Dün dünde kaldı cancağızım. Bugün yeni şeyler söylemek lazım (Mevlana C.Rumi)
Yazının Giriş Tarihi: 07.04.2019 00:03
Yazının Güncellenme Tarihi: 07.04.2019 00:03
Nasreddin Hoca kadı;
Bir gün bir adam çıka gelir ve Kadı Efendi der bir boğa benim boğamı karnından boynuzlayarak öldürmüş diyerek sordum soruşturdum sizin boğanızmış bunun cezası nedir diye sorar.
Hoca düşünmeye bile gerek görmeden ‘’Her ikisi de neticede birer hayvandır; kan davası güdecek değilsin ya be adam’’ diyerek yanıtlar
Yanıta şaşıran adam başına bir iş gelmesinden korkarak dediğinden pişman olup bu sefer ‘’Yanlış söyledim kadı efendi benim boğa sizinkini öldürmüş’’ diye ifadesini değiştirince,
Hoca da hemen katibine dönerek
‘’Şimdi mesele iyice karıştı işte; Sen bana şu rafta tozlanmış hukuk kitabını ver de oraya bir bakayım ondan sonra kararımı veririm elbet’’der.
Nasreddin Hoca Bu, Kadı da olur kazan da doğurtur.
Siz fıkranın burasına takılmayın.
İfade değişip menfaat karşı tarafa geçince ne oluyor ona bakın.
İstanbul’da bir sayımdır gidiyor.
Aynı oylar defalarca sayılıp farklı sonuçlar aranıyor. Arada birkaç tanesi aaa yanlış saymışız oraya değil buraya olacaktıdan öteye geçemediği içinde adaylar arasında ki oy farkı belli bir rakamda sabitlenip kalıyor.
Olan aritmetiğe oluyor.
Ben bilmem;
Bursalıyım. Bursa da yaşıyorum.
İstanbul’a aklım ermez.
Kim neden koltuğumda koltuğum diye tutturur, sayım sayım oy saydırır, saydıramazsa karşısındakine saydırır hiç anlamam.
Anladığım tek bir şey var;
Onun da İstanbul’u, Ankara’ sı, Bursa’ sı yok.
Dünyayı kapsar gücü var.
Adına hukuk derler.
Dışına çıkanı tutar kulağından içine sokar.
İnada inat eder, son sözü o söyler.
Her zaman da böyledir.
Her kim hukuka guguk muamelesi yaptıysa devran döndüğünde koşa koşa boynuna sarılan da ilk o olmuştur.
Türkiye çok yorgun;
Şimdi başlansa çözülmesi yıllar alacak hatta bazıları kuşaktan kuşağa geçecek yüzlerce derdi var.
Şöyle kaç işimiz var tıkır tıkır yürüyen, çok şükür burada hiç sıkıntı yaşamıyoruz dediğimiz bir düşünün lütfen.
Eğitim mi, sağlık mı, yargı mı, ekonomi mi, güvenlik mi hangisi?
Test sorusu olsa hiç birini işaretlerdiniz.
Bazen diyorum ki yukarı da saydığım ve saymadığım unsurların hangisi hangi oranda ilgisi dahilinde politikacıların;
Öyle ya ilgi dahilinde olsa en azından biri bilemedin birkaçı gündem dışı kalırdı günümüzde.
Kalmıyor ama. Sorun ne ise yıllar içerisinde en fazla kılık değiştirip duruyor yerli yerinde.
Bunu eski dergileri ve gazeteleri inceleyince çok daha iyi görüyor insan ya da yaşadıklarını sorguladıkça.
Kırk sene evvel yaşanılan sorunlar evrilmiş olarak yine çözüm bekliyorlar.
Sadece aradan seneler geçiyor, ölürler ya da faaliyet gösteremeyecek durumda olurlarsa da politikacılar değişiyor hepsi o.
Malum bizde politikacıların ‘’başarısız oldum; bırakıyorum’’ diye cümle kurmaları kıyamet alameti gibi karşılanır.
Diyen olursa maazallah siyasi kariyeri biter.
Demem o ki;
Sözlük tanımı, toplumu düzenleyen ve devlet yaptırımıyla güçlendirilmiş bulunan kuralların, yasaların bütünü olan hukuk ile beyhude kavgayı bitirip
Mevlana C. Rumi’ye kulak verme zamanıdır artık;
"Dün dünde kaldı cancağızım. Bugün yeni şeyler söylemek lazım!"
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Olcay ERÖZDEN
Dün dünde kaldı cancağızım. Bugün yeni şeyler söylemek lazım (Mevlana C.Rumi)
Nasreddin Hoca kadı;
Bir gün bir adam çıka gelir ve Kadı Efendi der bir boğa benim boğamı karnından boynuzlayarak öldürmüş diyerek sordum soruşturdum sizin boğanızmış bunun cezası nedir diye sorar.
Hoca düşünmeye bile gerek görmeden ‘’Her ikisi de neticede birer hayvandır; kan davası güdecek değilsin ya be adam’’ diyerek yanıtlar
Yanıta şaşıran adam başına bir iş gelmesinden korkarak dediğinden pişman olup bu sefer ‘’Yanlış söyledim kadı efendi benim boğa sizinkini öldürmüş’’ diye ifadesini değiştirince,
Hoca da hemen katibine dönerek
‘’Şimdi mesele iyice karıştı işte; Sen bana şu rafta tozlanmış hukuk kitabını ver de oraya bir bakayım ondan sonra kararımı veririm elbet’’der.
Nasreddin Hoca Bu, Kadı da olur kazan da doğurtur.
Siz fıkranın burasına takılmayın.
İfade değişip menfaat karşı tarafa geçince ne oluyor ona bakın.
İstanbul’da bir sayımdır gidiyor.
Aynı oylar defalarca sayılıp farklı sonuçlar aranıyor. Arada birkaç tanesi aaa yanlış saymışız oraya değil buraya olacaktıdan öteye geçemediği içinde adaylar arasında ki oy farkı belli bir rakamda sabitlenip kalıyor.
Olan aritmetiğe oluyor.
Ben bilmem;
Bursalıyım. Bursa da yaşıyorum.
İstanbul’a aklım ermez.
Kim neden koltuğumda koltuğum diye tutturur, sayım sayım oy saydırır, saydıramazsa karşısındakine saydırır hiç anlamam.
Anladığım tek bir şey var;
Onun da İstanbul’u, Ankara’ sı, Bursa’ sı yok.
Dünyayı kapsar gücü var.
Adına hukuk derler.
Dışına çıkanı tutar kulağından içine sokar.
İnada inat eder, son sözü o söyler.
Her zaman da böyledir.
Her kim hukuka guguk muamelesi yaptıysa devran döndüğünde koşa koşa boynuna sarılan da ilk o olmuştur.
Türkiye çok yorgun;
Şimdi başlansa çözülmesi yıllar alacak hatta bazıları kuşaktan kuşağa geçecek yüzlerce derdi var.
Şöyle kaç işimiz var tıkır tıkır yürüyen, çok şükür burada hiç sıkıntı yaşamıyoruz dediğimiz bir düşünün lütfen.
Eğitim mi, sağlık mı, yargı mı, ekonomi mi, güvenlik mi hangisi?
Test sorusu olsa hiç birini işaretlerdiniz.
Bazen diyorum ki yukarı da saydığım ve saymadığım unsurların hangisi hangi oranda ilgisi dahilinde politikacıların;
Öyle ya ilgi dahilinde olsa en azından biri bilemedin birkaçı gündem dışı kalırdı günümüzde.
Kalmıyor ama. Sorun ne ise yıllar içerisinde en fazla kılık değiştirip duruyor yerli yerinde.
Bunu eski dergileri ve gazeteleri inceleyince çok daha iyi görüyor insan ya da yaşadıklarını sorguladıkça.
Kırk sene evvel yaşanılan sorunlar evrilmiş olarak yine çözüm bekliyorlar.
Sadece aradan seneler geçiyor, ölürler ya da faaliyet gösteremeyecek durumda olurlarsa da politikacılar değişiyor hepsi o.
Malum bizde politikacıların ‘’başarısız oldum; bırakıyorum’’ diye cümle kurmaları kıyamet alameti gibi karşılanır.
Diyen olursa maazallah siyasi kariyeri biter.
Demem o ki;
Sözlük tanımı, toplumu düzenleyen ve devlet yaptırımıyla güçlendirilmiş bulunan kuralların, yasaların bütünü olan hukuk ile beyhude kavgayı bitirip
Mevlana C. Rumi’ye kulak verme zamanıdır artık;
"Dün dünde kaldı cancağızım. Bugün yeni şeyler söylemek lazım!"