Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Dinden Soğutan Dindarlık

Yazının Giriş Tarihi: 07.09.2021 00:07
Yazının Güncellenme Tarihi: 07.09.2021 00:07

Yaklaşık 16 yıl önce Antoloji kültür sanat sitesinde yetkili şair olmuştum. Yazdığımız yeni şiirleri, sitede ki sayfamıza ekleyip paylaşıma açıyor, diğer şair ve şiir sever kişiler, şiirlerimize yorumlar yazardı. Biz de diğer şairlerin şiirlerini okuyup yorum ve fikirlerimizi yazardık. O, dönem facebook ve benzerleri yoktu. Antoloji de zaman geçiriyorduk. Kaliteli yeni dostlar ediniyorduk.

Bu dostluklar bu gün de devam etmektedir. İşte bu değerli dostlarımızdan biri de o dönem Öğretmenlik yapan Batman'lı İbrahim Eroğlu'ydu. Altta okuyacağınız yazıyı onun sayfasından aldım. Paylaşımın altında (alıntı) yazısı mevcut, kimin yazdığını bilmemektle birlikte aynı fikirde olduğumu ifade etmeden geçemeyeceğim. Bu tarz bir yazı yazmayı uzun zamandır düşünüyordum.İslamiyetin adalet ve hoşgörü dini olduğu bilinmesine rağmen bu dili kullanan Müslüman sayısı ne yazık ki çok az.

Karakterli olmanız,

Dindar olmanızdan daha önemlidir.

Karakteriniz çevrenizi

Dindar olmanız sizi ilgilendirir.

Üstteki cümle bana ait ve bu fikri de her zaman savunurum. Dininiz ,inancınız ne olursa olsun, hayata ve insana bakışınız erdemli olsun.

"Sırra vakıf olan, bir yudum suya bile hürmetle bakar."

SAHTE DİNDARLIK

Bir dindarlık düşünün ki; partisinde, vakfında, derneğinde ve dergâhında büyük bir mücahit gibi görünüyor ama evine döndüğünde ahlaksız bir insana dönüşüyor. Nezaketsizliği, kırıcılığı, kabalığı, merhametsizliği kendi eşini ve çocuklarını bile kendisinden uzaklaştırıyor. Dışarıdaki o mücahitten evdekilerin payına zerrece bir ahlak kırıntısı bile düşmüyor. İşte bu insanı dinden soğutan bir dindarlıktır.

***

Bir dindarlık düşünün ki; iş siyasete, ideolojiye, edebiyata gelince ondan daha Müslümanı yok. Ama iş namaza gelince huşu yok, duaya gelince samimiyet yok, haramlara gelince takva yok, yaşantıya gelince örneklik yok, davaya gelince kardeşlik yok, infaka gelince fedakârlık yok. Ortada ruhunu kaybetmiş, rutinleşmiş ve bir ideolojiye dönüşmüş Müslümanlıktan başka da bir şey yok. İşte bu insanı dinden soğutan bir dindarlıktır.

***

Bir dindarlık düşünün ki; sosyal medyada, facebook’ta, twitter’da, sanal hayatta yaptığı İslami paylaşımlarıyla herkesi kendine hayran bırakıyor. Ama iş, gerçek hayata gelince o sosyal medya kahramanın yerini anne-babasını bile küstürmüş, akrabalarıyla bağını koparmış, iş arkadaşlarının kendisinden bıktırmış, dava kardeşlerinin bile görünce yolunu değiştirdiği bir Müslüman çıkıyor karşımıza. İşte bu insanı dinden soğutan bir dindarlıktır.

***

Bir dindarlık düşünün ki; camide, toplantıda, mitingde, sohbette, derste son derece takvalı, ihlaslı ve samimi. Ama kendi başına kalınca namazı namaz olmaktan çıkıyor. İnternetle baş başa kalınca takvası takva olmaktan çıkıyor. Menfaatine dokunulunca ahlakı ahlak olmaktan çıkıyor. İşine gelmeyince ihlası ihlas olmaktan çıkıyor. Ortaya halk içinde farklı tek başına kalınca da farklı bir Müslüman çıkıyor. İşte bu insanı dinden soğutan bir dindarlıktır.

***

Bir dindarlık düşünün ki; sürekli İslam’ın hâkimiyetinden bahsediyor, ama o bahsettiği İslam’ı ne ahlakına, ne ruhuna, ne evine ne de iş yerine hâkim kılamıyor. Evini dizilerin, kalbini dünyalıkların, midesini haram lokmaların, ceplerini de faizli kartların hâkimiyetine kaptırmış. Söylemiyle eylemi arasında dağlar kadar fark var. İşte bu insanı dinden soğutan bir dindarlıktır.

***

Bir dindarlık düşünün ki; başkalarına sürekli kanaati, şükrü ve yetinmeyi tavsiye ediyor. Ama iş kendi hayatına gelince yaşam konforundan, hayat standartlarından, alışkanlık haline getirdiği lüks ve israfından zerrece taviz vermiyor. Başkalarına asgari ücreti kendisine çifte maaşları, başkalarına gece konduları ve TOKİ’yi kendisine lüks villaları, başkasına tutumlu olmayı kendisine bolca harcamayı layık görüyor. İşte bu insanı dinden soğutan bir dindarlıktır.

***

Bir dindarlık düşünün ki; sürekli haktan, adaletten, İslami ilke ve prensiplerden bahsediyor. Ama kararlarında adalet yok, atamalarında liyakat yok, tercihlerinde ehliyet yok, işlerinde istişare yok, davranışlarında merhamet yok, vaadinde sadakat yok. Dışarıda eleştirdiği ne varsa içeride hepsini toplu halde uyguluyor. İşte bu insanı dinden soğutan bir dindarlıktır.

***

Bir dindarlık düşünün ki; namaz kılıyor, sakal bırakıyor, başörtüsü takıyor. Ama kıldığı namaz, bıraktığı sakal ve taktığı başörtüsü topluma ahlak, adalet, merhamet ve hakkaniyet olarak yansımıyor. Namazı onu kötülüklerden alıkoymuyor, sakalı onu daha ahlaklı yapmıyor, başörtüsü onu daha hakkaniyetli hale getirmiyor, dindarlığı onu elinden ve dilinden emin olunan bir Müslüman yapıyor. İşte bu insanı dinden soğutan bir dindarlıktır.

***

Bir dindarlık düşünün ki; namazını Kur'an ve Sünnete göre kılıyor, ama siyasetini kalabalığa ve güce göre yapıyor. Orucunu Kur’an ve sünnete göre tutuyor ama ticaretini mevcut piyasa şartlarına ve menfaatine göre yapıyor. Başını Kur'an ve sünnete göre örtüyor ama gerisini modaya ve nefsine göre belirliyor. Yani dinden dilediğini seçiyor, dilediğini de terk ediyor. İşte bu insanı dinden soğutan bir dindarlıktır.

***

Unutmayalım! Dinin ahlakına, evine, siyasetine ve ticaretine etki etmediği insanların sürekli dini referans aldıklarını iddia etmeleri, insanları dinden soğutmaktan başka bir işe yaramaz.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.