Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Elveda İsmail Yılmaz

Yazının Giriş Tarihi: 08.05.2016 01:37
Yazının Güncellenme Tarihi: 08.05.2016 01:37

 

19 Haziran 1977 tarihinde Polatlı'dan Bursa'ya taşınmıştık. Hayatımın dönüm noktası olan tarihlerden biriydi ve aradan geçen 39 yıl boyunca bu tarihi hiç unutmadım. İsteksiz bir şekilde geldiğim Bursa'da 9 yaşındayken ilk arkadaşlarımdan biri İsmail Yılmaz olmuştu. Üst sokağımızda oturuyorlardı. Aslen Samsun ilimizin Bafra ilçesinden Bursa'ya taşınmışlardı. İsmail benden 1 yaş küçüktü. Bazen okula birlikte gider gelirdik; güler yüzlü samimi ve içten bir arkadaştı.

İsmail ilkokulu bitirip çalışmaya başlamıştı. Metal ağırlıklı meslek dallarında yetişip kalfa olduğu dönemlerde kendi çalıştığım iş yerine ona da işbaşı yaptırmıştım çünkü aynı futbol takımında oynuyorduk. Ben orta saha mevkiinde oynarken İsmail libero olarak oynuyordu. Bazen son adam olmasına rağmen oyunun heyecanına kapılıp yerini kaybediyor, benim önüme geçiyordu. Takım kaptanı olduğum için sık sık bağırıyordum İsmail'e “yerine geç” diyerek! Takriben 250 maç birlikte oynamışızdır. İsmail aslında komple bir futbolcuydu, iddia ediyorum. Günümüzde Süper Lig’de onun tarzında futbolcu yoktur. Sebepleri ise futbola başladığımızda liberoda oynayan İsmail daha sonra kaleciliğe başladı. 1,90 boyu olan İsmail mükemmel kalecilik yapıyordu. Yaş olarak takımın en küçüğü; boy olarak ise en büyüğüydü. Bu sebeple lakabı benim taktığım ‘Ayıboğan’ olarak kalmıştı. Kalesinde devleşen İsmail'in refleksleri ve hisleri çok güçlüydü. Rakip oyuncunun nereye vuracağını önceden anlar ve bu kendisine avantaj sağlardı. Bir kaç maçta rakip olarak oynamışlığımız vardı ve bu maçlardan birinde yüksek gelen bir topa gelişine vole vurmuştum. Top direk dibinden kaleye girerken son anda İsmail'in eli yetişerek gol olan topu kale çizgisinden çıkarmıştı. Bu sahne yıllardır hafızamdadır.

Kalecilik hevesini alan İsmail saha sonra santrafor olmak istedi. Fiziği ve kıvrak çalımları, hava hakimiyeti mükemmeldi. Oynadığı her maçta gol ve goller atardı. Yaşımız ilerlemeye başladığında bir halı saha takımı kurmuştuk. Bir nevi büyük sahalardan ayrılarak işin kolayına kaçıyorduk. Yaklaşık 5-6 yıl süren halı saha takımımız bu süreçte toplamda birer gol farkla sadece iki kez yenilgi almıştı harika bir takımımız vardı. İsmail bu halı saha takımında duruma göre santrafor veya kaleci oluyordu. Her ikisinde de gayet başarılıydı. Rakiplerimizden bir kaç kez duyup güldüğüm şaşkınlıklar vardı. 1,90 boyundaki İsmail kaleye geçince ürken rakipler ‘Biz bu kaleciye nasıl gol atacağız’ şaşkınlığı ve korkusuna her duyuşumda gülmeden duramıyordum.

İsmail'in en büyük şansızlığı çalışmak zorunda olmasıydı. Hem çalışıp hem çok sevdiği futbolu profesyonel anlamda yapamadı. Elinden tutan birileri olsaydı kaleci olarak Süper Lig’de ve milli takımda Rüştü gibi, Engin gibi olabilirdi. Santrafor olarak belki bir Hakan Şükür partneri olabilirdi. Ne yazık ki hayat şartları uymadı, talihi yaver gitmedi!

Çocukluk ve gençliğimiz beraber geçmişti. Bir dönem benim iş yerimde çalıştı. İsmail zeki ve sanatkar bir ustaydı. Elinden her iş gelir, mesleğinin hakkını verirdi. Bir dönem Renault fabrikasının içinden aldığım tadilat işlerini hep o yürüttü. İşin başında olunca gözümüz arkada kalmazdı. Daha sonra kendine bir atölye kurdu, güzel işler yaptı. Tek kusuru benim gibi iyi niyetli ve paraya önem vermemesiydi. Bu tarz insanlar daima çevresinden kazık yiyerek sömürülür. Hayat mücadelesine bu sıkıntılarla devam eden İsmail üzüntülerini içine attı. Aralıklı olarak beni arar, bazen oturur dertleşir, bazen telefonda konuşurduk. 39 yıllık dostumdu; cuma gününe kadar!

Üç gün önce aldığım haberle çok üzüldüm. İsmail iş yerinde aniden yere düşüyor, hastaneye kaldırılıyor ve beyin kanaması geçirdiği anlaşılıyor. Üç gün yoğun bakımda kalan dostumuz Perşembe gecesi kurtarılamayarak Hakk’ın rahmetine kavuşuyor. İnsan olarak inanmamız zor. Haberi duyunca anılar film şeridi gibi gözünüzün önünden geçti. İlkokula giderken giydiği siyah önlük, beyaz yaka, top oynayışı, esprileri ve sizin onu gülümsettiğinizde attığı kahkahalar, yaptığımız maç ve film kritikleri ve benzeri birçok hatıra benliğimi sarıp sarmaladı.

İsmail Yılmaz kardeşimize son görevimizi Cuma günü öğle namazına müteakip Veysel Karani mahallesi Asrı Saadet Camii’nde ifa ettik. Çok kalabalık bir cemaatin olması dostumuzun ne kadar çok sevildiğini gösterdi. İnşallah mekanın cennet olur sevgili kardeşim. Pamuk ipliğine bağlı yaşanan bu yalan dünyada daima kalbimizde ve hatıralarımızda yaşayacaksın. Mekanın cennet olsun inşallah…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.