Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Gazeteci(kim)liği

Yazının Giriş Tarihi: 18.06.2021 00:04
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.06.2021 00:04

Malum ülke ciddi bir gazeteci testinden geçiyor bu günlerde.

Kim gazeteci kim gazeteci kılığında garip bir turnusol kağıdı ile ayrışıyor.

Evet belki bu süreçte diğer yüzlercesi gibi halı atına süpürülerek bitecek belki ama,eminim ki medya mahallesi artık hiçbir zaman eskisi olmayacak.

En azından nüfusu ciddi şekilde azalacak.

Alaylısı mekteplisinden çok olan bir meslek gazetecilik.

Tabi burada alaylı derken gazetecilik ile ilgili bir okuldan değil de farklı tahsiller ve meslek dallarından gelerek gazetecilik yapanları kastediyorum.

Gazeteciliğin tanımı karşısında ’’Gazeteciler, bir gazete veya derginin hazırlanmasında ve çıkarılmasında görev alan kişilerdir. Gazeteci, haber ve bilgi kaynağına çabuk ulaşmak ve bu kaynaklardan edindiği bilgi ve haberleri okurlara sunma işini üstlenmiştir.’’ yazıyor.

Gerçi bir sürü şey daha yazıyor ama bize bu kadarı yeter.

Tanımı üç aşağı beş yukarı hatırladık;

O zaman bir bakalım sayfalarla ve dört köşe köşeler ile  örtüşüyor mu?

Örneğin,

Bir haberin yapılma aşamalarını bilmeden,

Sahada ki muhabirin kıymetini anlamadan,

Bir kurumda çalışıyorsa gazetesinin okuyucu tarafından gördüğü karşılığı merak etmeden,

Kendi arşivini oluşturmak için nasılsa sitede var diyerek gazetesini bayiden satın almaya gerek görmeden,

Gazete ki hataları bile fark etmeden, grafikerleri tanımadan,okuyucu ile müşteriyi ayıramadan,

Yersen diyerek iş yapıp,yenmediğini görünce atarlanmadan,

Kesip kopyalayıp yapıştırmayı reddetmeden,imla kurallarını bilmeden,dilinin kurallarına hakim olmadan,

İlle de birilerini memnun etme çabasında bulunmadan,

Had,edep bilmeden,beleş yemek peşinde koşup,çanta da keklik olmadan,

Yalanla haberi bir tencerede kaynatıp yine aynı tabakta servis etmeyi kendi günahına okuyucusunu ortak etmekten korkmadan,

Gazeteye gidiyorum diye salona geçip sokağa bile çıkmayıp internet haberlerinden konu türetmeden,

‘Sayın basın mensubu’olmak için emek arşivindekileri saymadan,

Bir sürü iş deneyip hepsinden çırak çıktıktan sonra ‘’bu meslek benim için biçilmiş kaftan’’ demeden,

İki yazıyla havalara girip,bir soru ile tuş olmadan,muhatabına çanak tutmadan ve dahi kap kacak olmadan,

Her fotoğrafta kelle olmadan, kendisine verilen köşe yazarı vs. gibi payeleri abartıp küçük dağları yaratmaya kalkmadan,

Köşesini üç kişiye okutunca RSF(Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü)ödülü almışcasına havalara girmeden,

Köşe yazmak ile,gazeteci olmayı karıştırmadan,

Ismarlama yazı yazmanın sadece siparişi verene yarayacağını bilmeden,

Fikri sabit olmadan, manşetlik haber yapıyorum zannedip vicdanlarda sür manşet olmadan,

Rahmetli Uğur Mumcu’nun dediği gibi bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmadan,

Düşündüğü sanıp,işkembe-i kübradan sallamadan

Gazete de yazmakla mektup yazmayı karıştırmadan,

Orta okul kompozisyonu kıvamında cümlelerini yazı sanmadan,

Gazete çıkarıp onu ayakta tutmak için kendini ve ailesini ertelemeden

Basın kartı ile hamili kartı birbirine karıştırmadan,

Gazetecilikte esas sermayenin yürek olduğunu bilmeden…

Kanal kanal dolanıp ağızından çıkanı kulağından saklamamayı beceremeden,

Kalemi ile dürbünlü tüfeği ayırd etmeyi bilmeden,

Yazdığı her harfe bir kur değeri yüklemeden ve akçeli işlerde beş para olmaktan sakınıp çantasının içinde kaybolmaktan sakınmadan...

Hadi uzatmayayım,mesleğe dışarıdan da girse de etiğini öğrenip araştırmadan

Gazeteci olunabilir mi?

Bana sormayın;

Ben gazeteci değilim ki..

Daha otuz dokuz buçuk fırın var önümde.

Ona da ömrüm yetmez zaten...

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.