Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Hamaset Sendromu

Yazının Giriş Tarihi: 13.06.2021 00:03
Yazının Güncellenme Tarihi: 13.06.2021 00:03

Geçen akşam Türkiye İtalya maçını ve öncesinde ki konuşmalarla konuyu kendilerine vıcık vıcık malzeme yapan reklamları  izlerken bir kez daha emin oldum ki hamaset bizim coğrafya da sıradan bir deyim olmaktan ziyade ciddi bir sendroma dönüşmüş durumda.

Bir de insanda başka bir maç izliyormuşta farkında değilmiş  izlenimi uyandıran  spikerlerin hamaset rekor denemeleri vardı ki sormayın gitsin.

TDK hamaset sözcüğünü her ne kadar ikiye ayırarak baskın olanı “Yiğitlik, kahramanlık veya cesaret göstermek”dese de biz de genel kabul göreni ikinci tanımlaması olan ‘‘Dinleyicileri heyecanlandırmak ve etki altında bırakmak için başvurulan abartılı anlatım biçimi’’

Yani köküne kadar gazlama…

Toplumca bizi geleceğimizden vuracak kadar tehlikeli bir çok hadisenin üzerinden atlayıp, gözlerimizi sıkı sıkıya kapatıp,kulaklarımıza pamuklarla tıkayıp çeşitli garabetleri yok saysakta iş hamasete geldiğinde içimizden bir Dede Korkut çıkıyor başlıyoruz kendimize yine sadece kendimizin inanacağımız masallar anlatmaya.

Bu arada söylemlerimizde pireyi deve yapmakta ki maharetimiz de sahne alıyor ki en sıradan olması gerekenleri bile destanlaştırıyoruz.

Bazen de subliminal mesaj verip reklam yapacağız diye makarnaya ton balığı katıyor kimse yemediğinde de de kendimiz yemeye çalışıyoruz lakin lokmalar ağızımızda büyüyor yutamıyoruz.

Askerde ha bire patetes soyup terhisinde komando masalları anlatanlarımızdan,avcı palavlarına aklınıza ne geliyorsa hamaset sarmalında.

Özellikle de politika da…

Bilmiyorum kendi kendine bu kadar ara gazı veren başka bir millet var mıdır yeryüzünde.

Bayılıyoruz abartmaya.

İşin kötüsü abarttıklarımıza bir süre sonra kendimizde inanmaya başlıyoruz.

Kim bilir belki de yaşadığımız ağır gerçekleri onları makyajlayarak hafifletmeye çalışıyoruz.

Bu sorunun yanıtı elbette konunun uzmanlarında; o yüzden bana yorum yapmak düşmez.

Hem haddim de değil zaten.

Ancak yine de hamasetle sanal gerçek arasında köklü bir bağ olduğu düşüncesinden de kendimi alamadığımı itiraf etmeliyim.

Yoksa neden hepimizin aynı konularda birden fazla doğrularımız olsun ki?

Neyse bu hamaset sendromu meselesi çok su kaldırır; bir pazarınız var onu da ben hamasete boğmayayım.

***

-Hayatım yazı bitti; bir oku da gönderim gazeteye.

-Okudum; fena değil.

-Ne demek fena değil ? insan en azından mükemmel olmuş,bundan iyisi Şam da kayısı filan der be canım; ne o öyle kuru kuru eh idare eder filan…

-Haaa hamaset yapayım diyorsun yani…

-Accık yapsan ne olur be hatun?

-Hadi hadi mutfakta işim var benim, bırak hamaseti memaseti de sayfa ayarlamasını yap gönder gazeteye yazını; sonra da şu bezelyeleri bir ayıklayıver.

-Tamam ya tamam.Tabi benim bezelye ayıklama da efsane olduğumu biliyorsun ya…

***

Yoksa ben makale yazayım derken gerçekten Hamaset Sendromu diye bir şey mi buldum ne?

Aslında tevazuya gerek yok, çünkü buldum.

Konuyu beynimde irdelerken birden bire  aklıma dahice ve destansı bir fikir gelince de dedim ki bu o.

Efendim hadise şimdi şöyle oluyor…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.