Başlıkta asılı sorunun yanıtını arayan yazıyı Mustafa Er’in son basın toplantısında camiaya ‘Acılar yaşamaya hazır olun’ mealindeki mesajı üzerine kaleme almak zorunda kaldım...Timsahın saha içi komutanı Mustafa Er’in çaresizlik içinde medyaya yaptığı açıklamaları hayretle ve de ibretle izledim...

Bakın sevgili hocamız söze nasıl başlıyor: ‘Bursaspor’da orada burada öyle anlatıldığı gibi pembe bir tablo yok. Bu sene hep birlikte acı çekeceğiz...’

Nokta!

Gerisini değerlendirip yorumlamaya gerek var mı? Mustafa’nın girişteki ifadeleri her şeyi çok açık ve net ortaya koyuyor.

Tarihin -maddi/manevi- en zor sezonu var önümüzde…
Telefat çok olacak!
Delik büyük yama küçük…

Son 6-7 yılda içi oyulan, kasası soyulan, malı mülkü savrulan Bursaspor Kulübü göz göre göre batmış da kimsenin haberi olmamış!

Yıllardır duya geldiğimiz “biraz zamana ihtiyacımız var” gibi mazeretler bu sezon ortadan kalkmıştır daha şimdiden…

“Tahta açıldığında eksiklerimizi tamamlayacağız” lafı da çocuk avutmadır.

İzlenimlerimiz odur ki, Başkan Erkan Kamat ve yönetiminden ‘şapkadan tavşan çıkarmasını’ beklemek hoş ama boş bir rüyadır.

Görebildiğimiz kadarıyla manzaraya bakıyorum da, Bursaspor’da transfer bulutların arkasında bir köy!

Burak Kapacak, Ali Akman, Kubilay Kanatsızkuş, Rüştü Hanlı gibi gençlerimiz başta olmak üzere futbolcular bavulları ellerinde kısmet bekliyorlar.

Kime talip çıkarsa paketlenecek!

Peki; omuzlarında şampiyonluk apoleti taşıyan anlı-şanlı bir kulüp ve de koskoca bir camia neden bu hale düştü?
Ben, 'kıssadan hisse' hesabına, 'Anlayana sivrisinek saz' diyerek anlatayım da belki birileri anlar!..

Ünlü Moğol İmparatoru Cengiz Han'ın tahtı, at üstünde göçebe yaşayan Türklerin saldırıları ile sallanıyor. Devleti zaafa uğruyor. Orduları yenilgi üzerine yenilgi alıyor.

Cengiz Han; akıl danesi, danışmanlarını topluyor.-Neden bu işler kötü gidiyor? diye soruyor...

Danışmanlardan her kafadan bir ses çıkıyor: "Asker öyle yapıyor, atlar böyle koşuyor" diyerek birbirini suçluyorlar...

Cengiz Han, hışımla ayağa kalkıyor ve "Yeter!" diye bağırıp şunları söylüyor:

"Şimdiki halinizi gördükten sonra çok daha iyi anladım. Seçim yaparken, bilemedim; büyük işlerin başına küçük adamları, küçük işlerin başına da büyük adamları getirdim.

Büyük adamlar, küçük işleri önemsemeyip gereğini yapmaya tenezzül etmediler. Küçük adamlar da onların üstesinden gelemediler, altında ezildiler...

İşte koskoca devlet bu yüzden yeniliyor, yıkılıyor!"