Acaba diyorum;

Almanya’da,Fransa’da,İsviçre’de,   İsveç’te, Danimarka’da filan çıkan gazetelerin köşe yazarları her gün neleri yorumluyorlar ya da ağırlıklı olarak hangi konuları köşelerine taşıyıp işliyorlardır?

Bu merakımı gidermek için zaman dillerinden az buçuk çaktıklarıma bakıyorum, çakmadıklarımı da Google’a tercüme ettiriyorum.

Son bir buçuk yıldır hemen hepsinin ortak konusu salgın.

Elbette kendi gündemlerine özgü siyasi yazılar yazanlarda var aralarında da o yazıları burada yazsalar okur hepsini çocukça bulur okumaz.

Yani adamların/kadınların konu diye işledikleri ne varsa bizde iş yapmaz.

Çünkü bizim gündem ortalamamız onların çoğunun emekli olup kalemi bıraktıkları zaman bile göremeyecekleri kadar yoğun ve bir o kadar da iç karartıcı.

Hayatımıza dair ne varsa istisnasız hepsinde kendine has ve birbirlerini tetikleyen sıkıntılar da var.

Mesela şu habere bakar mısınız?

81 ilde çıkan haberler tarandıktan sonra saptanıyor ki; 2021 Ocak ayında 94 olan intihar sayısı, Şubatta 99, Martta 112, Nisan da ise 129 olmuş.

Bu gün 6 Mayıs 2021; basına yansıyan intihar sayısı şimdiden dört.

İntihar olayları yaşta gözetmiyorlar, cinsiyette.

Mart ayında on üç çocuk yaşamına son verirken, Nisan da onlara sekiz çocuk daha eklenmiş. Çocukların yaş ortalamaları ise on üçmüş.

Söylemek dile, yazmak kaleme kolay.

Ama bunu hazmetmek yüreklere ağır yük.

Bizim inancımıza göre intihar ederek ölmek büyük günah sayıldığından intiharlarının aileleri tarafından gizlendiği kim bilir daha kaç erkek, kadın, delikanlı, genç kız, çocuk var aralarında bilinmez.

Sayabildiğimizi sayıyoruz, sayamadığımızı yok sayıyoruz.

Ben her intihar olayının aslında bir cinayet olduğuna inanırım.

Evet, olay yeri incelemesinde katilin bıraktığı bir DNA ya da parmak izine ulaşmak belki mümkün değildir ama bunun katilin olmadığı anlamına da gelmediğini, yakalanıp kelepçe vurulup tutuklanacak kadar somut değilse de dolaylı olarak her intihar hadisesinin bir katili olduğunu düşünürüm.

Bazen aile içi şiddet olur, bazen töre, bazen cinsel istismar, bazen mobing, bazen ruhsal dengesizlik, bazen çaresizlik, bazen fiziksel bir rahatsızlık, bazen toplum dayatmaları ile yoğunlaşan mahalle baskısı, bazen gelecek endişesi, çoğunlukla da ekonomik krizler ve yoksulluk ve dahası…

Katil sadece kılık değiştirir hepsi o.

Demem o ki

Her bir intihar vakası cinayettir ve faili de meçhul değildir.

Mutlak surette bir tetikçisi vardır ve her intihar bir kul hakkı ihlaline denk gelir.

Sıkıntı bu tetikçileri kimsenin aramaması, daha kötüsü tetikçiden saymayarak, intiharı cinayetten görmeyerek dosyaların kapatılmasıdır.

Hal böyle olunca da;

Katilin ya da katillerin ellerini kollarını sallaya sallaya erkeklerimizin, kadınlarımızın gençlerimizin söylemesi çok can yakıcı ama çocuklarımızın hayatlarında rahatça dolanması ve onları bu dünyadan kopartıp kopartıp alması kaçınılmazdır.

Aslında bu katil ve katiller öyle çok iz bırakıyorlar ki arkalarında…

Çoğunun üzerine basa basa yürüyoruz da haberimiz yok.