Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Korona ölümleri ve ilaçlar (2)

Yazının Giriş Tarihi: 04.01.2021 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 04.01.2021 00:05

Covit-19 hastası ile temasta bulunduğu için bir arkadaşımın 78 yaşındaki (kalp ritim ve tansiyon bozukluğu olan) babasının eline; hiçbir açıklamada bulunmadan ve rahatsızlıkları hakkında bilgi de almadan, KOROKIN isimli (kalp üzerinde yan etkisi olan ilacı) tutuşturmuşlar!

Çoğu insan, özellikle belli bir yaşın üzerinde olan insanlar, devlete ve sağlık görevlilerine olan saygı ve güvenlerinden ötürü, bu ilaçları sorgusuz sualsiz bitinceye kadar kullanıyorlar, tabi bu yaşlı ve hasta insanların bazılarında akıl ve hafıza zayıflığı da olacağından; sağlık çalışanlarına büyük vazifeler düşüyor, bu sebeple hiçbir şekilde iş yoğunluğu; “hastanın sağlık geçmişini araştırmadan” ilaç vermenin mazereti olmaması gerekiyor.

Konu ile ilgili konuştuğumuz sağlık görevlileri ve doktorlar sağlık özgeçmişini sistemden kontrol etmeden hastaya ilaç vermediklerini söylüyorlar, ama bazı sağlık görevlilerinin de; “işlerinin çok olduğunu, hastaların kronik bir rahatsızlığı olup olmadığını kendilerine bildirmesi gerektiğini.” söylüyor, onlarda kendilerince haklı, ama ya hasta kronik bir rahatsızlığının (örneğin kalp ritim bozukluğu olduğunun) farkında değil ise, yahut yaşlılıktan-hastalıktan söylemeyi unutmuş ise ?

Kimi sağlık görevlileri de; “Verdikleri ilaçların yan etkilerinin prospektüs içinde yazdığını, hastanın veya yakınlarının bunu kontrol etmesi gerektiğini…” söylüyorlar, bu da çok mantıklı bir söylem, ama bu söylem; hastanın okuma yazması olduğunu, gözlerinin iyi gördüğünü, akıl sağlığının yerinde olduğunu kabul ettiğimiz durumlarda mantıklı sayılabilir.

Ayrıca çoğumuzun yakın gözlüğü ile dahi (karınca duası gibi yazılmış) ilaç prospektüslerini okuyamadığı, okuyabilsek dahi bir şey anlayamadığımız da bir gerçek, bu prospektüsler sanki Latince bilenler için hazırlanmış.!

Bir doktor arkadaşlarımızdan hastanelerdeki Covit-19 tedavi uygulaması hakkında bilgi istemiştik, o da bize; “ Hastaya burundan sürgü ile covit testi yapılıyor, test pozitif çıkar ise (yoğunluğun da etkisi ile olsa gerek) direkt tedaviye yönelik ilaçlar standart bir şekilde hastaya uygulanıyor, kan tahlili ve diğer tetkikler ise atlanıyor, halbuki bu tetkikler peşinen yapılsa hastaneye gelen insanların yeni gelişen rahatsızlıkları ve hangi ilacın hastaya zarar verdiği hemen görülebilecek, örneğin şeker veya kalp hastalığı başlamış ise bu tespit edilip buna göre bir tedavi izlenecek…” diyor.

Doktor arkadaşımızın verdiği bu bilgiden; yalnızca hastanın sağlık geçmişini sistemden araştırmanın dahi yeterli olmadığını anlıyoruz, bu durumda sağlık görevlilerinin; “ hasta rahatsızlığını bize söylemeliydi..” şeklindeki mazereti çok yetersiz kalıyor… Üstelik corona olan insanlar ve aileleri hastaneye korku ve panik içinde geldiğini, düşünebilecek psikoloji içinde olmadığını da unutmamak lazım.

Corona tanı kitleri konusu da ayrı bir sıkıntı, aynı gün içinde iki test yaptıran birçok kişi; birisinden pozitif, diğerinden negatif sonuç alabiliyor. Şarkıcı Aleyna Tilki aşı kitleri konusunda çileden çıkmış, basında ve sosyal medyada veryansın etmişti.

Elbette bu Çin tanı kitleri konusu, bizi Çin AŞISINA getiriyor;

Kimileri aşı olmak istemeyenleri “Vatan Haini” ilan ederken, kimileri de tanı kitleri ve ilaç tedavisindeki hatalarının aşı konusunda da tekrarlanacağından endişeli…

Aşı hakkında yapılan açıklamalardan anladığımıza göre ilk etapta; 18 yaş altına, hamilelere, bazı rahatsızlıklara sahip olanlara, 4-6 ay önce hastalığa yakalanmış olanlara, belli yaşın üstündekilere aşı uygulanmayacak, (en azından şimdilik) Peki toplumun bir kesimi zaten aşı olmayacaklar ise, aşı olmak istemeyenlere karşı “Vatan haini “ suçlamasına varan bu tepkilerin sebebi nedir? Bence Prof.Dr. Bingür SÖNMEZ in yaptığı gibi açıklamalar yapmak büyük sorumsuzluk...!

Prof Bingür SÖNMEZ in açıklamasından sonra sosyal medyada; aşı olmayan işçisini işten çıkartacağını söyleyenler veya aşı olmak istemeyeni vatan haini ilan edenler, onlara hakaret edenler aldı başını gitti, çünkü bu açıklama ile halkın bir kesiminde; “Bir kişi bile aşı vurulmasa, hastalık tekrar yayılabilir” gibi bir anlayış gelişti, bu da uzun süredir ölüm korkusu içinde olan toplumun kesimlerini karşı karşıya getirdi.

Bu doğru bir bakış açısı da değil, aşı da amaç; halkın önemli bir kısmına zayıf virüsün verilmesi yolu ile ( Veya hasta olması yolu ile), bu virüsün zayıf halinin yayılarak virüse bağışıklığı oluşmasını sağlamak, böylece salgının ortadan kalması hedefleniyor. ( Sürü bağışıklığı; bir nüfusun büyük bir yüzdesinin aşılama veya önceki enfeksiyonlar yoluyla bir enfeksiyona karşı bağışık hale gelmesine deniliyor. ) Çevremizde aşı olmak istemeyenler; genel anlamda aşıya-ilaca karşı değiller, daha çok; Hükümetlere ( Aşı ve ilaç satış onaylarını almak için rüşvet vermek ten sabıkalı) Sinovac şirketinden ithal edilen Çin aşısına güvenmiyorlar.

Devamı yarın....

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.