Kaplıca kenti ve Bursa

Tarihinde kaplıca kenti olarak bilinen termal sıcak suları pek çok hastalığa iyi gelen, hatta yurt dışından insanların tedavi amaçlı gelip şifa buldukları Bursa’da termal turizm yok oldu.

Bu konuda, vali Şahabettin Harput’un başta Dağyenice projesi olmak üzere bazı çalışmaları var.

Bursa’nın termal sağlık tedavi merkezi ve turizm kenti olması çalışmaları sürüyor.

Geçenlerde, Bursa’da uzun süre görev yapan valimiz Zekai Gümüşdiş ile karşılaştığımızda konuyu enine boyuna konuştuk. Yer altı sularının korunması ve değerlendirilmesi konusunda çok hassas olan Gümüşdiş, termal turizmin geliştirilmesi ve sağlık turizminde Bursa’nın ön plana çıkmasından yana olan çalışmaları desteklediğini anlattı.

Sonra bana, 1982 yılında başlattığı bir çalışmadan söz etti.

Uludağ’nın yeniden planlanması, Bursa turizmin geliştirilmesi ve termal sıcakların turizme kazandırılması için pek çok rapor hazırlamışlar.

Gümüşdiş ile görüşmeden sonra kendimi arşiv odasında buldum. 1982 yılındaki çalışmalarla ilgili olarak o zamanki gazetelere konu olan haberleri gözden geçirdim.

Dönemin belediye başkanı Ekrem Barışık’ın Bursa’nın termal turizm ve kaplıca kenti olması konusunda yaptıkları çalışmaları gördüm.

Haberin başlığı “Bursa’da kaplıca merkezi kurulması gerçekleşiyor”

Haberi yazan muhabir; ben.

Barışık ile Kültürpark’a gidip incelemeler yapmasına tanık olmuşum. O zamanlar, Gaziakdemir Mahallesi’nin İzmir Yolu’nun güneş kesiminde kalan bölümünün istimlak edilip Kültürpark’ın genişletilmesiyle ilgili çalışmalar ve mahkemeler bitmiş.

İstimlak edilen evlerin yıkıldığı alanda inceleme yapan Ekrem Barışık, Kültürpark’ın yan tarafında kalan Yenikaplıca ve Karamustafapaşa Hamamlarının park içine alınacağını ve Çekirge’deki diğer kaplıca tesislerinin de modernleştirileceğini açıklamış.

Bugün itibariyle haber tarihine bakıldığında tam 30 yıl 36 gün geçmiş.

Dile kolay. 30 yıl.

Bursa’nın kent gündemi yine aynı.

Termal turizm ve kaplıcaların genişletilmesiyle ilgili projeler yine tartışılıyor.

Amaç, Bursa’nın yer altı hazinesinin değerlendirilmesi ve bu kentin ekonomisinin güçlendirilmesi.

Geriye dönüp beraberce bakalım.

Yine aynı tartışmaları yaşıyoruz.

Projeler üzerine projeler üretiyoruz.

Bursa halkını heyecanlandıran, yatırımcılara cazip gelen pek çok projeler var.

Ama, bu projeler bir türlü hayata geçemiyor.

1982 yılından sonraki yıllara da baktım. 3-5 yılda bir Bursa’ya termal cennet haline getirmek için çalışmalar yapılmış.

Gazeteci olarak bizler de bu çalışmaları kamuoyuna duyurduk.

Halkımızda heyecanlandı.

Muhasebe deyimiyle söylemek gerekirse mizan ortada.

Yapılan herhangi bir gelişme yok.

Bilançoya aktarılacak hesap ortada hiç yok.

Sadece Kültürpark’taki Sıcaksu semtinde yapılan sondajdan olumlu sonuç alındı.

Zaten bu bölgede, eskiden sıcak sular kendiliğinden akardı. İsmi de oradan geliyor.

Bugün cevabını aradığımız soru, 30 yıl öncesi, belki de benim bilmediğim 50 yıl öncesi kendimize sorduğumuz, “Bursa kaplıca kenti olabilir mi?”

Kaynaklara bakıldığında bunun için verilen cevap hep olabilir.

Peki, neden olmamış?

İşte, orada işler çatallaşıyor.

Güç dengeleri ve ayrım burada başlıyor. Mevcut düzenin devamında fayda görenler var. Maliyeti çok ağır bulanlar var. Devlet imkanlarıyla kaynak aktarılıp, sonra da işletmelerin özel sektöre verilmesini isteyenler var.

Burada, elimizi vicdanımıza koyarak düşünmemiz gerekiyor. Kamunun parasıyla özel sektöre iş yeri mi açacağız? Sorusuna cevap bulmamız lazım.

İşte benim hatırladığım ve bildiğim 30 yıldır patinaj yapıp durduğumuz sorun burada.

Hala bu sorunun cevabı net değil….