Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Çok şükür bu günleri gördük

Yazının Giriş Tarihi: 03.03.2021 00:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 03.03.2021 00:00

Çin’den bir virüs havalandı ve bütün dünyayı etkisi altına alıp, insanları esir aldı. Sokağa çıkamaz, yakınlarımızla görüşemez ve arkadaşlarımızla hoş sohbetlerde bulunamaz olduk.

Bir yıldır, insan hayatında alışılmadık uygulamalarla karşı karşıyayız.

Hastalık ismi Covid-19.

Bulaştıran virüs adı; Koronavirüs,

Dünya Sağlık Örgütü bu salgını Pandemi olarak nitelendirdi. Yani, insan hayatı için en tehlikesi hastalık.

İşte bu yüzden, dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de sıkıntılı hayat başladı. Önce evlere kapandık. Sonra, zamanla giriş- çıkış saatleri belirlendi. Sonra, halkın kalabalık olarak gittiği ve oturduğu, zaman geçirdiği mekanlar kapatıldı. Lokanta, kafeterya, parklar çay bahçeleri gibi işyerleri kapalı tutuldu.

Virüsün bulaştığı ve hastalığa yakalanan yaklaşık 30 bin insanımız hayatını kaybetti.

Sonrasında, 65 yaş üzeri ve 20 yaş altı insanlarımız için evlerde kapalı kalma uygulaması getirildi. Sonrasında hafta sonları sokağa çıkma kısıtlaması geldi. Yani, insanların hayatındaki sosyal düzen, iş düzeni, eğlence ve dostlarla vakit geçirme alışkanlıkları bir anda yerle yeksan oldu.

Uygulamalarda bir takım çifte standart olarak nitelendirilen bazı aksaklıklar, evlerine kapatılan 65 yaş üstü ve 20 yaş altındaki insanlarımızda sıkıntılar yarattı. Yine hafta sonları sokağa çıkılmayışı insanların psikolojilerini bozduğuna dair bazı bilim insanları konuşmaya başladı.

Her şeyin başı sağlık diye düşünüp, hastalıkla mücadele edenlerin sayısı fazla olunca, izinsiz sokağa çıkanlara da cezalar kesildi. Hastalıkla dalga geçen insanlarımız da zamanla ortaya çıkıp, böyle bir virüs yok, halkı evlerine kapatmak için, işyerlerini kapatmak için uydurulduğunu iddia edenler oldu.

Olayın bir yıllık geçmişine baktığımızda ise insanlarımız gerçekten zor, acılı ve sıkıntılı günleri yaşadı. Aslında tehlike henüz bitmedi. Hala devam ediyor. Ülkemizde alınan önlemler, yapılan aşılama uygulaması ve aynı şekildeki kısıtlamaların devam etmesi halinde salgın tehlikesinin ve insanların bu mikroba karşı mücadele edebilme yeterliliği kazanmasının en az iki yıl daha süreceği konuşuluyor.

Bütün bunlara rağmen, ülkemizdeki pandemi kısıtlamalarına bazı gevşetmeler geldi. Kapalı tutulan lokantalar, kafeteryalar, pastaneler ve benzeri işyerlerinin sabah yeri ile akşam yedi yani 19.00 saatleri arasında hizmet vermesine izin çıktı.

Ülkemiz, illere göre hastalık ve salgın tehlikesine göre sınıflandırıldı. Birinci sınıf mavi renk riskli bölge. İkinci sınıf sarı renk orta riskli bölge. Biz Bursa olarak ikinci sınıftayız,. Orta riskli bölgede yer alıyoruz. Üçüncü sınıf, turuncu renk yüksek riskli bölge. Dördüncü sınıf kırmızı renk ise Tehlikeli riskli bölge oldu.

Bu durumda az riskli ve orta riskli alanlardaki normalleşme, insanların eğitim, arkadaşlarıyla sohbet edebilme imkanları verebilecek düzeyde planlandı.

Hayırlı uğurlu olsun.

Şimdi, 65 yaş ve 20 yaş engeline takılan vatandaşlarımız artık belli ölçütler içinde özgür diyebiliriz. Çünkü, her gün saat 21.00’dan sonra sokağa çıkma kısıtlaması devam ediyor.

Okullardaki özlenen eğitim de başladı. Öğrenciler, mutlu ve mesut bir şekilde okullarına koştular. Aileler ise her gün evlerinde ve bilgisayar başında kalıp eğitim almaya çalışan çocukların evde kapalı kalmaları nedeniyle yaşanılan sıkıntılardan bir nebze olsa bile şimdilik kurtulduklarına seviniyorlar.

Bütün bunlar çok iyi ve güzel gelişmeler.

Ama, Korona tehlikesi henüz bitmedi. Normalleşme adımları atılırken, insanların beklentileri dikkate alındı. Sağlık önlemleri ise biraz gevşetilse bile, “bakın, ilinizin rengi maviden, sarıdan çıkıp, turuncu veya kırmızıya gelince, kısıtlamalar aynen devam edecek” açıklaması yapıldı.

Bu durumda eskiden daha dikkatli ve daha kontrollü hayatımızı sürdürmek zorundayız. Maske, mesafe ve temizlik kurallarına daha fazla dikkat etmeliyiz. Rehavete kapılıp, “nasıl olsa normalleşme başladı” düşüncesiyle alınan önlemleri bir kenara bırakırsak, yarın öbür gün daha fazla sıkıntılı günler yaşayabiliriz. Çünkü, bu hastalığın hiç mi hiç şakası yok.

Geçen sezonda aynı dertlerle karşılaştık. Yaz aylarında turizm iş yapsın düşüncesiyle bazı önlemler gevşetildi. Yaz bitince ise insanlarımız salgın nedeniyle tekrar ağır bedeller ödemek zorunda kaldılar. Bizlerde bu ağır bedellere katlanmak zorunda kaldık. Şimdi yine yaz mevsimi geliyor. Gerek tatil beldeleri gerekse normal yaşadığımız yerlerde kurallara uymak ve hastalık tehlikesine karşı direniş gösterip, mikropla savaşmak hepimizin görevi olmalı. Yeni bir dalga istemiyoruz…

Yeni tehlikelerle karşılaşmak istemiyoruz.

Sağlıklı mutlu ve huzurlu günlerde, sevdiklerimizle hep beraber, mutlu ve mesut yaşama dileğimiz var.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.