-Kuru fasülye pilav çekti canım da fasulye GDO ludur şimdi…
- Yahu hanım bu yumurtalarda fipronil mipronil bişey olmasın…
-Yavrum çok yeme o çikolatadan maazallah neler vardır içinde kim bilir?
-Halis zeytinyağı dediler ama,rengi bir tuhaf kokusu da ama fiyatı yerinde…
-İki duble parlatalım parlatmasına da,kör olma ihtimali var birader…
-Kalıbımı basarım hilelidir o sucuk kokusuna baksana postal gibi…
-Una bakar mısın una içinde ki o kahverengi şeyler ne ola ki?
-Kimi kime şikayet edicen kardeş? Hepsi aynı bunların…
-Bakma tezgahtarın o kadar övdüğüne, kesin çakmadır…
-Aşı maşı tamam da,benim içimde hala bir şüphe var birader…
-Valla ben bu salgın tablosunun verilerinin doğruluğundan pek emin değilim…
-Yok yahu bakma sen bir bardak suda kopartılan fırtınaya,üç gün sonra kimse hatırlamaz.
-Vardır bunda da bir numara…
-Hani enflasyon azdı şu hıyar bile hava atıyor pazarda…
-Faturalar kabus oldu şekerim…
-İş arayana maaş verseler şimdiye emekli olurdum birader...
-İnanmaaa yalandır o da….
-Bak hemşerim ben öyle elimde tuzluk her cacığa hıyar olmam. Zaman kötü…
-İnanmıyorum;hiç zorlamasınlar insanı her şeyde bi numara var…
-Abi içimde bi tuhaflık var ama ne bilemiyorum…
-Valla hayatım nedenini bilmiyorum ama çok mutsuzum çok…
-Uyuyamıyorum şekerim. Kahveyi bile bıraktım ama hortlak gibiyim her gece…
-Doktor psikolojik dedi. Hafif tırlatmışım herhalde…
-Ayy soğuk soğuk terliyorum valla…
***
Diyalogları özellikle yan yana üç nokta ile bitirdim, çünkü hepsinin ardı var ve bir yerlerde birbirleri ile kesişiyorlar.
Kim derdi ki yediğimiz, içtiğimiz kullandığımız hatta olmazsa olmazımız ürünler hizmetler gün gelsin başımıza bela olup psikolojimizi darmadağın etsinler.
Bir toplumun bu kadar yoğun şekilde kalitesizliğin, hilenin, hurdanın, yalanın dolanın bombardımanına maruz kalınca önce iç dünyasından vurulmasına hiç şaşırmamak gerek aslında;
Ne yediğimize ne içtiğimize ne kullandığımıza ne de satın aldığımız hizmete mesafeli bile yaklaşmıyoruz artık; direkt korku moduna girerek bu korkuyu birbirimize de bulaştırıyor sonun da yine birbirimizden de korkar hale geliyoruz.
Hele satın almaya çalıştıklarımız ne var ise ederlerinden en az iki kat pahalı oldukça,korkumuz paniğe dönüşüyor.
Güvensizlik ve aldatılma duygusu tavan yapınca da paranoyanın dibine vuruyor,hayata yan gözle bakarak,korka tırsa yaşamaya çalışıyoruz.
Ben psikolog,psikiyatrist,ekonomist değilim bu durumdan nasıl çıkarız bilemem.
Bildiğim derin şüphe ile yaşamaktan dolayı çok yorulduğumuz.
Korkarım bu yorgunluğumuzu kolay kolay da atamayacağız üzerimizden.
Yorgunluk kardeşi bezginlik ile birlikte elini kolunu sallaya sallaya dolanıyor hayatımızda.
Dinlenmekse hangi bahara kestirmek mümkün değil.
Hadi ben de en azından gözünüzü yormayayım da bitireyim yazıyı.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Olcay ERÖZDEN
Çok yorgunuz çok
-Piliç gibi görünüyor ama plastik olabilir mi ki?
-Ekmeğe ne katmışlar acaba lastik gibi mübarek?
-Süt diye aldık ama yarısı su sanki…
-Kuru fasülye pilav çekti canım da fasulye GDO ludur şimdi…
- Yahu hanım bu yumurtalarda fipronil mipronil bişey olmasın…
-Yavrum çok yeme o çikolatadan maazallah neler vardır içinde kim bilir?
-Halis zeytinyağı dediler ama,rengi bir tuhaf kokusu da ama fiyatı yerinde…
-İki duble parlatalım parlatmasına da,kör olma ihtimali var birader…
-Kalıbımı basarım hilelidir o sucuk kokusuna baksana postal gibi…
-Una bakar mısın una içinde ki o kahverengi şeyler ne ola ki?
-Kimi kime şikayet edicen kardeş? Hepsi aynı bunların…
-Bakma tezgahtarın o kadar övdüğüne, kesin çakmadır…
-Aşı maşı tamam da,benim içimde hala bir şüphe var birader…
-Valla ben bu salgın tablosunun verilerinin doğruluğundan pek emin değilim…
-Yok yahu bakma sen bir bardak suda kopartılan fırtınaya,üç gün sonra kimse hatırlamaz.
-Vardır bunda da bir numara…
-Hani enflasyon azdı şu hıyar bile hava atıyor pazarda…
-Faturalar kabus oldu şekerim…
-İş arayana maaş verseler şimdiye emekli olurdum birader...
-İnanmaaa yalandır o da….
-Bak hemşerim ben öyle elimde tuzluk her cacığa hıyar olmam. Zaman kötü…
-İnanmıyorum;hiç zorlamasınlar insanı her şeyde bi numara var…
-Abi içimde bi tuhaflık var ama ne bilemiyorum…
-Valla hayatım nedenini bilmiyorum ama çok mutsuzum çok…
-Uyuyamıyorum şekerim. Kahveyi bile bıraktım ama hortlak gibiyim her gece…
-Doktor psikolojik dedi. Hafif tırlatmışım herhalde…
-Ayy soğuk soğuk terliyorum valla…
***
Diyalogları özellikle yan yana üç nokta ile bitirdim, çünkü hepsinin ardı var ve bir yerlerde birbirleri ile kesişiyorlar.
Kim derdi ki yediğimiz, içtiğimiz kullandığımız hatta olmazsa olmazımız ürünler hizmetler gün gelsin başımıza bela olup psikolojimizi darmadağın etsinler.
Bir toplumun bu kadar yoğun şekilde kalitesizliğin, hilenin, hurdanın, yalanın dolanın bombardımanına maruz kalınca önce iç dünyasından vurulmasına hiç şaşırmamak gerek aslında;
Ne yediğimize ne içtiğimize ne kullandığımıza ne de satın aldığımız hizmete mesafeli bile yaklaşmıyoruz artık; direkt korku moduna girerek bu korkuyu birbirimize de bulaştırıyor sonun da yine birbirimizden de korkar hale geliyoruz.
Hele satın almaya çalıştıklarımız ne var ise ederlerinden en az iki kat pahalı oldukça,korkumuz paniğe dönüşüyor.
Güvensizlik ve aldatılma duygusu tavan yapınca da paranoyanın dibine vuruyor,hayata yan gözle bakarak,korka tırsa yaşamaya çalışıyoruz.
Ben psikolog,psikiyatrist,ekonomist değilim bu durumdan nasıl çıkarız bilemem.
Bildiğim derin şüphe ile yaşamaktan dolayı çok yorulduğumuz.
Korkarım bu yorgunluğumuzu kolay kolay da atamayacağız üzerimizden.
Yorgunluk kardeşi bezginlik ile birlikte elini kolunu sallaya sallaya dolanıyor hayatımızda.
Dinlenmekse hangi bahara kestirmek mümkün değil.
Hadi ben de en azından gözünüzü yormayayım da bitireyim yazıyı.