Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

ENGEL

Yazının Giriş Tarihi: 03.12.2021 00:06
Yazının Güncellenme Tarihi: 03.12.2021 00:06

En olmadık yerinden yakalar insanı, gelir oturur hayatının tam ortasına…

Bazen dünyaya gelmeni bile beklemez, ana rahminde ipotek koyar dünyana, bazen bir kazayı aracı kılar, bazen önemsiz bir hastalığı bahane eder, bazen de, anatomini kullanır.

Gelir, gitmeyi bilmeden, ömrüne set çeker; dayatır.

İki kere yaşamak zorunda bırakır seni, rağmenlere mahkum eder.

 Fiziksel yeteneğini kullanmana izin vermez, inadına savaşırsın eksikliğinle.

Buna katlanmaya çalışırken ruhundaki erozyona yenik düşmen ise işten bile değildir.

Acıyarak bakarlar; hissedersin, alınırsın, kızarsın. Elinden gelen alışmaktan öteye gitmez, bin öfke ile kabullenirsin.

Kendine anlatmaya çalışırsın, anlatamazsın. ‘Neden ben’ diye sorarsın, sanki başkası o durumu hak edecekmiş gibi.

Sevenlerin vardır ve sevdiklerin, çırpınırlar sen rahat edesin diye, ağır gelir bu medyunluk kaldıramazsın.

Ameliyatlar, ilaçlar, hastaneler sıradanlaşır, hekimler tanır, hemşirelerle yarenlik edersin.

Bir gün bitecek diye avutursun kendini ve bitmeyeceğini en iyi sen bilirsin.

Bazen de bilemezsin bile;düşünme yeteğinden vurmuştur engelin.koca koca isimlelerle anarlar seni down sendromlu,otizmli vs.

Sıfatın isminin önüne geçer,Ali olmuşsun,Ayşe ya da Murat hiç fark etmez.

Adına sempozyumlar düzenlenir, paneller ve etkinlikler.

Beklersin çaresizce bir yerlerde birileri panzehir bulsunlar hayatına.

Bulanlar olur muhakkak, o zaman da erişmen zordur onlara.

Fiziksel yetersizliğinin verdiği acı ruhundaki sancının yanında hiç kalır. Uykularında yaşarsın yaşaman gerekenleri, rüya biter o yine orada vazifesinin(!) başındadır.

Bazen kendini devler ülkesindeki Gulluver’e benzetirsin, ayağa kalkamadığın için olduğundan büyük görünür insanlar gözüne, bazen yatarak yaşaman gerekir o zamanda oturana gıpta edersin.

Sağlıklı insanların dertleri senin çoktan keşkelerin olmuştur da, kimsenin haberi bile yoktur.

Göremediğin bir dünyanın resmini yaparsın usunda, tutmayan ellerinle kavrarsın hayatı, bedeninin sana ihanet ettiğini düşünürsün çoğunlukla ve bu ihanetin bedelini yine sen ödersin.

Ne kadar alışmaya çalışırsan çalış, ne yaparsan yap, oradadır hayatının tam ortasında. Sanki inatlaşır seninle, elinde törpüsü sürter durur yıllarının duvarlarına.

Acelesi de yoktur çoğu zaman, sever ağırdan almayı, ilahi bir cezaya mahkum edildiğini bile düşünürsün, suçunu bilmeden.

El ayak çekildiğinde kendinle kaldığında boyut değiştirir; ağlarsın gizlice. Bazen kendini rahatlatmaya çalışırsın, herkesin her an başına gelebilir diye, ne çare rahatlayamazsın.

Özgürlüğünü almıştır öncelikle elinden. Başkasının hayatına teğellenmiş olarak yaşaman gerekir.

Dedim ya iki ömür sürdürmek zorundasındır, biri sana biçilen, diğeri eksiklerinin üzerinden atladığın ömründür.

Bir kart verirler eline, üzerine yazarlar şu kadar işe yarar diye.

Bakar kalırsın kartın üzerindeki resmine ne kadar insandan saymışlar seni diye.

Zamanla kırılacak bir porselen tabak gibi hissedersin kendini, korkarsın, ürkersin, çekinirsin hayattan.

Her şey üzerine üzerine gelir ve sen farkında olmadan sinir sistemin güçlenir.

İçindeki lav patlamalarını hissettirmezsin kimseye, kabullenmişliğin vakurluğu ile tebessüm edersin çevrene.

Zoruna gider, içini karartır eksikliğin.

Hiç bir telkin ve çaba yaranı kapatmaz, sızını alırsa alır o kadar.

Engel…

İşte böyle bir şey…

Nereden mi biliyorum?

Kendimden.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.