Geçtiğimiz hafta Habertürk kanalında ekranlara çıkıp dört gazeteci ve bir moderatörün sorularını yanıtlayan İçişleri bakanı Süleyman Soylu'yu deyim yerindeyse Türkiye'de herkes izledi. Kimi canlı yayından kimi de ses getirdiği için sonradan Youtube den veya sosyal paylaşım sitelerinden bir şekilde izlemiş oldu.

Süleyman Soylu nun kanal ve gazeteci tercihlerini bu güne kadar bir Ak partili bakanın yaptığını sanmıyorum. tv kanalı ve gazetecileri, iktidara muhalefet olan kesimlerden seçmiş olması medeni cesaretinin ve özgüveninin yansımasıdır diye düşünüyorum. Programı izleyenlerden bir kısmı yaptıkları açıklama da Soylu nun gazetecilerin sorularını cevaplamadığı ve gazetecilerin bir, iki, üç dakika bilmem kaç saniye konuştuğunu söylediler. Gazeteci soru sorar, soru bir kaç saniye de sorulur, cevabı ise belki bir belki on dakika sürebilir bunun ucu açıktır.

Program 2 saat 38 dakika, 39 saniye sürdü, gazeteciler bir bakıma bir birlerinin sözünü kesip, sordukları sorunun cevabını almadan başka bir soruya geçmeleri aslında kendi zararlarınaydı, işte buna müdahale hakkı moderatör Kübra Par hanımın hakkıydı fakat gazeteci arkadaşlar onu dinlemeyi de düşünmediler.

Süleyman Soylu ekranda son yıllarda hiç yapılmayan bir demokrasi vurgusu yapıp ''işte buradayım dilediğiniz her soruyu sorun'' bu duruş yıllardır özlediğimiz bir durum du. Bir nevi ekranda milyonlarca vatandaşa hesap verme teklifiydi. Özellikle 90 lı yılları anlatırken düşüncelerini ifade etmesiyle kendisiyle hem fikir olduğumu belirtmeden geçemeyeceğim özellikle Mehmet Ağar, Korkut Eken düşüncelerine sonuna kadar katılıyorum. DYP Tansu Çiller döneminde Demirel kadrolarını tasfiye etmek için, Polis müdürlerini vekil yapıp, polis devleti olma yoluna gidince demokrasiye inanan kesimden oy alamaz oldu.

2003 Yılında Olay gazetesi binasına gazeteci dostumuz Selahattin Adıgüzeller'i ziyarete gittim şair yönünü de sevdiğim dostumuzun çıkardığı şiir kitabını almış ve kendisine imzalatacaktım. Konu doğal olarak siyasete geldi ve bana.

-İsmet çiğim partinizin genel başkanı Mehmet Ağar oldu ne diyorsun.?

-Ne diyeyim Biz önceden Doğru Yol partisiydik, şimdi Derin Yol partisi olduk.!

Cevabıma kahkaha atan Selahattin Adıgüzeller, bunu yazacağını söyledi ve yazdı.

Bu süreçte faili meçhul cinayetler, Susurluk olayı gibi bir çok karanlık olay DYP nin çöküşüne sebep oldu Süleyman Demirel'in tırnaklarıyla kazıya kazıya kurduğu ve getirmeye çalıştığı DYP li Demokrasi bir anda yıkıldı.

Eski bir Bakan büyüğümüz bana evinde anlattı 1991 yılında darbe ve yasaklardan 11 yıl sonra yeniden Başbakan olan Süleyman Demirel, 1992 de Vali ve Emniyet müdürleri atama kararnamesini hazırladıktan sonra dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a imzalatmaya gidecek ve giderken bize dönerek ''çocuklar İstanbul'u Mehmet Ağar'dan kurtaracağız'' dedi. Demirel bir kaç saat sonra geldiğinde yüzü asık ve moralsizdi. Ve Bakan sorar.

-Ne oldu sayın Başbakanım kötü bir şey mi var?

Alın dosyaya bakın anlarsınız.!

-Nasıl olur sayın Başbakanım Mehmet Ağar Erzurum valisi.

-Turgut Özal inat etti bu ikisi buraya yazılmadan ben bu kararnameyi imzalamam diye, diğeri Malatya valisi iki saat tartıştık inat etti.

Demirel belki de gelecekte verilecek zararları görüp Mehmet Ağar'ı pasifize edecekti. 1993 yılında Özal'ın vefatı ile Cumhurbaşkanlığına çıkan Demirel'den sonra Başbakan olan Tansu Çiller ise devlet yönetimini pek bilmezdi ve acilen Demirel kadrolarını uzaklaştırıp, Emniyetçi kadrolara sarıldı Mehmet Ağar, Ünal Erkan, Hayri Kozakçıoğlu, Necdet Menzir gibi. Oysa DYP her zaman halkın partisi olup daha çok taban siyasetçileri çıkarıp, kalburüstü bürokratlar konusunda da çok seçici davranırdı, Asker den Polis ten uzak durur ve onların siyaset yapmasına da pek sıcak bakmazdı, çünkü onların görev yerleri ve alanları da belliydi.

Süleyman Soylu nun Annesinin vefatı sebebiyle Füsun Erdoğan ile Cenaze törenine katılmıştık, hem Babası Hasan Soylu nun görev yaptığı ilçe teşkilatını hem de kendisinin çocukluktan yetiştiği siyaset okulunu da görmüş olduk Gaziosmanpaşa da. Netice itibarı ile Süleyman Soylu ekrana çıkarak Demokrat parti, Adalet partisi ve Doğruyol partisinin şeffaf demokrasi örneğini göstermiş oldu. Başka bir siyasi partinin içinde yetişmiş olanlardan bu medeni cesareti göstermesini beklemek boş bir hayal olur. Demokrat parti siyasetin okuludur Süleyman Soylu bu okulda yetişmiş bir vatan evladı olarak millet yararına ne gerekiyorsa onu yapabilecek, donanıma ve yüreğe sahiptir. Ekran da Ak partinin geçmişte yaptığı hataları da rahatça ifade etti, DYP nin de.

Soylu bana göre son yılların en başarılı ve halk tarafından en çok sevilen Bakanıdır, bu gün halkta karşılığı olan tek Bakan dır. Terör ve uyuşturucu ile mücadelesi takdire şayandır ve emniyette vatandaşa işkence yapılmadığını özellikle kendi döneminde ''bir tane işkence rapor çıkarın göreyim'' demesi de çok iddialı bir o, kadar da özgüven yansımasıdır. Süleyman Soylu yu icraatları ve medeni cesaretinden dolayı kutluyor görevinde üstün başarılarının devamını diliyorum.