Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Erken seçim mantığı

Yazının Giriş Tarihi: 03.06.2021 00:02
Yazının Güncellenme Tarihi: 03.06.2021 00:02

Yenilen pehlivan güreşe doymaz diye bir ata sözümüz var. Bu söz, bugünlerde siyaset gündeminin tam da merkezine oturdu. Nedeni, muhalefetin sürekli erken seçim istemesi.

Tabi, sandıkta kaybeden başka türlü kazanabilmenin de yollarını arıyor. Hani, “ben sana gününü gösteririm” mantığı ile hareket edip, hak, hukuk ve adaleti bir kenara bırakan insanlarımız var ya bu toplumda. İşte muhalefet partileri de son günlerde bu işle uğraşmaya başladılar.

Aslında durum çok basit.

Eski yıllarda, şöyle ifade edeyim, 2002 yılından önce, AK Parti iktidarından önce bir dernek çıkıp, gazetelere çarşaf çarşaf ilanlar vererek iktidarı değiştirirdi.

Kim bu dernek?  TÜSİAD. İş adamları derneği.

Yönetimi kaç kişi?

Milyonlarca insanın oy verdiği ve güven tazelediği, destek olduğu iktidarla ilişkisi ne?

Seçmenlerin iradesi 9 kişiyle mı sınırlı?

“Ben bunları istemiyorum. Gitsinler” diye yaygara başlatıp her seferinde de başarılı olmasının etkeni ne?

En önemlisi, istediklerini yapmayan iktidarı alaşağı edebilme gücünü kimden ve nereden alıyorlar?

Durup, dinlenip bu konuyu iyice düşünelim.

İyice düşünelim ki, bugün veya yarında aynı yanlışlara, hatalara düşmeyelim.

İlk önce, bu dernek ekonomik çıkar gurubu. Yani, sermaye sahibi olup, parasıyla para kazanan insanların bulunduğu bir topluluk. Bazıları liberal ekonomide bu insanlara yatırımcı veya sermaye sahibi diye isimler takabiliyor.

İyi güzel.

Yatırımcılık ve sermaye sahibi olmak ayıp değil. Ayıp olan, elindeki para gücünü birileri aracılığıyla siyasal iktidara karşı baskı unsuru yapmak. Halkı, kandırma ve kendi istekleri yerine getirilmediği takdirde, siyasal iktidarı alaşağı etme şeklinde kullanmak.

O zaman ne gerek var ki demokrasiye. Ne gerek var ki seçimlere. Vatandaşlar seçim günü sabahın erken saatlerinde gidip neden oy kullansınlar ki, 9 kişilik TÜSİAD yönetim kurulu oturup, düşünsün, isimleri yazsın, isteklerini yerine getirecekleri kişileri belirlesin ve işbaşına getirsin. Amaç bu değil mi, yönetimde taşeron kullanmak.

Bu iş, halkın oy gücü değil de sermayenin yaptırım gücü olarak karşımıza çıktı senelerce.

Gelelim günümüze.

Türkiye siyaseti ve 2002 sonrası yaşanılanlar, AK Parti’nin sürekli olarak tek başına ve oy oranlarını artırarak iktidara gelmesi, bu sermaye guruplarını, pardon ekonomik çıkar guruplarını tedirgin etti. Eski alışkanlıklarına göre gazetelere verdikleri ilanlar istenildiği karşılığı vermedi. Boşu boşuna yatırım gibi gözüktü. Halk, bu kişilerin isteklerinin niyetlerinin ülke ve vatan, millet menfaatine değil de kendi menfaatlerine olduğunu gördü. Anladı.

Sonra, oyunun kuralları değiştirildi.

FETÖ senelerce bu veya benzeri kişilerin, başka ülkelerdeki yandaşları ve siyasal uzantılarında yardımlarıyla ülkemize yönelik bazı kumpas operasyonları yapıldı. İstenilmeyen liderler, kasetlerle görevlerinden ve parti genel başkanlıklarından uzaklaştırıldı.

Kimileri tuttu, kimileri ise bertaraf edildi.

Şimdi, bir mafya bozuntusu çıktı, konuşuyor. Anlattığı olaylar 1990’lı yıllar. Yani, koalisyonların yaşandığı,. Hükümetin liderlerin iki dudak arasından çıkan laflara göre şekillendiği dönemler.

İşte bu mafya bozuntusu, bugün muhalefet için belki de denize düşen yılına tutunur mantığı ile bakıldığında, el pençe ile sarıldıkları bir vakıa haline geldi.

Hemen, erken seçim söylemleri arttı.

Komşum Halil bey, kendisi ortaokul mezunu. Siyasetten pek anlamaz. Ama, vatanını ve milletini düşünen, ülke menfaatleri ortaya çıktığında bütün parasını pulunu hükümete teslim edecek kadar da milliyetçi birisi. Bu mafya bozuntusunun anlattıkları ve söylediklerine şöyle bir yorum getirdi;

“Madem ülkeni bu kadar seviyordun, olayları yaparken, yapılırken neden konuşmadın? “

Yaşanılan olayların aslında bakış açısının özeti bu.

İşlerini yürütüp, gemisini yüzdürürken ses çıkarmayan mafya bozuntusu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve iktidarın, hükümetin “mafya bozuntuları temizlenecek” söylemleri ve başlatılan operasyonlar üzerine bülbül gibi konuşmaya başladı.

Aslında, bu kişiyi koruyup, kollayıp, ona mama verip, konuşmasını sağlayanların da Türkiye düşmanları, vatan millet düşmanları oldukları çok belli.

Tamam, Türkiye olarak ekonomide sıkıntılar yaşıyoruz. Pandemi dolayısıyla insanlarımız evlerine kapatıldı. Esnaf işyerlerini açamadı. Ekon8omi nerede ise dibe vurmak üzere,. Döviz fiyatları aldı başını gidiyor. Pek çok insanımız, kredi ile yaşıyor. Kredi borçlarını yeni krediler alıp döndürmeye gayret ediyor.

Yani, hava tam seçim havası. İnsanların iktidara kızdıkları bir ortam. Muhalefetin bu durumu kendi lehine çevirmek istemesi normal. Çünkü, bir daha halkın iktidara bu kadar kızgın olduğu günleri bulamazlar. Ama, mafya babasının, mafyanın, dış güçlerin, kullandığı maşaların, taşeronların eteklerine altında böyle işlere kalkışmaları normal değil, anormal…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.