğa,futboldan kulüp yönetimlerine kadar çok geniş bir hareket alanımız var.

Son üç aydır da covid girdi satırlara.

Maşallah hepsinde de sürekli gündem değiştirip gündem oluşturacak aksiyonlar da mevcut.

Hepimiz kendimizce kulvarlar benimseriz bu bollukta.

Kimimiz siyaseti,kimimiz,eğitimi,kimimiz sporu(ama özellikle futbolu) kimimiz yukarıda saydığım ve sayamadığım konuları irdeler onlar hakkında fikir ve yorumlarımızı paylaşırız okurlarımızla.

Yani aslında amacımız odur da,kantarın topuzunu kaçıranlarımız asıldan saparlar genellikle.

Kimimizi de bu bolluk bile kesmez ama.

Aramızda olayları mantık  süzgecinden geçirip yorumlaya gerek durmadan sadece birilerini memnun etmek ve o memnuniyetin sadakasından faydalanmak üzere kalemlerinin ucunu yazmak için değil karşı taraftan gördüklerine saplamak için sivriltenlerimizin,insanları ‘’ahan da işte bu, şu’’ diye mesnetsiz hedef gösterenlerimizin,birilerine atar gider yapmaktan ergen keyfi alanlarımızın,yazılarını milyonlar okuyormuş zannederek buna saf saf inananlarımızın,kendini çok mühim görerek yazdıklarını özel kaynaklarım diye öznesiz bırakanlarımızın ez cümle köşe yazarlığı ile köşe kapmayı karıştıranlarımızın sayıları da hiçte yabana atılamayacak kadar çoktur.

Ben en çok yanlışı savunmaya soyunanlarına acırım.

Çünkü her defasında gerçeklerin bir gün mutlaka gün yüzüne çıkma huylarını unutarak yazarlar yazdıklarını.

Vakti gelip yatsı okununca mumları sönüverir.

Bir de okuyucusunun aklı ile dalga geçenlerimiz vardır ki onlar bizim mahallenin en saftirikleridirler.

Karşılarında ne verirsem yer dedikleri bir kitle olduğunu varsayarlar.Bilmezler ki ne verilerse yiyen kitle sadece yer okumaz zaten.

İşkembe-i kübradan sallayıp hayali karakterlere hayali özellikler katanlarımız da vardır aramızda.Bir kaç yazı müdaviminin gazına gelip duayen yazarım ben diye şişine şişine dolanırlar.

Ben yazılara konu olan kişi ve olayların birer malzeme olarak algılanmasını şiddetle reddediyorum.

Yazılan her konunun yazılmaya değer görüldüğüne göre en azından ciddi bir öyküsü ve bir yazılma değeri vardır ve yazarın bu öykü ile değere saygı göstermesinin etik bir gereklilik olduğunu düşünüyorum.

Doğrulatmadan,araştırmadan,taraflarla diyalog kurmadan,kulaktan dolma bilgiler ve dedikodularla yazdığı her yazı yazarın cümlelerine ihanetidir.

Ya akla gelebilecek her konuda klavye şakıtanlarımıza nedemeli?r aramızda.Onların sayılarıda bayağı kabarıktır ve kes kopyala yapıştır yöntemi ile harikalar yaratırlar.

Her telden çalmak iyidir de,teller kopuverince nutku tutulur insanın.

Peki aramızda,

’’Aman bu günlerde bu konu revacta; hemen  konuya müdahil olup yazayım da ahaliye ne kadar geniş bir algı kapasitemin olduğunu göstereyim’’diyenlerimiz yok mu?

Elbette var.

Hah işte onlar için konu, konu değil malzemedir.

Artık her neyse alırlar onu ellerine sağından solundan ısıra ısıra, kopara kopara yazarlar da yazarlar.Maksat,’’ulen adama bak derya derya’’ denilsin ego alınmasındır.

Artık köşe yazıları gazetelerin internet sitelerinden okunuyor ve sosyal medya da paylaşılıyor ya,o yüzden yazılarına ‘beğendi’ yapsınlar diye okur olarak saydıklarını tek tek etiketleyip manyel atarlar.

Artık kısmetlerine beğendinin yerine imam bayıldı mı düşer,fırında karnıyarık mı orası çoğunlukla güme gider.

Gazete yazarlığının müfredata tabi eğitimi yoktur.

İletişim Fakültelerinde alt yapısı ve etiği ile ilgili bir iki ders varsa da,gazete yazarlığı bir tepsili ve üç ayaklı bir uğraştır.

Birinci ayak vicdan,ikinci ayak ahlak,üçüncü ayak ise  yorumlama becerisi,

tepsi ise dili kullanma ve yazabilme yeteneğidir.

Tek cümle ile ifade etmek gerekirse vicdanla yorumu bir imbikte eritip satırlara dökebilme yetisidir.

Bendeniz sevmediğim ve bilgimin kıt olduğu hiçbir konuda klavyemle mücadeleye girmemeyi düstur edinmişimdir.

Yazdıklarımda da elbette ulema değilimdir.

Aslında yazmam da; okurumla sohbet ederim.

Bilirim ki,okuma oranın on binde birlerle ifade edildiği bir ülkede yazılarımı okuyan her okur ilk okul öğretmenimin temiz defterime koyduğu yıldızlar kadar değerlidir.

Ve yine bilirim ki,yazılmak için üzerinde çalışılan konu asla bir malzeme değildir.

Hele hayali karakterlere replik yazmak hiç değildir.

O konunun oluşumunda konuyu teşkil eden öznenin öyle yaşanmışları vardır ki, okunma kaygısı saydığım üçlü sac ayağının birincisini geçersiz kılar.

Bir gün biri çıkar ‘’Ben de bunu yazacağım der’’yükleminin altında kalır insan.

Altında kalsa yine iyi; maazallah başka satırlara malzeme olur ki Allah yazdıysa bozsun…

Dilerim dostumun sorusunu yanıtlayabilmişimdir.

Demem o ki;

Yazı yazmak okunma endişesi değil,okurun aklına,fikrine,duygularına ve ruhuna iyi gelebilme sanatıdır.

Ha bir de,

Pardon dememe karalığı ve dirayeti.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.