Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Halep oradaysa arşın burada…

Yazının Giriş Tarihi: 24.03.2021 00:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 24.03.2021 00:01

İstanbul sözleşmesinden çıkıldı mı, çıkılır gibi mi  yapıldı, meclisin kanun bazında kabul ettiği bir sözleşmeden sadece yine meclis kararı ile çıkılabileceği zorunluluğu atlandı mı yoksa onlarcasında olduğu gibi belirli kullanma süreli bir gündem mi oluşturuldu onu isteyen tartışsın.

Hatta bu bir devrimci harekettir diyerek devrim kavramını da şaşırtanlar iki kere tartışsın.

Gerçi konuya müdahil olanların yarısından fazlası ‘‘Yahu bu sözleşme ne diyor ki kaldırıyoruz ya da kaldırılmasına karşıyız’’ diye merak edip metni okumamışlar, okuyanlar ne diyorsa onlarda  eyvallah diyorlardır ya o da başka mesele.

Ayrıntısı adı yazıldığı anda yığınla geliyor ekrana.

Ben sadece bu içi seni yakar dışı beni kıvamında ki sözleşmenin ne olduğunu yazayım;

İstanbul Sözleşmesi en kısa tanımı ile;

Kadına yönelik bireysel ve aile içi şiddeti önlemeyi amaçlayan, bununla mücadelede temel standartları ve devletlerin bu konudaki yükümlülüklerini belirleyen Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan uluslararası bir insan hakları sözleşmesi.

Kırk beş  ülke ve Avrupa Birliği tarafından imzalanan sözleşmenin

Kadına yönelik her türlü şiddet ile ev içi şiddetin önlenmesi, Şiddet mağdurlarının korunması, Suçların kovuşturulması, suçluların cezalandırılması ve Kadına karşı şiddet ile mücadele alanında bütüncül, eş güdümlü ve etkili işbirliği içeren politikaların hayata geçirilmesi olmak üzere dört tane temel ilkesi var;

Yani sözleşme mahkemede uslu durdu,kıravat taktı,pişman oldu nayır nolamaz dedi vs bahanelere taviz vermiyor.

Birileri belki üzülecek ama eş cinsel evliliğe cevaz da vermiyor. Okuması olan anlar, yazmasına gerek yok.

 Çıngarda burada kopuyor.

Çünkü kadına kıza şiddet uygulamayı,onları alıp satmayı,çocuk filan demeden hallenmeyi,bu dünyada ki hizmetçileri yerine koymayı,zekasını ve namusunu yok saymayı,özgülüklerine düşman olmayı,eğitimlerine taş koymayı ve onları dilekleri anda  öldürmeyi kendilerine verilmiş ilahi bir hak sanan dünya kadar erkek(!) var bu coğrafyada.

Tek çabaları bu kendilerinden menkul haklarını özgürce(!) kullanabilmek,hatta mümkünse kadın cinsini tümden yok saymak.

Ama haklılarda bir yandan;

Dünya kadını korumak için hiç boş durmuyor;

Mesela Birleşmiş Milletler (BM) düzeyindeki dokuz temel insan hakları sözleşmesinden biri olan Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi (CEDAW)var.

Mesela 2010 yılında ülkemiz tarafından da onaylanan, çocukların cinsel su istimal ve cinsel istismara karşı korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi Lanzarote var.

Aralarından birileri bu sözleşmeleri de didiklemeye başladılar bile de..

Madem öyle;

Onlarda şöyle yapsınlar;

Dilekçeler versinler,paneller düzenlesinler, kamuoyu oluştursunlar,ahaliyi kadına-çocuğa şiddetin gayet normal olduğu hatta yapılmamasının ayıp olduğu konusunda bir güzel ikna etsinler, olmadı becerebiliyorlarsa kadın olmayı tümden yasaklasınlar olsun bitsin.

Kim sağ kim selamet çıksın ortaya.

Madem bu kadar nefret ediyorlar kadınlardan musmutlu otursunlar erkek erkeğe …

Evet bu durumda muhtemelen bazı teknik sorunlar yaşayacaklardır da, olsun ona da bir çözüm bulurlar  kendi aralarında.

Ama fırsat bulurlarsa Hazreti Allah’ın ana olmakla şereflendirdiği kullarına reva gördükleri muameleyi nasıl affettireceklerini de bir düşünsünler derim;

Malum onun katında uygulamalar burada ki gibi değil.

‘‘Her kul diğerinden hakkını alacaktır’’ ilahi emriyle mühürlenmiş

Kul hakkı var.

Demem o ki;

Keyfiyet beylerin

Halep oradaysa arşın burada…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.