Son zamanlarda kamusundan özeline hastanelerle pek sıkı fıkı olduk.

Birine toslayınca medet belki ondadır diye diğerine koştuk.

Aslında bir de Kaf dağının arkasına da bakmalıymışız ama o telaşla aklımıza gelmedi işte.

Evet salgın döneminde (ki bu dönem insanlar sallamasalar da her gün aramızdan iki yüz kişiyi alarak hız kesmeden hala sürüyor) hastanelerin dolayısı ile  hekimlerin ve sağlık çalışanlarının üzerimizde ki hakları ödenmez.

Buna kimsenin söyleyecek bir sözü yok.

Yok olmasına yokta , insanların devlet hastanelerinden umudu kesip Ya Allah diyerek Hospital Banklara yönelmek zorunda oldukları da bir gerçek.

İşte bu durum birkaç sözü hak ediyor.

Eminim çoğunuzun başına gelmiştir; muayene olmak için kamu hastanelerinden randevu almak çok sıkıntılı.

Branş hiç fark etmiyor;

İster kanser olun ister dudağınızda siğil çıksın verilen(o da ulaşabilir ve alabilirseniz) en yakın randevu tarihi yirmi yirmi beş gün ötesi.

Bu arada günlerin aylara dönüştüğüne dair bir çok örnek duymuş olmanız da kuvvetle muhtemel.

Durum böyle olunca  insan ‘‘Acaba sistem çaktırmadan bizi bu Hospital Banklara mı itiyor?’’  diye düşünmeden de edemiyor doğrusu.

Malum artık hepimiz hayatlarımıza dair  her konuda Asteriksin her şeyden şüphelenen o meşhur karakteri gibi fena halde İşkilikiz vaziyetindeyiz.

Şimdi buna ‘‘Olağan üstü koşullar var birader; hastaneler çok yoğun o yüzden randevular geç veriliyor’’ gibisinden en az beş tane karşı yorum gelebilir de insan yine de canının yandığı yerde canın derdine düşüyor işte.

Peki bu durumun Cui Bonosu ne oluyor?

Yani devlet hastanelerinden randevu alamayan vatandaşların durumundan kim yararlanıyor?

Elbette Hospital Banklar.

Dün bir tanesinin bankosunda vatandaştan gerekliliği tartışılır tetkikler için ha bire hatırı sayılır paralar tahsil eden  kızlara ‘‘Maşallah hepiniz banka memuresi gibisiniz’’ dediğimde aklıma geldi bu Hospital Bank lafı.

Özellikle Hastane Bank demedim ki o şıkır şıkır havaları bozulmasın. Malum çoğunun adları bile Frenkçe.

Neyse bu konu daha çok su kaldırır son tahlilde değişen hiçbir şeyde olmaz.

Kul yazıyı görse gerek diyerek noktayı koyayım  iyisi mi.

Hadiseyi sündürüp sizi de germemin bir manası yok.

Ancak bu arada Çekirge Devlet Hastanesi yönetimine küçücük iki sorum olacak;

Birincisi;

Acaba emekli olan Gastroenteroloji uzmanı hekimlerinin (ki yıllardır bu hekim hastanede tek idi) yerine konunun bir başka uzmanını getirmek için daha ne kadar bekleyecekler ?

İkincisi;

Bundan bir kaç yıl önce bana bile ‘‘Biri de bana denk geldi’’ başlıklı yazıyı yazdıran   acil servisteki  doktor hanımı vazife başındayken(!) şöyle bir ziyaret edecekler mi?

Zira aradan seneler geçmiş olsa da hanımefendinin hastaları paylama konusunda ki performansında hiç bir düşüş yok.

Aksine bu konuda level bile atlamış diyebilirim.

Ben ikinci yazıyı yazmamak için onu görünce derhal acilden çıktım ama hastalarla kurduğu cümleleri duymamayı başaramadım.

Benden sorması;

Eğer sorularıma yanıt gelirse onları da yazacağım elbet.