Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Kudüs yanıyor, Müslümanlar ağlıyor

Yazının Giriş Tarihi: 12.05.2021 00:06
Yazının Güncellenme Tarihi: 12.05.2021 00:06

İsrail her sene Ramazan ayında olduğu gibi bu senede Müslümanlara saldırdı. Camide namaz kılanlara mermi sıktı. Kadir gecesi, kandil gecesi ibadet edenlere silah çıktı. Kurşun yağdırdı. Meydana gelen olaylarda 24 kişi öldü, yüzlerce yaralı var.

Bu zulme dur demek için dünya daha ne kadar seyirci kalacak?

İsrail polisi, işgal altındaki Doğu Kudüs'ün Eski Şehir bölgesinde bulunan Mescid-i Aksa'da cemaate saldırdı. Mescid-i Aksa, Şam Kapısı ve Şeyh Cerrah mahallesinde Filistinlilere yönelik saldırılarda 205 kişinin yaralandığı bildirildi. Saldırıların ardından Türkiye'nin hükümet ve siyasi kanadından sert tepkiler geldi. İsrail aleyhine gösteriler yapılıyor.

Deyim yerinde ise Ramazan Bayramı, Yahudilerin saldırıları nedeniyle Müslümanlara zehir edilmek isteniyor.

Mescid-i Aksa'nın kuzey duvarında bulunan Hutta ve Esbat (Aslanlı Kapı) kapıları önüne gelen binlerce Filistinli, Allah-u Ekber diyerek Mescid-i Aksa'ya ve Kıble Mescidi'ne yöneldi. Bazı Filistinliler, Kıble Mescidi'ne giriş anını telefonlarıyla kaydederken, bazıları da bu görüntüleri sosyal medyada paylaştı. Dün akşam iftardan sonra İsrail polisinin Filistinlilere yönelik saldırılarının ardından Mescid-i Aksa'nın kapatılan tüm kapıları sabah saatlerine doğru yeniden açılmıştı. Öte yandan, Kudüs İşleri Bakanı Fadi el-Hedmi, sabah saatlerinde Doğu Kudüs'teki El-Makasıd Hastanesine gelerek buradaki yaralıların durumlarıyla ilgili doktorlardan bilgi aldı. Saldırılarında 205 Filistinlinin yaralandığı, bunlardan 88'inin Kudüs'teki hastanelere kaldırıldığı ifade edilmişti.

Yıllardır yerlerinden edilme tehlikesi yaşayan Filistinli ailelerin korku ve endişeleri İsrail makamlarının baskılarıyla yeni bir boyut kazandı. Kudüs Sulh Mahkemesi, Yahudi yerleşimcilerin talebi üzerine 2019'da Şeyh Cerrah Mahallesi'nde oturan 12 Filistinli ailenin evlerini yerleşimciler lehine boşaltmaları kararı vermişti.

Buna göre, bu ailelerden 4'ünün ocakta evlerini boşaltmaları gerekiyordu. Ailelerin itirazı üzerine kararın temyiz edilerek yeniden mahkeme sürecinin başlaması kararlaştırılmış ancak İsrail Merkezi Mahkemesi, şubat ortalarında bu 4 ailenin itirazını reddetmişti.

İsrail Merkezi Mahkemesi, bu yılın başında 7 ailenin evlerini Yahudi yerleşimcilere bırakmak üzere boşaltması kararı vermişti.  Mahkeme son olarak 4 Mart'ta Şeyh Cerrah Mahallesi'nde yaşayan Filistinli 3 ailenin evlerini boşaltmaları kararına yönelik itirazlarını reddetmişti.

Yüksek Mahkeme, 2 Mayıs'ta Şeyh Cerrah'taki 4 aileye, Yahudi yerleşimcilerle "anlaşmaları için" 6 Mayıs'a kadar süre tanımıştı.

Şu dünyanın haline bir bakın. İsrail gelmiş, Filistin topraklarına yerleşmiş, bazı ülkeler bu devleti tanımışlar, Filistin’i tanımamışlar ve bu işgale izin veren, destekleyen uygulamalarla orada gerçek hak ve toprak sahiplerinin zulmü uğramasına seyirci kalıyorlar.

Şimdi gelelim, Birleşmiş Milletlerin kurulmasına ve sözleşmesine

Seneyi dikkat edin. Tarih 1948. Birinci dünya savaşından ağzı yanan, ikinci dünya savaşını engelleyemeyen Milletler Cemiyeti bu kez Birleşmiş Milletlerin kurulmasına karar almış. Amaç, savaşı bitirmek, ülkelerin toprak bütünlüğünün korunması ve soykırımın önlenmesi.

BM’nin soykırımın önlenmesine yönelik yaptırımlarıyla ilgili sözleşmenin 2. maddesi soykırımı “ulusal, etnik, ırksal ve dinsel bir grubun bütününün ya da bir bölümünün yok edilmesi niyetiyle girişilen şu hareketlerden herhangi biridir:

Grubun üyelerinin öldürülmesi, grubun üyelerine ciddi bedensel ya da zihinsel hasar verilmesi, grubun yaşam koşullarının grubun bütününe ya da bir kısmına getireceği fiziksel yıkım hesaplanarak kasti olarak bozulması, grup içinde doğumları engelleyecek yöntemlerin uygulanması, çocukların zorla bir gruptan alınıp bir diğerine verilmesi” şeklinde tanımlar.  

Şimdi gelelim İsrail’in Müslümanlara yönelik saldırılarına ve meydana gelen olayların sonuçlarına. İnsanların, evlerinden, topraklarından uzaklaştırılması var mı? Var.

İnsanların asker, polis gücüyle öldürülmesi var mı? Var.

İnsanların, hapse atılması var mı? Var.

İnsanların Müslüman oldukları için ibadet yapmalarının engellenmesi var mı? Var.

İnsanların saldırılarda yaralanması, sakat kalması, bedensel ve zihinsel yara almaları var mı? Var.

İsrail’in saldırısı ve Filistin’de yaşanılan olaylar bu tarife tıpa uyuyor mu? Evet, aynen uyuyor.

O halde, yaşanılanlar soykırım değil de nedir?

Bu zulmü karşı neden BM önlem almıyor? Neden, medeni ülkeler diye kendilerine tanıtan ülkeler seyirci kalıyor?

Müslümanların bu saldırılar üzerine tek ses ve tek nefes olması beklenirken, bazı Arap ülkeleri neden Yahudilerin yanında yer alıyor?

Soru çok, ama alınması gereken önlem, insan katliamının ve soykırımın önlenmesi. Bu konuda, dünyaya örnek ders veren Türkiye, belki de çok yakında harekete geçip gereğini yapar. Bütün dünya bunu bekliyor. SİHA’ların havalanıp, İsrail’e gereken dersi vermesini bekliyoruz. Hak, hukuk ve adalet için. İnsan hakları için. Soykırımın durdurulması için.

Ramazan ayında hep gözyaşı döktük. Bari, bayramda yüzümüz gülsün.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.