Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Hiç bitmeyen Türkü; Çanakkale destanı

Yazının Giriş Tarihi: 18.03.2021 00:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.03.2021 00:00

Bugün tarihler yine 18 Martı gösteriyor. Bizler Türk olarak şanlı tarihimizle ve ülkemizi düşmanlardan kurtarma adına, çoluk çocuk demeden, yaşlı, kadın demeden verdiğimiz Kurtuluş mücadelesindeki destanlarımızla övünüyoruz.

18 Mart 1915 tarihinde Çanakkale’de yazılan bu destan yüzlerce yıldır hiç unutulmadan söyleniyor. Gururla, mutlulukla, huzurla, milli birlik ve beraberlik ruhuyla.

Çanakkale Zaferi, bir milletin bağımsızlık mücadelesinin 106 yıllık tarihidir. 106 yıl önce bugün, "ben size taarruzu değil ölmeyi emrediyorum” diyen muzaffer komutan Mustafa Kemal ve binlerce isimsiz kahraman "Çanakkale’yi Geçilmez” kılarak, emperyalizme karşı verilen kurtuluş savaşında ilk kıvılcımı ateşlemiştir. Çanakkale Boğazının kenarına, buradan gelip geçenler okusun, bilsin, görsün, yaşanılanları anlasın diye yazılan o yazı bizim milli gururumuzdur.

“Dur Yolcu, Bilmeden bastığın bu toprak, Bir Devrin Battığı Yerdir!”

Evet, bu cümle, Çanakkale Savaşlarının özeti. Birde Destanı Var, Türküsü var, “Çanakkale içinde Aynalı Çarşı, Anne ben gidiyorum düşmana karşı..” diye başlıyor.

Çanakkale’de yazılan bu destanda payesi olan bir başka türkümüz daha var.

“Hey on beşli on beşli, Tokat’ın yolları taşlı, On beşliler gidiyor, kızların gözü yaşlı..”

Bu Türkü de 15 yaşındaki çocukların askere alınıp Çanakkale cephesine savaşa gitmesiyle söylenmiş. Hala dillerde ve söyleniyo6r.

Çanakkale’de yakılan o kıvılcım ki; ışığını söndürmek isteyenlere inat başka vücutlarda bağımsız ve hür yarınlar için ışık saçmaya devam ediyor ve dünya tarihine şöyle yazılıyor; “Çanakkale geçilmez, Türkler yenilemez!”

Ne mutlu bizlere bu gururu yaşatan atalarımıza…

Çanakkale Cephesi'nde kahraman ordumuzun verdiği mücadele yalnızca Türk tarihinin değil bütün dünya tarihinin akışını etkileyecek derecedeydi. Bu cephede alınan galibiyet dünya ülkelerinin güç dengelerini değiştirmiş, paylaşım heveslerini yıkmış, yüce Türk milletinin belirleyici ve yönlendirici gücünü bir kere daha gözler önüne sermiştir.

Çanakkale Cephesi'nin Anadolu halkına verdiği azim, umut ve kararlılık Kurtuluş Savaşı'nın meşalesini de ateşlemiştir. Çanakkale, Türk ulusunun bağımsızlık ve hürriyet söz konusu olduğunda ne denli kararlı ve kahraman olduğunu sonsuza dek anımsatacak bir "Anıtcephe" dir. Çünkü, Türk Ordusu üstün muharebe taktiklerini, silah gücü bakımından çok üstün bir güce karşı ustalıkla kullanmıştır. Bununla beraber dünya harp tarihi, Çanakkale'de Türk askerinin insancıllığını savaş alanlarında bile yitirmediğine, düşmanına dahi merhamet gösterebildiğine şahit olmuştur.

Her siperde ayrı bir destan başlatan askerlerimiz, düşmana karşı verdiği mukaddes mücadeleyi zaferle sonuçlandırdığında, dünya tarihinin zirve sayfalarına da "Çanakkale Geçilemez!" ilkesini bir daha silinmemek üzere yazdırmıştır.

18 Mart tarihi kutsal vatan topraklarını canları pahasına koruyarak şehitlik makamına ulaşan yüce insanları bir kere daha hatırladığımız, minnettarlığımızı, şükran duygularımızı sunduğumuz kutlu bir gündür. İşte bu nedenle, 27.06.2002 tarihinde 4768 sayılı kanunla 18 Mart, Şehitler günü olarak kabul edilmiştir.

Mustafa Kemal Atatürk'ün komutasındaki Türk ordusu, denizde ve karada her saniyesi bin yıla denk bir mücadeleye tutuştuğunda tüm şehit ve gazilerimizin yüreğinde vatan sevgisinin yanı sıra gelecek kuşakların Türk bayrağı altında yaşama şerefinden yoksun kalmamaları arzusu yatıyordu. Bu arzu, Çanakkale Cephesi'ni baştan sona dolduran aşılmaz bir güç duvarı olmuştur: "Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler gelir, başka komutanlar hâkim olabilir."

Bugün bizler, 18 Mart zaferimizin 106. Yıl dönümünü kutluyoruz. Türk milleti olarak Çanakkale şehitlerini yâd ederken kalpleri aynı hislerle dolmaktadır. Coşkudan soluksuz kalırken bu millet, bir kere daha saygı ve minnetle anımsıyor o günleri:

Ey Aziz Şehit,

Bayraklar, memleket ufkunu baştanbaşa donatıyorsa sen göğsünü siper ettiğin içindir düşmana, sen canınla beslediğin içindir toprağı. Şimdi biz her 18 Mart geldiğinde, başımız minnetle eğilirken övüncünle doluyor göğsümüz. Söze sığmıyorsun, marşlardan taşıyorsun. Aziz hatıranı gururla yâd ediyoruz.

Burada, İstiklal Marşımızdaki bu sözleri de yazmadan olmaz;

“Vurulmuş tertemiz anlından uzanmış yatıyor,

Bir hilal uğruna ya rab, ne güneşler batıyor..”

“Bayrakları Bayrak yapan üstündeki kandır,

Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır…”

Bu duygu ve düşüncelerle, bütün şehitlerimizin mekanı cennet olsun. Allah kendilerine rahmet eylesin. Ailelerine sabırlar versin. “Bir ölür, bin diriliriz” ilkesiyle Türk milleti olarak bugün dahi ülkemize göz diken düşmanlara karşı mücadele veriyoruz. Şehitler veriyoruz.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.