Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Deniz altındaki servet !

Yazının Giriş Tarihi: 08.12.2020 00:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 08.12.2020 00:00

Dünya Covid-19 ile mücadele ederken, Japonya’da Kuş gribi salgını tekrar başladı. Koronavirüs yüzünden insanların hayatları yitip gidiyor. Aşı ve hastalığın tedavisiyle ilgili tartışmalar ise her gün değişik boyutlar kazanıp duruyor.

Dünyanın gündemi Korona. Türkiye’nin gündemi Korona. İnsanlığın gündemi Korona. Korona ile yatıp, korona ile kalkıyoruz. Hastanelerde tedavi gören tanıdıklarımız, yakınlarımız için sürekli dualar ederken, bu belanın bizim başımıza gelmemesi içinde önlem alıyoruz. Hala önlem almayan, koronavirüs salgınını uydurma hastalık diye tabir edip, önlemlere karşı direnen insanların olması da acı veriyor. Demek ki neymiş, bir insan, kendisine bu musibet gelmedikçe, olayın vahametini tam olarak anlayamıyormuş.

Tabi, hastalık nedeniyle dünyanın ekonomisinde dengeler yerinden oynadı. Bizim ülkemizde gereken nasibini aldı. Üretim miktarı ile tüketim miktarı azaldı. Ekonomik döngüdeki çarklar durma noktasına geldi. Önlemler nedeniyle pek çok işletmenin kapatılması işsizlik ve ekonomik dar boğaza yol açtı.

Şimdi, ülkemizde yeni uygulamaya konulan Vergi affı, SGK affı gibi uygulamalarla insanların rahatlatılmasına çabalanıyor. Korona yüzünden ücretsiz izine ayrılanların ekonomik gelir elde edemeyenlerin ve bunun üzerine birde kısıtlamaya takılanların hali epey üzücü.

Hayatın devam etmesi için, bu hastalıkla mücadele ederken bir yandan da insanların para kazanması gerekiyor. İşyerleri kapatılan esnaf, çalışamayan işçiler, evde kalınması nedeniyle başta elektrik olmak üzere ısınma ve su faturalarındaki yükselme. Eğitimin internet ortamında yapılmasıyla oluşan ve her evin internet abonesi olmak zorunda kalması. Masrafların katlanması.

Bunun örnekleri çoğaltmak mümkün.

Ekonomik olarak sıkıntıların bir şekilde aşılması gerekiyor. İnsanlara geçici olarak yapılan yardımların, bu yaraları iyileştirmeyeceği belli. Çünkü, koronavirüs ne kadar tehlikesi ise ekonomik sıkıntılar ve sorunlarımız da o kadar tehlikeli. Bu dengenin çok iyi kurulması lazım.

Ekonomi daraldıkça, insanların elindeki, cebindeki para miktarı azaldıkça, yada yok oldukça insanların moralleri bozuluyor ve başka çareler aramak zorunda kalıyorlar. Bir yandan sağlık ve esenlik içinde yaşamayı beklerden diğer yandan da ülkemizin geleceği, çocuklarımızın geleceği, yeni nesillerin gelecekleri konusundaki nelerin miras bırakılacağını da hesabı, kitabı yapılıyor.

Türkiye olarak, ekonomisi bugüne kadar iyi denilen bir ülke olmadık. Esnafın 40 yıl önce yaptığımız haberi ile bugün kapısını çalıp sorduğumuz sorular üzerine verdikleri cevapları hepsi aynı. Değişen hiçbir şey olmamış gibi bakabiliriz. Yine, çalışan işçilerimizin, nüfusa oranla işsizlik oranlarının, genç işsiz nüfusumuzun oranları da 40 yıl önce neyse bugünde aynı.

Bugün, bizler sadece modern dünya düzenine göre, yaşamayı, giyinmeyi ve eğitimle ilgili sıkıntıların büyük oranda çözümlenmesi nedeniyle dünya kalitesinde eğitim alabilmeyi sağlamış bir toplum durumundayız.

Gelecek nesiller için en büyük miras ise ülkemizin kaynakları. Yer altı kaynakları, madenleri. Karadeniz’de yapılan sondajlar üzerine bulunan doğalgaz bize büyük bir moral kaynağı olmuştu.

Bugün, Akdeniz’le ilgili yeni bir müjde almanın ve bu müjdenin keşifle, sondajlarla gerçekleşmesi dileğiyle yeni bir mutluluk kaynağına daha kavuştuk.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Uluslararası Üniversiteler Konseyi ve Akdeniz Üniversitesi tarafından düzenlenen Doğu Akdeniz Çalıştayına video mesaj gönderdi. Burada Doğu Akdeniz'le ilgili önemli açıklamalara yer veren Erdoğan, "AB, içine düştüğü stratejik körlükten bir an önce kurtulmalı, Rum kesimi ve Yunanistan tarafından Doğu Akdeniz'de bir koçbaşı gibi kullanılmasına müsaade etmemelidir. Birlik dayanışması adı altında Kıbrıs Türkleri ve Türkiye’ye daha fazla haksızlık yapılmamalıdır" dedi.

Tabi, dünyanın bazı ülkelerinin bizim yaptığımız çalışmalara yönelik olarak tepki göstermesi, Türkiye’yi yok sayan uğraşlar içine girmesini de unutmamız mümkün değil. Erdoğan, bu konuyla ilgili olarak yaptığı değerlendirmesinde deniz altındaki zenginliklere dikkat çekti.

"Doğu Akdeniz ile ilgili meseleler bizimle beraber dünyadaki birçok devlet ve akademik kuruluşun öncelikli gündemini oluşturuyor. Akdeniz'e kıyısı olsun veya olmasın pek çok ülke burada meydana gelen olayları yakından takip ediyor, bir şekilde müdahil olmaya çalışıyor. Son yıllarda başta enerji olmak üzere Avrupa, Afrika ve Orta doğu eksenli tüm tartışmaların odağında Doğu Akdeniz yer alıyor. Kamuoyuna yansıyan kimi bilimsel araştırmalar bölgedeki çıkarılabilir doğal gaz miktarının 3,5 trilyon ile 10 trilyon metreküp arasında olduğunu ifade etmektedir. Aynı şekilde bölgede 1,5 ile 3,5 milyar varil civarında petrol rezervinin mevcut olduğu hesaplanmaktadır.”

Rakamların büyüklüğü ve bu zenginliğin çıkarılması halinde ülkemizin kazanacağı ekonomik değerleri düşündükçe, şimdiden, “denizden gelecek olan mirasla, çocuklarımızın ve torunlarımızın geleceği güvence altında” diye konuşabilmek mümkün.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.