Isparta İslamköy de Süleyman Demirel müzesinin açılışına gittiğimizde Merhum Cumhurbaşkanımız ''Cumhuriyet nedir? derseniz, işte Cumhuriyetin ta kendisi benim. Bir köy çocuğunun bu köyden çıkıp azimle okuyarak, Başbakan ve Cumhurbaşkanı olmasıdır, DEVLET BURAYA OKUL YAPMASAYDI ben bu makamlara gelemezdim, bu sebeple Devlete, Cuhmuriyete ve Atatürk'e sahip çıkın.'' demişti, haklı olarak. Bir vatandaş düşünüz, olmazsa kendinizi düşündünüz, olmadı, kraldan daha kralcı olan zevatı düşünelim. Hani Konya Selçuk üniversitesin de Süleyman Demirel kültür merkezi ismini, Sultan Alparslan olarak değiştiren zavallı, oysa bu gün oturduğu koltuk ve makamı bu üniversitenin kuruluşunda çok büyük emekleri olan ve ebediyete göç etmiş Süleyman Demirel'in sayesinde olduğunu bilmesi için önce araştırmacı bir karaktere sahip olması gerekirdi. İşte bu vatandaş sabah uyandı, lavaboya gitti musluğu çevirdi, elini isteğe göre sıcak veya soğuk suyun altına tuttu, önce ellerini yıkayıp avucunu bolca suyla doldurup yüzünü yıkadı, rahatladı bir daha ve bir daha bolca su kullandı, ağzını burnunu yine bol suyla temizledi, işte o suyun oraya nasıl ve ne zor şartlar halinde getirildiğini hiç düşünmeden, ayna da kendine baktı, belki de dünya nın kendisi için yaratılmış olduğunu bile düşünmüştür kim bilir.! Ardından model aracına binip yolların yürüyerek hatta otomobille bile aşınmayacağı asfalttan keyifli bir şekilde hareket etti. Görevli olduğu üniversiteye geldi geniş ve yeşil olan bir okul arazisi, acaba bu Üniversite nasıl var oldu, 1955 yılında gündeme gelmiş 1962-1977 arası büyüyerek hizmete devam etmiştir tarihlere baktığımız da Demirel imzasını rahatlıkla görebiliriz. Fakat bu gün orada görev yapanlar iktidara şirin gözükebilmek adına Süleyman Demirel ismini kültür merkezinden silme ve değiştirme kararı alabiliyorlar ve bundan da hiç utanmıyorlar. Geriye dönüp isim silmek yerine müteşebbis ruhlu olup yeni alanlar kazandırın ve Alparslan ismini oraya verin.

Fakat bu ruh olmadığı için geriye dönüp bozgunculuk yapmak daha kolaylarına geliyor.. Değerli okurlar işte bu vatandaşlar üniversitenin nimetlerinden yararlanıp, onlara bu imkanı geçmişte sağlamış olan bir değeri üstelik Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı yapmış 6 kez gidip 7 kez sandık ve millet idaresiyle yeniden gelmiş, darbe ve muhtıralara maruz kalmış, hapislerde yatmış, bir Demokrasi kahramanına hakaret ediyorlar. Bu zevat takımı akşam eve geldiğinde merdiven otomatiği yandığın da, asansöre binip lüks dairesine girip lambayı yaktığında, televizyonunu açtığında, cep telefonunu eline aldığında, kendisinin, babasının hatta dedesinin okuma yazma öğrendiği okullarda,, yürüdükleri, sevdiklerine ulaştıkları yollarda, tedavi gördükleri hastanelerde, aklınıza gelebilecek her türlü hizmette Süleyman Demirel'i göreceklerdir aslında, belki de onları rahatsız eden budur. Demirel'in o meşhur sözü ''bizim kavgamız suyla bozkırı buluşturmaktı'' su bereketti, yaşam kaynağıydı ve ülkenin dört bir yanından boşa akıp gidiyordu, işte o boş akan suları Demirel kontrol ve terbiye etti, ülkesinin, milletinin hizmetine sundu. Ve bu zevat takımı Demirel'in ayaklarına, evlerine, odalarına, banyolarına getirdiği o suyla abdest alıp kendilerini her türlü günahlardan arındırdıklarını sanıyorlar, oysa sizler size suyu getiren, elektriği ulaştıran büyük hizmet adamına hainlik yaptıkça günaha batıyorsunuz, sizler gibi ortaçağ zihniyetine takılı kalmış, çağdaşlıktan, demokrasi den uzak kafalar elbette bu gün bulundukları makamdan kalkınca kişiliksiz kalacaksınız.

Kişiliğini makamdan alanlar

Makamları gidince kişiliksiz kalırlar.

Bu söz işte bu zevat takımı için tam nokta atışıdır, isteyen istediği gibi üstüne alınabilir.

Bizler merhum Süleyman Demirel'den razı olduk. Allah'ta ondan razı olsun inşallah.