Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Her şey partili olmak mı?

Yazının Giriş Tarihi: 27.06.2022 00:06
Yazının Güncellenme Tarihi: 27.06.2022 00:06

Sosyal paylaşım siteleri, giderek Televizyon ve Basılı gazetelerin yerini almaya devam ediyor. Bununla birlikte paylaşımların altına inanılmaz yorumlar yazılıyor. Bu yorumların büyük çoğunluğu, hakaret, küfür, tehdit ve şiddet içeriyor. Bu tarz yazanlara dikkat ettiğimizde cümle düşüklüğü, harf ve kelime hataları ile dolu, imla hatalarını pek dikkate almasak ta bu yorumlardan yazanlar dışında herkes rahatsız. Devamında ise zaten geç işleyen mahkemeleri bir hayli meşgul etmekte.

Bu tarz yorumlarda en çok Merhum Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in vefat ettiği geceyi ilk sıraya yazarım. O gece bu tiplerden ve ahlaksız, kişiliksiz, cahil zümreden öyle nefret ettim ki anlatamam. Oysa hakaret ettikleri Demirel sayesinde Onun yaptığı hastanelerde tedavi oldular, yaptığı okullarda okudular, getirdiği elektrikle aydınlıkta yaşayıp, açtırdığı fabrikalarda çalıştılar. Evlerine kadar getirdiği su ile banyo yapıp temizliklerini, yemeklerini ve susuzluklarını giderdiler. Üstelik bu hizmetler para yokluğunda yapıldı. Günümüzde olduğu gibi devasa vergiler, gelirler, KDV, ÖTV yoktu.

İkincisi ise Yaşa Kemal'in vefatındaydı. Yaşar Kemal aslında romanlarında "İnce Mehmet" gibi birini kahraman yapıp, vefatında kendisine hakaretler eden zümreyi savunmuştu. İşte bu zümre okumayan, araştırmayan, nedir, ne değildir? Diye merak edip araştırmayan zavallı kitleydi. Kendilerini kahraman yapan yazara cehennem de ateşin bol olsun demeleri ne kadar acıydı.!

Ardından Zeki Alasya, Levent kırca, Ferhan Şensoy gibi ülke sanatına katkı koymuş değerli isimlerde bu üzücü durumdan nasiplerini aldılar. Cevap verme şansları olmamasına rağmen.

Cevap verme şansı olan bir doktor, bu zümreden birine nasıl cevap vermiş okuyalım Bu cevap birkaç yıl önce verildi, fakat her dönem parti ismi fark etmeden güncelliğini koruyacaktır.

"Sigortasız ve asgari ücretin bile altında bir maaşla hastanede otomasyon görevlisi olarak çalışan birisi tokat yediğimizi ve artık susmamız gerektiğini söylemiş. Daha da epey saydırmış. Koyun olmadığını partinin, refaha giden yol olduğunu söylemiş. Böyle ukalalık yapmak hiç tarzım değil ama çok sinirlendim. Şimdiden özür dilerim.

 Bak sevgili kardeşim benim yaşım 39. Arabam, 3 evim ve bankada sağlam bir mevduatım var. Karı koca doktoruz şükür güzel bir gelirimiz var. Başka bir partiden aday tanışım yok, başka bir parti gelirse alacak ihalem yok.

Yani başkası iktidar olursa bir çıkarım yok o yüzden böyle konuşmuyorum. Benim yakınlarım senin çevren gibi fıtratı gereği madende ölmüyor. Hani hep diyorsunuz ya neden Nişantaşı'ndan hiç şehit cenazesi kalkmıyor diye. Çünkü benim yakınlarım dövizle askerlik yapıyor senin yakınların gibi şehit olmuyor. Canımın istediğini yiyip içip alıyorum. Senin bir ayda yemediğin eti bir öğünde yiyoruz. Çocuklarımızı en güzel okullarda okutuyoruz.

Peki neden bu kadar yırtındık. Çünkü biz istedik ki en azından daha iyi asgari ücretle sigortalı bir işte çalış. Biz istedik ki patronların daha zengin olsun diye seni güvensiz işlerde çalıştırmasınlar. Biz istedik ki, yakınların şehit olmasın. Yani pisi pisine ölümler fıtratında olmasın. Başını sokacak evin olsun, işe 2 dolmuşla gitme. Artan döviz ve altın karşısında paran erimesin. İnsan gibi yaşa. Özgür demokratik bir ülkede yaşa. Hakkını her aradığında biber gazı ve sopa yeme. Gerçi gazı ve sopayı yine sizi düşünürken biz yedik ya neyse. Kadın olarak ikinci sınıf insan olma. Senin çocuğunda iyi eğitim alsın senin evine de et girsin. Senin evlatlarında güzel yaşasın. Yoksa bize giren çıkan bir şey yoktu. Çoğumuzun tuzu kuruydu. Ama derdimizi anlatamadık. Sana verilecek para ile saraylar yapıldı, jetler alındı, Avrupa'da mağazalar kapatıldı. Sana verilecek para yandaşlara peşkeş çekildi. Ağzın açlıktan kokarken eline bayraklar alıp milli maç kazanılmış gibi sokaklara kutlamaya çıktın.

Biz istedik ki dün gece sana balkondan el sallayanlar bilmem kaç bin liralık eşarplar çantalar taşırken, her sene yeni bir gemicik alırken sen geçim derdinde olma. Ama sonuç ortada.

Canın sağ olsun. Ama bundan sonra sizi düşünen namerttir. Ne haliniz varsa görün. Benim keyfim yerinde. Anlaşılan senin de keyfin yerinde. O zaman üzülecek bir durum yok. Kendine bunları reva görüyorsan tamam bu ücretlerle çalışmaya, iki dolmuşla kiralık evine gidip ay sonunu nasıl getiririm diye düşünmeye devam et. Askerdeki çocuğunu düşünmekten geceleri uyuyama. Madenlerde ölmeye devam et, hayatın sigortalı iş aramakla geçsin. Statta bile fişlen, mahalle baskısı yaşa, düşünme özgürlüğün olmasın. Polis savcı korkusu ile yaşa. Çocuğun da senin gibi iyi eğitim alamadığı için asgari ücret altında yaşasın. Artık hiç umursamıyorum. Umursadık ağzımızın payını aldık. Senin geleceğine oy kullanmak için iki katı ücrete uçak bileti alıp uykusuz, yorgun İstanbul'dan gelen kafama edeyim.

Aptal ve koyun olan sen değil seni düşünen bizleriz. Şimdi ne halin varsa sen düşün."

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.