Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun! Diye sevinçle içten kutlamak isterdim ama maalesef ki hayatın gerçekleri hemen beliyor gözümün önünde.
Mesela hangi kadınların ‘kadınlar günü’ kutlu olsun diye sormak geliyor içimden.
Şiddet gören kadınların mı?
Tacize uğrayan kadınların mı?
Bitmeyen istismar ve cinayetler mağduru kadınların mı?
Küçücük yaşta evlendirilerek ev kadını olmaya mahkum edilmiş çocuk kadınların mı?
Hem çalışıp, kariyer yapıp hem çoluk çocuk bakarak hem de evin işlerine koşturan kadınların mı?
Çocukları askerdeyken her şehit haberi gördüğünde gözyaşlarına boğulan anaların mı?
Tüm zorluklara rağmen evini geçindirmeye çalışan, evin muhasebecisi, evin bulaşıkçısı, evin aşçısı, evin temizlikçisi, evin tesisatçısı, evin bekçisi kadınların mı?
Afrin’de Türk milletini, Türk kadınını temsil eden ‘Nene Hatunun torunlarıyız’ diyen gururumuz kadın subayların mı?
Son zamanlarda gördüğüm en güzel kareydi… 4 kadın subay yan yana, başı dimdik… Zeytin Dalı Harekatı’nda bizi temsil ediyor.
İşte Türk kadını; Korkusuz ve yürekli…
Doğumdan ölüme kadar hayatın her anında varlıklarını hissettiğimiz, bizi biz yapan değerli kadınlarımızın her zorlu koşula rağmen her zaman ayakları sapasağlam yerde.
Bu anlamlı günde başta Türkiye’mizin kadınları olmak üzere dünya üzerindeki bütün kadınları sağlık, mutluluk, huzur ve başarı dileklerimle kutluyorum.

*******************
Kadınlar günü ile ilgili sosyal medyada bir görsele rastlamıştım geçen yıl.  Bir kadının eşi ‘8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde’ karısına hiç olmadığından daha yardımcı ve daha naziktir.  Sonra 9 Mart gelir ve kadının eşi 7 Marta geri dönmüş yine hizmeti ayağına beklemektedir.
Yani kadınlar gününün ya da genel olarak sorayım; özel günlerin anlamı sadece bir gün için mi geçerli?
Bir gün mü değerli kadınlar. Sadece bugün mü?
Ya diğer günler ne değişiyor? Biz kadın deyince ne anlamalıyız? Biz kadın dendiğinde neyi görmeliyiz? Biz kadını nasıl tarif etmeliyiz?
Şu soruyu hiç duydunuz mu? Kadınlar günü var da neden erkekler günü yok. Anneler gününde olan ilgi de babalar gününde yoktur bazılarına göre.
Evet doğru! 
Neşat Ertaş’ın bir sözü var; Kadınlar insandır, erkekler insanoğlu…
Ne kadar anlamlı söz öyle değil mi? Kadınlar olmasaydı dünyadaki hiçbir şeyin önemi kalmazdı.
Kadının toplumdaki önemini ve değerini yazarak, anlatarak bitiremeyiz.
Ama kadınların değerini anlamak için çok uzağa gitmeye gerek yok.
Bizi dünyaya getiren analara bakmak yeterli.
Tarihi okumak yeterli.
İnsan olmak yeterli…
********************
GÜZEL ŞEYLER DE OLUYOR!
Yukarıda da bahsettiğim gibi şiddet, taciz gibi olaylar Türkiye’nin kanayan yarası. Her daim kadınlara yönelik çalışmaların arttırılmasını bekliyor ve kadınları daha çok ön planda görmek istiyoruz.
Son günlerde gündem de olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın başlatmış olduğu okuma yazma seferberliği evde, işte, tarlada, fabrikada ter döken emektar kadınlara umut oldu.
Geç kalınmış güzel proje.
Ayriyeten girişimci kadınlar da son zamanlarda kendini oldukça göstermeye başladı. Bu da kadınların toplum içindeki yerini daha da sağlamlaştırdığını gösteriyor. Kadınlar her mesleği layıkıyla yerine getiriyor.
Kadının ekonomiye katılımı daha da arttırılmalıdır.
Çünkü; Kadınları ne kadar güçlüyse toplumlar o ölçüde medeni ve gelişmiştir.
*********************
Kadın üretkendir.
Kadın çalışkandır.
Kadın güçlüdür.
Evli-bekar, genç-yaşlı, çalışan-ev hanımı, çocuklu-çocuksuz...
Kadınlar arasında ayrım yoktur.
Her kadının toplumda saygınlığı vardır.
Olmaya da devam edecektir...
Yazımı Mustafa Kemal Atatürk’ün sözleriyle sonlandırmak istiyorum;
‘Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın’