İnternetin yaygınlaşmasıyla beraber, dünyanın pek çok ülkesinde yaşayan insanlar arasındaki iletişim kolaylaştı. Ticaret kolaylaştı. Ama, bunun yanı sıra havadan, sudan para kazanma peşinde olan ve kolay yoldan zengin olmayı amaçlayan, dijital korsanlık ve dijital saldırı ve kurşunlama olayları da artış gösterdi.

Dijital dünyanın iyi tarafları olduğu gibi kullanım sırasında kötü tarafları ve insanların birbirlerine karşı saldırı amaçlı kullanma şekilleriyle karşılaşılması modernleşme ve çağdaşlık adına üzücü.

Bu konu, insanlık tarihi ve yaşam kültürü açısından insanlar arasında söylendiği gibi “eğitim şart!” sözlerini bizlere çoğu kez hatırlatıyor. Evet, eğitim şart.

Bugün, sizlere bir hatırlatma daha yapmak istiyorum. 24 Ocak 1980 tarihi. Türk ekonomisi açısından büyük bir dönüm noktası. Belki de ekonomik ve siyasi istikrarsızlığı da anarşik olaylarla beraber bahanesi olarak gösterilen 12 Eylül darbe rejimine zemin hazırlayan 24 Ocak ekonomik kararlarının alındığı tarih. Aradan tam 41 yıl geçti. Biz o gün, dövizdeki dalgalanmayı, iç ve dış borç stokunu, fabrikalardaki grevleri, insanların geçim sıkıntısı çekmelerini ve ekonominin yeni bir reçeteye ihtiyacı olduğunu konuşuyorduk.

Süleyman Demirel’in başında bulunduğu Milli Selamet Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi’nden oluşan MC (Merkez Cephe) hükümeti iktidarda idi. Ekonomik güçlüklerin aşılması adına 24 Ocak tarihinde bazılarına göre İMF reçetesi, bazılarına göre ise ekonominin önündeki taşların temizlenmesi projesi olarak anlatıldı kamuoyuna.

Aradan tam 41 yıl geçti. Bakıyorum bizler bugün yine ekonomide aynı dertleri ve sıkıntıları yaşıyoruz. Tartışıyoruz. Günler gelip geçiyor ama, seneler geçse de ekonomik sıkıntılar hep aynı kalıyor. Bizim 1980’li hatta,. 1974 yılında başlayan ekonomik dertlerimizle başlattığımız ekonomik savaşımız hala bitmemiş.

Bu tarihi hatırlatmadan sonra, kötü ve amaç dışı kullanımı insanlık için en büyük tehlikelerden birisi olan dijital mecralara dönmek istiyorum.

İnternet sisteminin dünyaca ünlü arama motoru Google, son üç ayda Türkiye’de yayınlanan materyallerin, kurallara uymadığı için 6 milyon 2 bin içeriği dijital ortamdan kaldırdı. Çocukların güvenlik politikasını ihlal ettiği için kaldırılan video sayısının ise 2 milyon olduğu belirtildi. Peki biz bunları nasıl öğrendik?

Google Türkiye Temsilciliği, TBMM Dijital Mecralar Komisyonu üyelerinin sorularına yazılı cevap niteliğinde bir rapor gönderdi.

Raporda ilk önce dijital ortam sayesinde ülke ekonomine yapılan katlılara dikkat çekilmiş.

“Google tarafından desteklenen dijital ekonominin millî gelirimiz içindeki payı yüzde 4'ü aşarak 150 milyar TL'ye ulaşmıştır. Dijital kaldıraç işlevi gören hizmet ve ürünlerimizin desteklediği dijital ekosistemin Cumhuriyetimizin 100. yılında millî gelirin yüzde 4,7'sine kadar tırmanacağını öngörüyoruz. Google Reklam Ürünleri (Arama, Alışveriş, You Tube) doğrudan ve dolaylı yoldan 2018 yılında Türk ekonomisine 29,5 milyar TL'lik katkı sağlamıştır. Bu da gayri safi yurtiçi hasılada yüzde 0,8'lik bir katkıya tekabül etmektedir. 2023 yılında bu ürün ve hizmetlerin Türkiye ekonomisine genel olarak sağlayacağı katkının 333,8 milyar TL'ye yükselmesi beklenmektedir.”

Sonraki açıklama ise bilgi güvenliği;

“Google'ın Türkiye'ye özel bir algoritması yoktur. Bilgi, 'sıralama algoritmaları' ile düzenlenir. Bu algoritmalar, hizmetlerimizi oluşturan veya denetleyen kişilerin ideolojik bakış açılarını teşvik ederek değil, kullanıcı testlerine göre ölçülmektedir ve hizmetlerimizin kullanışlılığını sağlamak üzere tasarlanmıştır.

Temmuz 2021'den Eylül 2021 tarihine kadar, topluluk kurallarımızı ihlal etmesi sebebiyle 6,2 milyondan fazla içerik YouTube'dan kaldırıldı. Bu videoların yüzde 94'ü insanlardan ziyade öncelikle makineler tarafından işaretlendi. Makineler tarafından tespit edilen içeriklerin yüzde 8,7'si tek bir görüntüleme bile almamışken, yaklaşık yüzde 76'sı 10'dan daha az kez izlendi. 2021'in üçüncü çeyreğinde çocuk güvenliği politikası ihlalleri nedeniyle ise 2 milyon video kaldırılmıştır.

Video yükleme sırasındaki IP adresine göre yapılan belirlemeler dikkate alındığında, Temmuz - Eylül 2021 dönemde ülkeye göre kaldırılan videolar sıralamasında Hindistan ilk sırada, Türkiye 12. Sırada yer almış. Talep yoğunluğu bakımından Ocak-Haziran 2021 arasında Rusya 1. sıradayken Türkiye dördüncü sırada yer almış. Ocak-Haziran 2021 dönemini kapsayan en güncel şeffaflık raporu, her iki unsur bakımından bugüne kadar görülen en yüksek yoğunlukları göstermektedir.”

Google yetkilileri birde bizlere dijital ortamda Türkiye’nin yerinin ve özelliğinin belirlenmesinde dikkat etmemiz gereken bazı bilgileri de paylaşmış. Yani, kendince bizlere yol gösterme bahanesiyle akıl vermiş.

“Türkçe, Google için öncelik arz eden bir dil olmuştur. Bu bağlamda, son 15 yıl içinde yaklaşık 230 milyon kelimeyi Türkçeye çevirdik, bu da Evliya Çelebi’nin 828 sayfalık Seyahatname eserinden 2 bin 140 adet cilde tekabül etmektedir. Türkçeye bugüne kadar olan yatırımımız sayesinde 220'yi aşkın alanda dünya ile entegrasyonu sağlanmıştır.”

Çok güzel, internet artık insan yaşantısında olmazsa olmaz bir alışkanlık. İstek. Evimizden çıkıp işimize gitmemize, yol, adres ve iz bulmamasına kadar yardımcı olan bir bilgi hazinesi. Bu hazinenin kötü niyetlerle kullanılması ise insanlığa hizmet değil kötülük ediyor.