Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Kosova'nın bağımsızlığı

Yazının Giriş Tarihi: 23.02.2020 01:04
Yazının Güncellenme Tarihi: 23.02.2020 01:04

Geçtiğimiz günlerde Bağımsızlığının 12. yılını kutladığı kardeş ülke Kosova beş asırdan daha uzun bir süre Osmanlı egemenliğinde kalmıştır. İslamiyetle tanışması da bu dönemde gerçekleşmiştir.

Kosova, jeopolitik konumuyla Balkanların Müslüman yoğunluklu bölgeleri arasında stratejik bir geçiş sağlar. Coğrafi konum itibariyle Arnavut nüfusun yoğun olarak bulunduğu Arnavutluk, Makedonya, Karadağ ve Preşova vadisi arasındadır. 

Kosova 1389 1. Kosova Muharebesiyle Osmanlı Devleti’nin Üsküp Sancağına bağlanmıştır. Uzun yıllar Osmanlı toprakları olarak kalan bölge 1878 Berlin Anlaşması ile Sırp saldırılarına açık bir hale gelmiş ve 1913 Londra Sefirler Toplantısı ile Sırbistan’a dahil edilmiştir. 1918 Sırp-Sloven-Hırvat Krallığı döneminde de bu durum değişmemiştir. 2. Dünya Savaşı'ndan sonra Kosova'nın Prizren kentinde yapılan bir toplantıda ülke, Arnavutların istekleri dışında Yugoslavya Cumhuriyeti içerisinde yine Sırbistan'ın bir parçası olarak kalmıştır. Bu toplantıda Arnavutların millet statüsü reddedilmiş ve onlara azınlık statüsü dayatılmıştır. Ayrıca Kosova'nın Sırbistan'a mı, Makedonya'ya mı yoksa Karadağ'a mı bağlanması gerektiği sorgulanmıştır. Kosova'dan üç kat daha düşük bir nüfusa sahip Karadağ bir cumhuriyet haline getirilirken etnik olarak homojen bir yapıya sahip olan Kosova, Sırbistan'a bağlanmıştır.

Kosova'nın hukuki statüsü komünist rejim döneminde de değişmiştir. Ülkenin hukuki statüsüyle ilgili değişikliklerin bir kısmı 1963 senesinde gerçekleşmiştir. 1974 senesine gelindiğinde de Kosova'ya Belgrad tarafından diğer eski Yugoslav cumhuriyetleri ile hemen hemen aynı olan geniş siyasi özerklik tanınmış ancak diğer cumhuriyetlere tanınan ayrılma hakkı Kosova’ya verilmemiştir.  Bosna-Hersek’te savaş tüm şiddetiyle devam ederken Sırplar Balkanlar’da yeni bir savaş başlatmışlardır. Kosova’ya yönelik ihlaller sürerken 1998 Mart ayında Sırbistan’ın Kosova’ya saldırısı 1 milyon yeni mülteci ve 10 binden fazla Arnavutun hayatına mal olmuştur. Halen 4 bin Arnavut kayıptır.

Kosova Balkanlar'da, Sırbistan, Karadağ, Makedonya ve Arnavutluk devletleriyle sınır komşusudur. 1999 ile 2008 yılları arasında Birleşmiş Milletler idaresindeki bir bölgeyken 17 Şubat 2008 tarihinde tek taraflı olarak bağımsızlığını ilan etmiştir. Kosova'nın bağımsızlık ilanının ardından, bölgenin denetimi Birleşmiş Milletler'den Avrupa Birliği'ne geçmiştir. Kosova ile Sırbistan arasında özerk bölge sınırı vardır. Bu sınır ayrıca devlet sınırıdır. Kosova'daki Avrupa Birliği temsilciliği, çizilen sınırlar nihayetinde Uluslararası Sivil Temsilcilik adı altında hizmet vermeye başlamıştır. Böylece Birleşmiş Milletler'in de 1999’dan 2008 yılına dek Kosova'da üstlendiği yönetim sona ermiştir. 2008 yılında bağımsızlığını kazanan Kosova halen devletleşme sürecini tamamlamamıştır.

2008 senesinde bağımsızlığına kavuşan Kosova’yı ilk tanıyan ülke Kosta Rika, ikinci ülkeyse Amerika Birleşik Devletleri olmuştur. Türkiye, Arnavutluk, İngiltere ve Afganistan da Kosova'yı tanıyan ilk ülkelerdendir. Yunanistan, Kıbrıs Cumhuriyeti, Sırbistan ve Rusya Kosova’nın bağımsızlığını tanımayacaklarını ilan etmişlerdir. Onlara göre Kosova halen´ Sırbistan’a bağlı özerk bir bölgedir. En son Bangladeş 27 Şubat 2017 tarihinde Kosova'nın 17 Şubat 2008’de tek taraflı olarak ilan ettiği bağımsızlığını resmen tanıyan 114. ülke olmuştur.

Kosova’da son bir yıldır ülke gündemini Karadağ ile sınır belirleme anlaşması, Sırp belediyeler birliği anlaşmaları ve bu anlaşmaların kabul edilmesi neticesinde Kosova vatandaşlarına verilecek olan Avrupa’ya vizesiz seyahat hakkı meşgul etmektedir. Kosova söz konusu tartışmaların yeni ve daha güçlü bir hükümet kurulması neticesinde aşılacağına inanmaktadır. Bu sebeple de ülke erken seçime gitme kararı almıştır. Ancak seçim öncesinde koalisyon yapan partilerden hiçbiri tek başına iktidar olacak çoğunluğu sağlayamadığından beklenen daha güçlü hükümet kurulamamaktadır. Hükümetin -kurulabildiği takdirde- ilk aylarda, Karadağ ile tartışmalı sınır belirleme anlaşmasını imzalaması, Belgrad ile yapılan görüşmeleri sürdürmesi ve Kosova Kurtuluş Ordusu’nun (UCK) eski komutanlarını yargılaması adına özel mahkeme ile iş birliği yapması gibi sayısız karmaşık meseleyle başa çıkması gerekmektedir.

Kosova’nın da içerisinde bulunduğu bölgede uzun yıllar boyunca türlü gerilimler ve savaşlar yaşanmıştır. Bununla birlikte Sırplar’ın Kosova’ya ve ülke içerisinde yaşayan Arnavutlara karşı izlediği baskıcı ve şiddet eğilimli politikalar da Kosova’nın ülke ekonomisinin gelişememesine ve hatta çökmesine neden olmuştur. Ancak Kosova yaşadığı korkunç savaş sonrası hızlı bir yapılanma sürecine girmiştir.  Bu dönemde Kosova gelirlerinin %40'ı ülke dışındaki Arnavutlarca sağlanmıştır. Ayrıca uluslararası yardım kuruluşları da Kosova’ya destek olmuş, bölge insanı hem bu yardımlar hem de küçük çaplı ticari faaliyetlerle yaşamlarını idame ettirmişlerdir. Bugün hala yurtdışında çalışan Kosova vatandaşlarının ailelerine gönderdikleri paralar Kosova ekonomisinin %15’ine denk gelmektedir. Mevzubahis meblağ ülkenin önemli gelir kaynakları arasındadır.  Ülkenin bağımsızlığını ilan ettiği 2008 yılında Gayrisafi Yurtiçi Hasılası (GSYİH) 5,7 milyar dolar iken kişi başına düşen GSYİH’si 3,254 dolardı. Aynı yıl küresel piyasalarda yaşanan krize rağmen ekonomisi sürekli büyüyen Kosova’nın 2016 GSYİH’si 6,65 milyar dolara yükselmiştir. İşsizlik balkan ülkelerinin karakteristik bir sorunudur ve bu sorun Kosova’da da mevcuttur. 2008 yılında %45 olan Kosova’nın işsizlik oranı günümüzde %35’lere gerilemesine rağmen halen oldukça yüksek bir seviyededir. Ayrıca işçilerin aldıkları çok düşük maaşlar geçimlerini sağlamaya yetmemektedir. 2016 yılında 1,5 milyar dolar ihracat ve 3,5 milyar dolar ithalat gerçekleştiren ülkenin en büyük ticari ortakları Almanya, Makedonya, Sırbistan, İtalya, Türkiye, Çin ve İsviçre’dir.

Türkiye, yaklaşık altı asır boyunca hüküm süren Osmanlı’nın Balkanlar ve özelde Kosova topraklarındaki tek temsilcisidir. İki ülke arasındaki bu tarihsel ve kültürel bağ, onları birbirine yakınlaştırmaktadır. Bugün Türkiye nüfusunun kayda değer bir kısmını Balkan coğrafyasından gelen Müslümanlar oluşturmaktadır. Bu insanların Bosna, Kosova, Sancak, Makedonya ve Bulgaristan’la akrabalık bağları sürmektedir.  Türkiye, Osmanlı’nın bölgeden çekildiği ve yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu dönemlerden itibaren uluslararası politikada kendine omuz verebilecek ve onu daha güçlü kılacak Müslüman Balkan topluluklarına gerekli hassasiyeti göstermemiştir. Bölgede Müslüman unsurlara yapılan ve kimi zaman katliam boyutlarına varan hak ihlalleri karşısında onlara topraklarını açmak dışında kayda değer bir varlık göstermemiştir. 1938 ve 1953 göç anlaşmalarıyla Yugoslavya’dan Türkiye’ye doğru akan göçler 1. Dünya Savaşı ve öncekilerle birleşerek kayda değer bir oran oluşturmuştur. Oysa bölgede tutulabilecek stratejik bir Müslüman azınlığın (bu insanlar aslında çoğunluktu) Türkiye için önemli kazanım anlamına geleceği düşünülmemiştir.

Türkiye, 1999 yılında Sırbistan ile Kosova arasında yaşanan savaşın sona erdirilmesi için ilk başta barışçıl yöntemlere odaklanmıştır. İlerleyen süreçte krizin barışçıl yöntemlerle aşılamayacağının farkına varan Türkiye, NATO’nun askeri müdahalesine tam destek vererek kuvvet kullanımına yönelmiştir. Savaş yıllarında olduğu gibi takip eden yıllarda da Türkiye Kosova yanlısı bir politika benimsemiş olup ülkenin bağımsızlığını ilk tanıyan ülkeler arasında yer almaktadır. Bu bağlamda, 1999 yılında faaliyete geçmiş olan Priştine’de ki Türkiye’nin eşgüdüm bürosu, bağımsızlık ilanından sonra büyükelçilik düzeyine yükselmiştir. Ayrıca 1 Eylül 2015 tarihinden itibaren, Kosova’da Türk Toplumu’nun yoğun bir şekilde yaşamakta olduğu Prizren’de Türkiye Başkonsolosluğu faaliyete geçmiştir.   Kosova’nın önemli ticari ortaklarından birisi olan Türkiye ile yıllık dış ticaret hacmi 270 milyon dolardır. Türkiye Kosova’ya 260 milyon dolar değerinde mal ve ürün ihraç etmekte iken Kosova’dan 8,5 milyon değerinde mal ve ürün ithal etmektedir. Yapılan ikili ticaretin yanı sıra Türk işadamlarının Kosova’ya yapmış oldukları yatırımlar da önem arz etmektedir. Şöyle ki, 500’den fazla Türk şirketi Kosova’da faaliyet göstermektedir. Türkiye, Kosova’ya en çok yatırım yapan ülkelerdendir. Türkiye’nin özellikle son zamanlarda yatırımlarının önemli şekilde artış göstermesi, Kosova üzerinde etkisi olan diğer ülkeleri rahatsız etmektedir. Medya ve siyasette etkili olan söz konusu aktörler, topluma Türkiye düşmanlığı aşılamaya çabalamaktadır. Bu çabalar toplumun küçük bir kısmında başarıya ulaşsada toplumun büyük bir kısmı Türkiye’ye karşı sevgi beslemektedir.   Balkanlar çok uzun yıllar sürmüş olan tarihî bir mirasın sahibi olan Türkiye’nin üzerinde en çok efor sarf etmesi gereken meseledir. Çünkü Kosova gibi Bosna-Hersek, Arnavutluk, Bulgaristan ve Makedonya’daki Müslüman topluluklar yaşadıkları herhangi bir sorunun çözümü noktasında Türkiye’yi yanlarında görmek istemekte ve bunu ifade etmektedirler. Türkiye, Balkanlarda yaşayan Müslüman toplulukların (Boşnak, Pomak, Arnavut, Türk) sorunlarını uluslararası arenaya taşımalıdır.

Kosova nüfusunun %90’nından fazlası Müslümandır. Nüfusun tamamı neredeyse Müslüman olmasına rağmen, ülkede bilinçli bir şekilde uygulanan politikalar ile Müslüman kimliği yok edilmeye çalışılmaktadır. 17 Şubat 2008 günü bir devlet olan Kosova’da 1999 yılındaki NATO müdahalesinin ardından Vatikan merkezli yaklaşık 5000 misyoner Hıristiyanlık propagandası yapmaktadır. Batının destekleriyle 800 civarında Hıristiyan Misyoner Derneği olayın vahametini gözler önüne sermektedir.   Ayrıca, Hristiyanlık propagandası ana akım medya organlarıyla da yapılmaktadır. Hristiyan din adamları Müslüman din adamlarına kıyasla daha fazla ön plana çıkarılmaktadır. Müslüman kimliğinin yok edilmesi için uğraşan zihniyet farklı bölgelerde yaşanan terör saldırılarını sürekli olarak İslam ile bağdaştırma çabası içerisindedirler. Aynı zihniyetin, İslam’ı savunan kişilere yönelik itibarsızlaştırma politikaları izledikleri de bilinmektedir. Müslümanlara karşı yapılan bu saldırılar dışında, özellikle savaşın sona ermesinden sonra ülkeye gelen dış destekli Vahhabi akımı, geleneksel Sünni İslam düşüncesini benimsemiş olan ülke Müslümanlarının arasını açmaktadır.    kaynak:insamer.com/tr

Bizde BursaHaber ailesi olarak kardeş ülke Kosova'nın 12.bağımsızlık yılını kutlarız..

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.