Dert bir değil ki…

Hayatımıza dair akla ne gelirse hepsi sorunlu.

Birini değil çözmek fark edene kadar ardına onlarcası takılıyor

Dolayısı ile de dertlerle ite kaka bir yaşam sürüp hiç birini halledemeden göçüp gidiyoruz bu dünyadan.

Buyurun işte bu da o kronikleşti kronikleşecek bir başka dert;

İHH İnsani Yardım Vakfı adlı iki yıldır üzerinde çalıştığı “Madde Bağımlılığı ve Bağımlılıklarla Mücadelede Sivil Toplumun Rolü” adlı saha araştırma raporunu açıklamış ve Türkiye’de yaklaşık 10 milyon insanın madde ve davranış bağımlısı olduğu belirtmiş ve 12-17 yaş arası gençlerin ciddi tehlike altında olduklarını, bu durumun da 15 kentte artık  güvenlik sorunu olduğunun altını çizmiş.

Ayrıca raporda, "Özellikle, İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Antalya, Denizli, Gaziantep, Adana, Edirne, Konya, Kayseri, Samsun, Van, Diyarbakır ve Şanlıurfa gibi büyük kentlerimiz bu durumdan olumsuz etkilenebilecek yerlerdir" denilmiş.

Uyuşturucunun tetiklediği cinayet oranları da yer almış raporda ki öyle böyle değiller;

Cinayetlerin %60’ı, saldırıların %40’ı, tecavüzlerin %33’ü alkol ve madde kullanımı olan kişiler tarafından gerçekleştiriliyormuş.

Rapor, Türkiye nüfusunun %15,8’i 15-25 yaş grubunda. 12 milyon 971 bin 396 çocuğumuz madde bağımlılığı riskine karşı savunmasız durumda olduğunu da ortaya koyuyor ve ülkemizde yaklaşık 10 milyon insanı madde ve davranış bağımlısı olarak tanımlıyor.

Verilerin en can sıkıcısı da 125 bin STK nın bu konuda duyarsız kalmaları gerçeği.

Ben bu durumu yıllardır Bursa’da da gözlemliyorum.

Fark Yaratan Ödül Törenleri’nin de önemli bir kriteri olan uyuşturucu ile mücadele konusunda öyle elle tutulur faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının sayıları yok denecek kadar az.

Galiba burada da alenileşen meşrulaşıyor,mesele olağan kabul ediliyor.

Konuya duyarlı olanlar anımsayacaklardır; 2018 yılında bağımlılıklar ile mücadelede seferberlik kararı alınmış,dönemin Sağlık Bakanı, 2018 Şubat ayında tütün, alkol, kumar, teknoloji ve uyuşturucu bağımlılığı ile seferberlik mücadele sürecini, “3 yıl” olarak sınırlı tutmuş ve bu süreç sonucunda istenilen başarı elde edilemez ise Avrupa’nın metotlarına başvurulacağını ifade etmişti.

Rapor,kararın alınmasının üçüncü yılına girdiğimiz bu günlerde de durumda olumlu bir gelişme olmadığını ortaya koyuyor.

Artık Avrupa nın metodları neyse onları uygulayacaklar demektir.

Ama en azından şimdiden bir adım atılarak insanların özellikleri de gençlerin sanal kumar çukuruna düşmelerini önlemek için Avrupalıları filan beklemeye gerek yok sanırım.

Rapor bu konuya da  “İddia” türü şans oyunları ve sanal kumar bağımlılığı 3 milyon kişiyi esir almış durumdadır; her kumar ve teknoloji bağımlısının potansiyel bir madde bağımlısı adayı olduğunu unutmayalım’’ diyerek dikkat çekiyor.

Evet şimdi gündem de salgın var;dolayısı ile pek çok mesele önceliklerini bu belaya vermek zorundalar ama hayatta bir yandan tüm olumsuzlukları ile sürmeye devam ediyor.

Kısacası bizim sorunları  artık şu daha çok önemli,şu daha az,bu mühim değil,ona değmez gibisinden ertelemelerle kategorize etme lüksümüz yok.

Şöyle bir düşündüm de;

Bu güne kadar başımıza dert olan ne varsa ‘’Hele dur bakalım’’ parantezine almışız,sonra da meseleyi inşallah maşallahlara havale etmişiz.

Baktık içinden çıkamıyor,altından kalkamıyoruz o zamanda yok sayıvermişiz.

Sanki yok sayılınca yok olacaklarmış gibi…

Neyse yazının sonun da ‘‘Madde Bağımlılığı ve Bağımlılıklarla Mücadelede Sivil Toplumun Rolü’’ adlı rapordan bir kaç paragraf daha paylaşayım da durumun vehameti daha iyi anlaşılsın;

Biraz uzun ama olsun;

Türkiye’de uyuşturucuya başlama yaş ortalaması 20.8’miş. Uyuşturucu öncesi tütün kullanım oranı ise % 81,2 alkol kullanım oranı ise %38.Bağımlıların yüzde 82’si madde kullanmaya esrar ile başlamış ve bunların %74.4’ü maddeyi ilk kez arkadaş veya yakın çevresinden temin ediyormuş.Bağımlılıkta merak çok önemli bir etken durumdaymış ve merak ederek uyuşturucuya başlayanlarınların oranı  %36 imiş.

Rapor hazırlanırlaken yüz yüze görüşülen gençlerin  %55.3’ü bağımlı olduklarını ifade edelerken %55.6’sı uyuşturucu madde kullandıklerı için için sosyal güçlük çektiklerini belirtiyorlarmış. 2019 yılı verilerine göre, hayatının herhangi bir döneminde madde kullananların %94.2’si erkek % 5.8’i kadınmış ve %64’ü ortaokul ve ilkokul düzeyinde eğitime sahiplermiş. %89.6’sının annesi de ev hanımıymış. Bağımlı gençlerin, annelerinde ortaokul ve ilk okul eğitim düzeyi %94.8 ken babalarında ise ortaokul ve ilkokul eğitim düzeyi % 88.8miş.Bağımlıların %45.9’u maddeyi kendi evinde kullanmakta ve  %85.5’i aile fertleriyle birlikte yaşamakta imiş. %71.2’i de 15-24 yaş arasında uyuşturucu kullanmaya başlamış.

Ulusal Sağlık Araştırmaları verisine göre, 7 milyonun üzerinde (nüfusun %12’si) kişinin alkollü içecek kullandığı görülmekteymiş. 2018 yılı verilerine göre sigara içme oranları erkeklerde %52,9, kadınlarda ise % 34,1  miş.

Ayrıca İsveçli sanal kumar şirketlerinin gelirlerinin 1/4’ünü Türkiye’den elde ediyor ve dünyadaki 5 milyar dolarlık kumar gelirinin %2,5’i de Türkiye’den sağlanıyormuş..

Ülkemizde uyuşturucunun %80’i sokak satıcılarından ve internetten temin edilmekte olduğu saptanmış, Başta İstanbul, Bursa, İzmir, Ankara ve Antalya olmak üzere 81 ilin tamamında uyuşturucu madde kullanımı tespit edilmiş durumda imiş.

Merak edenler raporun adını yazarak internetten daha fazla ayrıntıya ulaşabilirler.

Bana hafakanlar bastırmaya raporun üç paragrafı bile yetti.

Yazıyı sonuna dek okuduysanız eminim size de hafakanlar basmıştır…

Umut ediyorum ki  o hafakanlar bu işleri çözmek zorunda olanları da bir gün bassınlar da hadi bakalım diyerek işe bir el atsınlar.

Hele bir duralım bakalım…