Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

İftarına sevinmek bile mükâfat vesilesidir

Yazının Giriş Tarihi: 27.04.2021 00:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 27.04.2021 00:01

     Özellikle oruç tutan bir insan, iftara yakın bir zamanda bedenen yorgun ve durgun olduğu halde ruhen huzurlu, manen doymuş haldedir.  Zaman geçtikçe, iftar yaklaştıkça açlığın iyice hissedilişiyle yüzlerde insanın acizliğini görmeyeniniz yoktur. İşte Allah, insanın o acizliğini seviyor, iftardaki sevinmesini seviyor.

   Kazanmanın sevinci aç ve susuz bedenlerin kıpırtılarına engel olamıyor Ramazanda. İftarlar, nefisle gün boyu verilen mücadelenin zaferle sonuçlanması gibidir.  İnsan ancak Allah’ı anınca mutmain olur ya; oruçla Allah’ı anmanın itminanıdır iftar.  Oruca niyet ederken Allah’ın rızasını gözetiriz. İftar da orucumuzu açarken “Allah’ım senin rızan için oruç tuttum, senin rızkınla orucumu açtım” diyerek niyetimizi tazeleriz.

   İnsana ancak çalıştığının karşılığı verilir.  Amel edenle etmeyen de bir tutulmaz elbette ki.  Kim zerre miktarı hayır işlerse karşılığını görür, kim zerre miktarı şerre bulaşırsa onu da bulur karşısında. Hani Allah, “Oruç benim için onun mükâfatını da ben vereceğim” demişti ya! İşte bu sevinç, o müjdenin heyecan ve duygusundan başka bir şey değildir. Peygamberimiz(s.a.v.) “Oruçlunun iki sevinci vardır. Birisi iftarda orucunu açarken duyduğu sevinç,  diğeri de Rabbine kavuştuğu zaman duyacağı sevinç (Müslim) buyurarak ibadet etmenin sevincini anlatır bir yönüyle. Asıl sevinçte ahrette Allah’ın oruçlular için hazırladığı mükâfattır.

    Evet, yemek vardır zehir olur, yemek vardır ağzınızda lokmalar düğümlenir, yemek vardır tanışma ve kaynaşmadır. Yemek vardır belki iş görüşmesine vesile edilmiştir. Yemek vardır sevinme ve sevindirmedir; doyma ve doyurmadır. Yemek vardır haramdır, yemek vardır israftır, yemek vardır peygamberimizin buyurduğu üzere; “Aç iken tok yatan bizden değildir” sitemine, uyarısına sebeptir.  Hele bir yemek vardır ki ibadetin bir parçasıdır. O da iftar yemeğidir. Onun için o saatte yapılan dualar makbuldür. Onun için değimlidir ki yemek namaz gibi bir ibadetin öncelik sırasını almıştır; İlk önce iftarın açılması sonra akşam namazı kılınması tavsiye edilmiştir. Namaz iftara önceliğini bırakmıştır aslında.  “Müslümanlar oruçlarını geciktirmeden yaparlarsa hayır üzeredirler” (Buhari, Savm,45) buyuruyor Allah’ın Resulü. Orucu açmakta acele edilmesi iftarın öneminin mi neticesi yoksa orucun o gün ki mükâfatının bir an önce verilmesi gerektiğinin mi bir sonucu? Bilinmez… İki gün üst üste iftar etmeden oruç tutmanın uygun olmayacağı, oruç sonrası yemenin önemi değil de nedir?

    İftar eden ecir kazanırken iftar yemeği verende ecir kazanacak elbette ki. Bununla başkalarının sevinmesine ortak oluyoruz sanki. Sevinince çoğalıyor ya sevinçler, hiç birisinin sevincinden bir şey eksilmeden. Oruç tutana iftar yemeyi vermekte onun sevabı kadar sevap kazandırıyor, oruç tutanın sevabından da hiç bir şey eksilmiyor. Peygamberimiz buyuruyor ki:

    “Her kim bir oruçluya iftar yemeyi verirse kendisine oruçlu misafirin sevabı kadar sevap vardır. Hem de oruçlunun sevabından bir şey eksiltilmeksizin”(Tirmizi, Savm 82)

   İftar sofralarımız yemeklerin çokluğuyla değil, misafirin çokluğuyla şenlenmeli. Fakir ve fukaranın olmadığı sofra mahzundur, belki huzuru mahşerde insandan şikâyetçi olacaktır. Komşunun açlığına rağmen iftardaki tokluğun insanı kurtarmaz. Asıl tokluk, gönlün ve ruhun tokluğudur. Ramazan akşama kadar oruç adı altında yenmeyen yemeklerin iftarda bir hamlede yenmesi de değildir.

     Oruçla Rabbin emrini yerine getirip, iftar sofralarında bin bir çeşit yenmeyen, çöplere dökülen yemeklerle isyan eden, israfla her iftarda haram işleyen insan kimin emrini yerine getirmiştir? Bir düşünün!  Allah’ın emrini yerine getirmediği kesindir. Ramazan sofraları kanaat sofralarıdır, Halil İbrahim bereketinin indiği sofralardır. Mütevazı bir sofra oruca, onunla nefsi terbiye etmeye en uygun sofralardır. Gün boyu tutulan oruçla nefsin ipini sıkıca tutunmuşken, onun terbiyesi ve ıslahı için sabredilmişken, iftar sofrasını bin bir çeşit yemeklerle donatmak, acaba oruca karşı bir misillememi diye insan sormaktan kendini alamıyor.

    Sahura kalkmayı da gece ibadetine devam etmeyi de tavsiye eden Allah Resulü adeta ramazanın her anını değerlendirmemizi istemiştir. Oruçlu insanın her hali ibadettir ister bu yemek şeklinde olsun ister uyku halinde olsun.

     “Bizim orucumuzla ehli kitap arasındaki fark sahur yapmaktır”(Nesai, sıyam,27) buyuran Allah Resulü başka bir hadisinde ise. “Sahura kalkın çünkü sahur yemeklerinde bereket vardır”(Buhari, savm,20) Buyurarak ramazanın farklığını, insanları farklı bir insan haline getirdiğini, gecesinin ayrı bir rahmet, bereket; gündüzünün de başka bir rahmet olduğunu bildirmiştir.

   Selam ve dua ile…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.