Şöyle bir düşünün lütfen;

Gönül rahatlığı ile alıp kullandığınız kaç tane mal ya da hizmet sayabilirsiniz?

On-yirmi-otuz…?

Ya da üç-beş…

Ben denedim;

Çokta emin olmamakla birlikte zar zor beş tane saydım; altıncıyı aramaktan da vaz geçtim.

Ne alıyor,ne kullanıyor ve neden yararlanıyorsak işin içinde mutlaka bir bit yeniği var.

Hadi genelleme yapmayayım;

Çoğunluğunda var.

Buyurun size bir tanesinden örnek;

Salgın sürecinde ambalajlı gıda ve temel tüketim ürünlerinde gramaj azalırken, fiyatın değişmemesi gizli zam oyununu gözler önüne sermiş çünkü bu dönemde yaşanan fahiş fiyat artışlarına bir de ambalaj hilesi eklenmiş.

Özellikle gıda ve temel tüketim ürünlerinde fiyatı düşük göstermek için gramajın azaltılıp, fiyatın aynı kalması gizli zammın boyutlarını vaka-i adiyeye dönüştürmüş.

Süt ve süt ürünlerinden kuruyemişe, bisküviden çamaşır deterjanlarına kadar bir çok üründe de aynı durumun görülmesi de vaka-i adiyeyi de sollayıp  malumun ilanı olmuş.

Kek fiyatlarında ve gramajlarında da bir Ali Cengiz Oyunu var mıdır bilemem ama Tüketicileri keklemek için ürünlerin gramaj, adet ve ağırlıklarının azaltılarak bu ürünlerde fiyatların aynı kalmasının sağlanması dolayısı ile insanların ambalaj hilesini çakmamalarını becermek günlük rutin haline gelmiş.

Bazı paketlerde 200 gramlık fındığın 160 grama, 100 gramlık ay çekirdeğinin de 74 grama kadar düştüğü bile saptanmış.

Durum bu minvalde olunca da, uzmanlar mağduriyetlerin önlenmesi için satın alınacak ürünlerin ambalajlarının ve etiketlerinin dikkatle incelenmesi uyarısında bulunuyorlarmış.

Aslında bu ve benzeri aymazlıklara karşı çokta savunmasız değilmişiz ama.

Çünkü ardı ardına yapılan denetimler, fahiş fiyat uygulayan işletmelere kesilen cezalar (örneğin en son kesilen cezalardan biri  114 bin lira imiş)çok caydırıcı olamasalar da konu ile ilgili alınan önlemlerin bir kaçıymış.

Bir de tüketicilerin Ticaret Bakanlığı’nın ücretsiz sunduğu ‘Mobil Tüketici’ ya da ‘HFA Haksız Fiyat Artışı Şikayet’ uygulamalarını akıllı telefonlarına indirerek, tespit ettikleri durumları fotoğraf veya video ile belgelemek suretiyle bakanlığa iletebilmeleri mümkünmüş ki bakanlık bu verileri ihbar kabul ediyormuş.

Bunlar güzel de,

Yahu biz hayatımızı hafiye gibi sürdürmek ve filmin sonunda paranoyak olarak terki dünya eylemek zorunda mıyız?

Esnaf ve Sanatkarlar Derneği  Başkanı’nın hileli hurdalı,oyunlu tuzaklı ticarete(!)dair yorumunu okuyunca emin oldum ki

Evet zorundayız.

Diyor ki başkan; ‘‘ Ürünlerde gramaj ve hile yapanlar ifşa edilmeli. Ancak bunu o kadar çok yapan var ki, önceden not alıyorduk. Merdiven altı falan değil artık. Büyük markalarda büyük hile yapıyorlar. Hem hukuki boyutunda yeni düzenlemeler yapılmalı. Aynı zamanda toplumsal baskı oluşturmak gerekiyor. Caydırıcı önlemler almak ve iyi örnekleri de ortaya çıkarmak lazım”

Bence sonuna kadar da haklı.

Gayet net görülüyor ki hadise artık tipik bir dilek şart kıvamına gelmiş, iş meli-malı lara ihale edilmiş sünüp gidiyor.

Bizim ulusça birbirimizin yağımızı çıkartma hasletimiz(!)devam etikçe de malından hizmetine keklenmemiz asla bitmeyecek.

Acaba o meşhur deveye nerede sormuşlar ‘’Neden boynun eğri?’’ diye de, o da ‘’nerem doğru ki’?’’ demiş.

Benim aklıma bir yer geliyor ama…