Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Hesabı kim kime soracak?

Yazının Giriş Tarihi: 04.11.2020 00:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 04.11.2020 00:01

Her deprem veya doğa olayı meydana geldiğinde, ülkemizdeki imar ve yapılaşma ile müteahhitlik sektörü ve inşaat sektörü sorgulanmaya başlanıyor.

İzmir Depremini yaşıyoruz. Yine insanlarımız enkaz altında kaldılar. Yine öldüler. Yine yaralandılar. Yine bu enkaz yıkıntısı insanların hayatlarını alt üst etti. Ortaya atılan pek çok iddialar var. Her depremde olduğu, her doğa olayında olduğu gibi konuşan, konuşulan pek çok konu var. Anlatılanların pek çoğu doğru. Fakat, bu doğrulara ulaşmakta biraz sıkıntı yaşıyoruz. Bu tespit de doğru. Peki, yanlış olan ne?

İşte o soruya cevap verebilmek, vermek gerçekten güç.

Çünkü, herkes kendisini sütten çıkmış ak kaşık, bir başkasını ise suçlu ilan edebilme yarışı içine girmiş gibi bir hava esiyor. Bu tür rüzgarlı havalarda insanların birbirlerini anlaması, ortak çözüm bulabilmesi gerçekten güç. İnsanlar, hatalarını kabul etmedikleri sürece çözüm odaklı formül üretmekte sıkıntı yaşanıyor.

Herkes haklı olduğuna göre, bizim suçluyu bulabilme imkanımız sıfır.

Olayların ateşi sönüp, gündemden düşmesi üzerine ise yapılacak artık bir şey kalmıyor. Sadece “geçmiş olsun!” dileklerimizi iletebiliyoruz.

Şimdi, eğri oturup doğru konuşmak gerekirse, İmar Kanunlarımız gayet açık. Bu tür durumlarda nelerin yapılması gerektiğini yazmışlar. Yazılıyor da. Uygulamaya baktığımızda ise sorumlu konusunda, kimin ne derece uygulamadan sorumlu tutulacağı konusunda bir sıkıntılar var gibi gözüküyor. Hukuk Fakültelerinde öğretilen derslerde söylenilen ifadeye göre, “iyi bir kanun kötü niyetli olan bir hukuk insanı elinde dünyanın en kötü yasası olabilir. Bunun yanında, dünyanın en kötü kanunu, iyi uygulama yapan hukuk insanı elinde, dünyanın en iyi yasası olabilir…” işte bu örnek, bizim ülkemizdeki imar kanunu ve imar uygulamalarına en güzel ifade ile açıklaması olarak gözlemleyebiliriz.

İmar Kanunu var. Bu konuda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı en yetkili kurum. Bu kurum, bazı yetkilerini Belediyelere bazılarını ise İl Özel İdareleri’ne devir etmiş. Belediyeler de görev ve yetki açısından İçişleri Bakanlığına bağlı. Üst amirleri, valiler ve kaymakamlar.

Bu durumda, kamuda kimin ne zaman nasıl hareket edeceği, kimlerin denetim mekanizmasında görev aldığı belli. Fakat, uygulamada, Belediye Meclisleri imar planı değişikliği taleplerinden geçilmiyor. Parsel bazında kişiye özel imar verilmediğini kimse savunamıyor, anlatamıyor. Çünkü, uygulamalar böyle. Belediyeden alınan imar izninde yazılan inşaat metrekaresi ile arsa üzerine yapılan inşaat metrekaresi arasında fark bulunuyor. Bu farkı da kimse izah edemiyor. Ama, mahkeme kararlarıyla iptal edilen imar planları içinde bile yapılaşma devam ediyor.

İşte, bu konularla ilgili denetim eksikliği ve sorgulama, hesap sorma eksikliği göze çarpıyor.

Bizler, depremde binaların yıkılması, enkazlar altında insanların kalması, can vermesi, yaralanması üzerine tepki olarak inşaat sektörünü suçluyoruz. Bazen, tek suçlu müteahhitlermiş gibi yazıları da yazıp okurlarımıza okutan arkadaşlarımız, meslektaşlarımız var. TV ekranlarına çıkıp, bina enkazı kenarında konuşan pek çok kişinin de hedef tahtası haline getirdiği inşaat sektörü birkaç gün, olaylar unutulana kadar eleştiri yağmuruna tutuluyor.

Kimse, bu işi yaptıran kim? Bu ruhsatları veren kim? Bu işin denetlemesinde sorumlu olan kim? Diye konuşmuyor. Yada konuşmak istemiyor. Olay, ekonomik, dünyanın en büyük ekonomisi ve ülkemizin de en büyük rant ekonomisinin döndüğü sektör inşaat sektörü. Allah muhafaza etsin, bu sektördeki taşlar yerinden oynatıldığı zaman ekonomi batar imajı yayılmış.

Belediye denilince akla eğitim, kültür, sosyal aktiviteler, halkın alt yapı sorunlarının çözümlenmesi, yolların yapılması, gece ışıklandırma, temizlik hizmetleri değil, inşaat ve imar geliyor.

Sonra, siyasi vesayet, belediyelerdeki bu rant cephesinden faydalanabilme adına da imar afları çıkarıveriyor.

Dünkü, yazımda da ifade ettiğim gibi, sağdan, soldan gelen bu imar afları, yapılan işlerle ilgili denetim eksikliği ve bugün gündeme getirmeye çalıştığım denetim eksikliği yüzünden bizler başımıza gelen her doğa olayında, selde, yağmurda, depremde böylesine felaketleri yaşıyoruz.

İşini doğru dürüst yapan, çevremizdeki pek çok güzel projeye imza atan, eserleriyle dünyaya örnek mimari yapılar gerçekleştiren, mühendislik harikası yapılaşma ile binaları sağlamlaştıran, insanlara güvenli ve huzurlu yapıla-r sunan mimar, mühendis, müteahhitlere söyleyecek sözümüz yok. Fakat, iddialara göre, bir karış büyük olsun, 3-5 santim fazla olsun diyerek siyasi güç veya parasal güç veya rantsal güç kullananların yaptıklarının yanına kar kalması yolundaki halk arasındaki konuşmalar bizleri üzüyor. Vatandaşları enkaz altında bırakabiliyor.

Bu işin hesabı sorulmalı. Eğer, bu olayları yaşatan, yaşatılmasına yol açan kim veya kimler ise kamu görevlisi, zengin, fakir, siyasi vesayet sahibi denilmeden, toplum adına, insanlık adına hesap sorulmalı. Ki, bu tür olayları bir daha yaşamayalım.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.