Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Kılıçdaroğlu ve CHP’li belediyelerin şeffaflığı

Yazının Giriş Tarihi: 13.03.2019 00:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 13.03.2019 00:00

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yerel seçimler öncesinde üçüncü kez geldiği Bursa’da yaptığı açıklamalarında, belediye başkanlarının yaptıkları işlerle ilgili hesap vermesi gerektiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, ayrıca, şeffaf olmayan ve hakkında iddialar bulunan CHP’li belediye başkanları hakkında neden davaların açılmadığını da sordu.

Allah var, ağzı çok iyi laf yapıyor CHP genel başkanının. Yaptığı konuşmalarla gerçekleşen olaylar arasında dağlar kadar fark olsa bile, toplumun bazı kesimlerine etki edebiliyor. Hele, kayıtsız şartsız CHP’nin destekçisi olanlar ise genel başkanın söylediklerini hak bayram sanıp, başlıyorlar karşı cepheye saldırmaya. Sonra da birlik, beraberlik, barış, kardeşlik gibi ifadelerle, kendi kendileriyle çelişki yaşıyorlar. Özellikle, insanların ötekileştirilmesiyle ilgili söylediklerine bakalım. Laik, anti laik diye bir türkü tutturdular senelerce. İnsanların inançlarına göre, yaşam şartlarına göre polis gücüyle, copla, silahla onları sindirmeye çabaladılar. Genç kızları, kadınları üniversitelere, okullara, ordu evlerine bile sokmadılar. Sonrasında, ötekileştirme yapılıyor diye de yaygara yaptılar. İnsanların yaşam koşullarına, kılık kıyafetlerine zorlama yapmak ötekileştirme değil de nedir?

Sonra, şeffaflık diye bazı kavramları ortaya atıp, insanlara bir takım söylemlerde bulundular. Evet, kamu yönetiminin şeffaf olması, yapılan iş ve ihalelerin halkın bilmesi, o bölgedeki seçmenlerin bilmesi, kamu yönetimine talip olanlar ile yönetim görevini üstlenenlerin aile yaşantıları ve bankalardaki paraları dahil ne yiyip ne içtiğinden vatandaşların haberleri olması gerekiyor. Bu demokrasinin gereği olmalı.

Fakat, Bursa geneline bakalım. CHP’li Belediyelere bakalım. Nilüfer Belediyesine bakalım. Yaya kaldırımlarından tutunda imar oyunlarına kadar bin bir çeşit iddialar var. Açılan davalar var. Verilen mahkeme kararları, hapis cezaları var. Fakat, uygulamaya geldiğimizde ise bütün bu yapılanların birileri tarafından hasır altı edildiğine yönelik iddiaların gündeme getirildiği olaylar zinciri var.

Belediyede neden hep 10-15 firmanın 20 senedir ihaleleri paylaşıp aynı işleri yaptığına dair sorgulama var mıdır? Yok.

Sayın Kılıçdaroğlu’nun kulakları çınlasın. Çevresine şöyle bir baksın, bakalım ne görecek?

Kemal Kılıçdaroğlu, Bursa'nın Mudanya ilçesinde, Sivil Toplum Kuruluşları (STK), dernek, akademik ve esnaf odaları temsilcileri ile buluştu. Burada konuşan Kılıçdaroğlu, yerel seçimlere değindi. Vatandaşa hesap verme konusuna da değinen Kılıçdaroğlu, "bizim boğazımızdan aşağı haram lokma inmemişse hiç kimseden korkmayız. Biz ülkemizi insanımızı seviyoruz, hangi partiye oy verirse versin ama vatandaşlarımızdan şunu istiyoruz; biz hizmet yaparken ayrım yapmayacağız, hizmet yaparken her kuruşun hesabını vereceğiz, bunu yapın. Bu iddiada olanlara oy verin demek istiyoruz. Belediye başkanı hizmet yapar, bütçesi var, para harcar doğrudur. Bu, milletin parası sizin paranız. Musluğu açarken 5 çeşit vergi ödersiniz, elektrik düğmesine bastığınızda 4 çeşit vergi ödersiniz, kefen bezinde vergi verirsiniz, dolmuşta vergi verirsiniz nereye gider? Bütçelere gider. Dolayısıyla belediye başkanları elde ettikleri geliri harcarken halka hesap vermek zorundadır. Demokrasilerin çıkış kaynağıdır bu. Vatandaşın vergisinin hesabını vatandaşa veriyorsanız demokrasi bu ülkede var demektir vermiyorsanız başka bir rejim vardır" ifadelerini kullandı.

Doğru sayın Kılıçtaroğlu, musluğu açınca beş çeşit vergi verilmesi doğru. Fakat bu vergilerin hangi hükümet zamanında konulduğunu söyleseniz de bizde cahil kalmayıp bilgilensek. Mesela, İzmir Büyükşehir Belediyesi de neden diğer Belediyeler gibi aynı oranda vergi alıyor? Bu konuda ne düşündüğünü de öğrensek iyi olur.

Hani, 1999 yılından sonra kurulan sol hükümette ekonominin kötü gitmesi üzerine, İMF komiserini getirip bakan yapan, iğneden ipi vergi koyup, sonra da bu kişiyi parti kadrolarından milletvekili yapan kim? Kamuoyunun tepkisi olmasa az daha cumhurbaşkanı yapılmasını önerdiğinin vatandaşın tarafından bu vergilerin konulduğunu unuttunuz galiba.

Hatırlatmak istedim. Yeri ve zamanı gelmişken.

AK Partili seçmenlere de seslenen Kılıçdaroğlu, "Sandığa gideceksiniz AK Partili kardeşlerime de seslenmek isterim. Niye AK Parti'ye oy verdiniz diye suçlamadım, bize saygı duymak düşer ama AK Partili kardeşimin de vicdani sorgulama yapması lazım. 17 yıl omuzlarında taşıdı bir partiyi. Tek başına iktidar yaptı, koalisyon da yoktu. İstenen kanunlar kararnameler çıktı, valiler tayin edildi dünyanın vergisini ödedik. 17 yıl 70 milyar dolarlık özelleştirmeler yapıldı. Bizlerin birikimiyle olan fabrikalar satıldı bir de borç altına girdik. 16 yılda Londra'daki bir avuç tefeciye Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ödediği faiz 149 milyar dolar. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 149 milyar dolar Londra'daki bir avuç tefeciye faiz ödüyorsa AK Partili kardeşimin de düşünme zamanıdır nereye gidiyoruz diye. Kimin parası? Vergi dedik tamam, özelleştirme tamam, borç ödemek için de borçlanır noktaya geldiysek oturup düşünmemiz lazım. Memleket bizim memleketimiz. 82 milyon bir aradayız. Kucaklaşmak zorundayız. Türkiye üretimden niye koparıldı, bir ülke ne zaman güçlüdür ürettiği zaman güçlüdür. Eğer üretimden koparılırsa bir memleket o zaman beka sorunu yaşar. Nohutu, samanı canlı hayvanı dışarıdan alırsan, Yozgat'ın kokulu mercimeği dururken Meksika'dan Brezilya'dan alırsan sorunumuz var demektir" diye konuştu.

Şimdi, soralım, fazla değil, 1999 ve 2000’li yılların başına gelelim. İktidarda sol partinin öncülüğündeki hükümet var. Sizler neden dışarıdan, başka ülkelerden un, buğday ithal ettiniz? Et ithal ettiniz?

Hani, üretici desteklenecekti? Neden destek olmayıp, ithal yolunu seçtiniz? Diye insanlara sormak gerekmez midir?

Evet, ülkenin bazı gerçekleri var diye cevap alıyoruz, bu soruları sorduğumuzda. Tüp, yağ, benzin kuyruklarını Kıbrıs Barış Harekatına bağlıyorlar. Peki, 1974 yılındaki kuyruklar öyle olsa bile, 1978 yılındaki kuyruklar, karaborsa alım- satımlar neyin nesiydi? Diye hatırlatma yapmak gerekmez mi?

Sözün özü, seçimler öncesinde yapılan eleştirilerin ve verilen karşı cevapların arasında bende kendi bildiğim doğruları yazmak istedim. Kılıçdaroğlu, belediyelerin hesap vermesini isterken, önce kendi belediyelerinde dönen imar oyunları, ruhsat işleri, tek imzalı, ruhsat ve yapı kullanma izin belgelerini, ihalelerin adresi teslim yapılmasıyla ilgili iddiaları bir açıklasın da bizler doğruyu öğrenelim.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.